Eski KKTC Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç: ''Türkiye Doğu Akdeniz ile ilgili istikşafi görüşmeyi kabul etmemeli''
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ön görüşmelerin 61. turu bugün İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde başladı. Emekli Büyükelçi ve Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet Zeki Bulunç, Yunanistan ile yapılan ön görüşmelerin sonuç vereceği bir yapı ve zeminin bulunmadığını dile getirerek Atina'nın kıta sahanlığı, FIR hattı, deniz ve karasuları gibi hususları egemenlik alanı kabul ettiği için bu konuları müzakere etmediğini söyledi.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ön görüşmelerin 61. turu bugün İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde başladı.
Ege sorunlarına her iki tarafın da kabul edebileceği, "adil, kalıcı ve kapsamlı" çözüm için zemin hazırlamak amacıyla gerçekleştirilen ön görüşmelere 12 Mart 2002'de Ankara'da başlanmıştı.
İki ülkenin Dışişleri Bakanlığı müsteşarları arasında yürütülen görüşmelerin sonuncusu olan 60. tur, 1 Mart 2016'da Atina'da yapılmıştı. Dönemin Yunan hükümeti tarafından askıya alınan görüşmeler, bu tarihten sonra siyasi istişareler formatında devam etmiş ancak istikşafi çerçeveye dönmemişti.
Uzmanlar, Türkiye ile Yunanistan arasında İstanbul'da devam eden 61. ön görüşmeyle ilgili açıklamalarda bulundu.
''TÜRKİYE, DOĞU AKDENİZ İLE İLGİLİ BİR İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMEYİ KABUL ETMEMELİ''
Emekli Büyükelçi ve Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ahmet ZekiBulunç, Yunanistan ile yapılan ön görüşmelerin sonuç vereceği bir yapı ve zeminin bulunmadığını dile getirerek Atina'nın kıta sahanlığı, FIR hattı, deniz ve karasuları gibi hususları egemenlik alanı kabul ettiği için bu konuları müzakere etmediğini söyledi.
Yunanistan'ın sadece kıta sahanlığı konusunu uluslararası mahkemelere başvurma koşuluyla görüşmeye razı olduğuna dikkati çeken Bulunç, "Dolayısıyla bütün temel politikalarını sürdürecek şekilde zemin kazanmaya çalışıyor. Bu nedenle istikşafi görüşmelerin bir sonuç verebileceğini ummuyorum. Sadece Yunanistan Türkiye'nin son dönemde ortaya koyduğu kararlılıklarını frenleyecek veya askıya aldıracak bir geçiş süreci yaratmaya çalışıyor." dedi.
Bulunç, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanı hakkı olmamasına rağmen Türkiye'yi uluslararası düzeyde bir görüşme zeminine çekmek suretiyle bölgede hak iddia etmeye başlayabileceğine, bunun da Türkiye açısından son derece riskli ve tehlikeli bir konu olduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin Doğu Akdeniz ile ilgili herhangi bir istikşafi görüşmeyi kabul etmemesi gerektiğine vurgu yapan Bulunç, şunları ifade etti:
"Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de küçücük adalarından dolayı bir deniz yetki alanı yoktur. Türkiye'nin ise kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge alanları mevcuttur. Özellikle Libya ile yapılan anlaşmadan sonra onu geçersiz sayabilecek manevraları hem AB hem de ABD yapmak istemektedir. Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi birlikte hareket ederek bu konuyu istikşafi görüşmelerde gündeme getirmeye çalışmaktadır."
Bulunç, Türkiye bu görüşmenin başarısızlığa uğramasını önleyecek, özellikle de AB'nin yaptırım tehditleri veya bir bakıma şantajlarının önünü kesecek şekilde yumuşak bir giriş yapacağına işaret ederek şunları kaydetti:
"Diplomasiyi başarıyla yürütmesi ve Yunanistan'a Doğu Akdeniz'de benzer istikşafi görüşme zemini oluşturmaması açısından izleyeceği bir politika, Türkiye açısından son derece önemli olacaktır. Bu süreci Türkiye diplomasisinin çok iyi değerlendireceğini düşünüyorum."