“Kredi kullandırma ve yapılandırmalardaki belirsizlik ortadan kalktı“

"Kredinin verildiği tarihte gerekli tedbirler alınmış ve bankacılık mevzuatına uygun bir kredi verilmişse bunun zimmet olmayacağı netleştirildi"

“Kredi kullandırma ve yapılandırmalardaki belirsizlik ortadan kalktı“

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, Bankacılık Kanunu'ndaki "zimmet" düzenlemesine ilişkin, "Kredinin verildiği tarihte gerekli tedbirler alınmış ve bankacılık mevzuatına uygun bir kredi verilmişse bunun zimmet olmayacağı netleştirildi." dedi.

Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında hazırlanan 687 sayılı yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK), Resmi Gazete'de yayımlandı. Kararnameye göre, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun zimmet suçlarıyla ilgili 160'ıncı maddesine eklenen fıkra ile bankacılık mevzuatıyla, bankacılık usul ve prensiplerine uygun kredi kullandırma, bu kredileri temdit etme veya ek kredi kullandırma, taksitlendirme, teminata bağlama veya yeniden yapılandırma işlemleri zimmet suçu olmaktan çıkartıldı.

BBDK Başkanı Akben, konuya ilişkin AA muhabirlerine yaptığı değerlendirmede, uzun süreden beri bankacılık sektöründe kredi kullandırılırken imza yetkisi olanlar arasında zimmet konusunda birtakım tereddütler olduğunu hatırlattı.

Bankacıların kredi verirken, "10-15 yıl sonra ne olacak?" diye korktukları bir durum olduğunu belirten Akben, şunları kaydetti:

"Kredi vermişsiniz, aradan 5-10 yıl geçmiş. Şirket, kredi verildiği tarihte iyi durumdaydı ama sonradan birtakım bozulmalar yaşanmış. Bu kredi neden verildi, zimmet olur mu olmaz mı tereddütleri oluşabiliyordu. Bu endişeleri ortadan kaldırmak için düzenleme yapıldı. Kredinin verildiği tarihte gerekli tedbirler alınmış ve bankacılık mevzuatına uygun bir kredi verilmişse bunun zimmet olmayacağı netleştirildi."

Akben, yapılan son düzenlemenin bankacıların, bundan sonra önüne gelene kredi verebileceği anlamına gelmediğini, kurallar ve mevzuat çerçevesinde ne gerekiyorsa ona uygun hareket edeceğini söyledi.

Kredi derecelendirme kuruluşu S&P'nin Türk bankacılık sektörüne yönelik son raporuna ilişkin de görüşlerini de paylaşan Akben, ilgili kuruluşa yönelik, "Malumu ilan etmiş." dedi.

Akben, kredi derecelendirme kuruluşlarının, siyasi, politik ve başka unsurlar değil de, bankacılık sektörünün verileri üzerinden değerlendirme yapmaları halinde Türk bankacılık sisteminin güçlü ve rasyolarının yerinde olduğunu görebileceğini söyledi.

"Kredi kullandırma ve yapılandırmalarda yaşanan belirsizlik ortadan kalktı"

Türkiye Bankalar Birliğinden de (TBB) Bankacılık Kanunu'nun 160'ıncı maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin değerlendirmede, ilgili değişiklikle kredi kullandırma ve yapılandırmalarda yaşanan belirsizliğin ortadan kalktığı belirtildi.

Düzenlemenin zimmet suçuna ve cezalandırılmasına ilişkin bir değişiklik getirmediği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:

"Yapılan değişiklikle kurallara uygun kredi kullandırmanın ve yapılandırmaların zimmet suçu olmadığı açıkça düzenlenmiştir. Bu sayede uygulamada farklı yorumlamalardan kaynaklanan ve çok ciddi sorunlara neden olan belirsizlik ve tereddüt ortadan kalkmıştır. Bankacılıkta kredi ve ek kredi kullandırma, temdit etme, taksitlendirme, teminata bağlama veya diğer yöntemlerle yeniden yapılandırma işlemlerinin bankacılık mevzuat ve ilkelerine uygun olsa da zimmet suçunun oluşabileceğine ilişkin yorumlamaların önüne geçilmiştir."

Açıklamada, değişikliğin, bankaların ve bankacıların bankacılık mevzuatına, doğru risk yönetimi ilke ve prensiplerine, uluslararası iyi düzenlemelere uygun hareket etmeye devam edeceklerinin teyidi anlamına geldiği kaydedildi.

- "Stres unsuru kalkacak"

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ise yapılan değişiklikle bankacılığın doğasına ve gerekliliklerine uygun hareket ederek kredi kullandıran bankacıların üzerindeki önemli bir stres unsurunun kalkacağını söyledi.

Bankacılığın esasen bir risk yönetim mesleği olduğunu ifade eden Ateş, bankacıların kredi kullandırımı öncesi gerek literatürün gerekse mevzuatın lüzumlu gördüğü tüm değerlendirmeleri yaparak kredi mekanizmalarını, mali tahlil, istihbarat ve risk değerlendirmelerini göz önünde bulundurarak en uygun kararı almaya çalıştığını ancak üzerine teminatlar da aldıkları ama tüm riskleri ortadan kaldırıp kredi verilmesini sağlayacak bir mekanizmanın dünyanın hiç bir yerinde olmadığını vurguladı.

Tüm kurallara uyulsa da zaman zaman kredilerinin geri dönüşünün mümkün olamayabildiğini belirten Ateş, "Kredilerin küçük de olsa bir kısmının sorunlu hale geliyor olması işimizin doğasında var. Bankacılığın doğasında olan bir durumdan ötürü Bankacılık Kanunu'nun zimmet düzenlemesi tıpkı Demokles'in kılıcı gibi sektörün üzerinde ek bir endişe yaratıyordu. Bu anlamda bir rahatlama getirecektir." diye konuştu.

"Değişiklik piyasaya rahatlama getirecek"

Hakan Ateş, düzenlemeden, suç niteliği taşıyan zimmet suçunun işlenmesiyle ilgili yanlış anlamın da çıkarılmaması gerektiğini ifade ederek, suçun niteliği ile sorumluluk süreci arasında önemli bir fark olduğunu söyledi.

Ateş, şunları kaydetti:

"İlgili madde, konuyu, belli bir sürede bankacının kredi kullandırım kararı verdiğinde hata yaptığı durumdaki sorumluluğunun ortadan kalkması anlamında ele almaktadır. Yoksa hepimizin bildiği üzere genel anlamda bilinen zimmete para geçirme eylemi bir bankacılık suçudur ve dünyanın her yerinde ağır yaptırımları vardır. Örneğin, ABD'de zimmete para geçirmenin cezası 1 milyon dolar ve 30 yıla kadar hapis cezasıdır. Dolayısıyla bu iki unsur birbirine mutlak suretle karıştırılmamalıdır."

Analizlerin, yargıların, koşulların değiştiği uzunca bir süreçte bankacıların hala verdikleri kararlardan sorumlu tutulmasının sektöre yapılan büyük bir haksızlık ve kaldırılmasının çok yerinde bir adım olduğunu vurgulayan Ateş, Türk bankacılık kanununda kredi tahsil edilemediği anda kurum ve bankacının zan altında kaldığını hatırlattı.

Bankacıların şimdi çok daha rahat, zamanlı ve doğru şekilde kaynakların dağılmasına aracılık edebileceğini ifade eden Ateş, bu kararın, hükümetin son dönemde özellikle KOBİ'lere yönelik attığı adımlarla bir arada düşünüldüğünde, piyasaya da rahatlama getireceğini, reel ekonomiye de önemli katkısı olacağını söyledi.

khk tbb zimmet zimmet suçu