FETÖ sanığı avukat eşiyle verdiği savunmayı inkar etti
Eski istihbaratçı Enver Altaylı'nın da aralarında bulunduğu 4 sanıklı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) davasına devam edildi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Enver Altaylı ve Metin Can Yılmaz ile tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou katılmazken, Mehmet Barıner hazır edildi.
İddianamedeki suçlamalara ilişkin savunma yapması için söz verilen tutuklu sanık eski istihbaratçı Barıner, soruşturma aşamasında birkaç kez verdiği ifadelerini kabul etmediğini, mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını istedi.
Örgütün kapatılan özel fen lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul'da özel bir üniversitede tam burslu hukuk bölümünde öğrenim gördüğünü belirten Barıner, mezun olduktan sonra 2011'de istihbarat teşkilatına atandığını, darbe girişiminin ardından ihraç edildiğini söyledi.
Bir dönem İran masasında görev yaptığını, çalışma konuları arasında ABD'de görülen Halkbank davası ve Rıza Sarraf'ın bulunmadığını ifade eden Barıner, "İddianamede, Halkbank davasında Türkiye aleyhinde beyanlarda bulunmak için kaçmak üzereyken yakalandığım yazıyor ancak bu iddia doğru değil. Tutuksuz yargılandığım bir dönem evimdeyken yakalandım." iddiasında bulundu.
Soruşturma aşamasında iki kez gözaltına alındığını anlatan Barıner, ilk gözaltı sonrası adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını, daha sonra da yurt dışına kaçacağı iddiasıyla ikinci kez gözaltına alınarak tutuklandığını dile getirdi.
Eski istihbaratçı Enver Altaylı'yı tanımadığını, kendisiyle yüz yüze görüşmediklerini ifade eden Barıner, Altaylı'nın damadı ve davanın tutuklu sanığı Metin Can Yılmaz ile aynı fakültede öğrenim gördükleri sırada tanıştıklarını söyledi.
Yılmaz'ın, Altaylı'nın damadı olduğunu sonradan öğrendiğini iddia eden Barıner, Altaylı ile kendisinin görüşmek istediğini ve aralarında sadece bir sefer telefon görüşmesinin gerçekleştiğini aktararak, "O da eski bir istihbaratçıydı, ben de ihraç edilmiştim. Kendisini tecrübelerinden faydalanmak için aradım, kısa bir telefon görüşmesiydi. O esnasında o yurt dışındaydı, görüşmeyi iddia edildiği gibi güvenli hattan değil WhatsApp üzerinden yaptık." diye konuştu.
Altaylı ile görüşmelerinin FETÖ'nün amaçları doğrultusunda yurt dışına kaçış planı için yapmadığını iddia eden Barıner, "Enver Altaylı'nın FETÖ ile ilişkisinin olduğunu bilseydim aramazdım." dedi.
Üzerine atılı olan "siyasi ve askeri casusluk" suçlamasını işlediğine dair somut delilin bulunmadığını savunan Barıner, "Yaptığım işlemler kayıt altındadır. Amirlerim dışında hiç kimseye bilgi vermedim. Casusluk kapsamında bir eylemim olmadı. Önüme gelen evraklarda gizlilik derecesi vardı ama bunların hepsinin devlet sırrı olduğu söylenemez." ifadesini kullandı.
Örgüt üyesi olduğuna ilişkin, Karlov suikasti davasının tutuklu sanığı Hüseyin Kötüce başta olmak üzere çok sayıda tanığın beyanının gerçeği yansıtmadığını iddia eden Barıner, irtibatlı olduğu belirtilen yaklaşık 15 kişinin FETÖ soruşturması geçirmesi konusunda bilgisinin olmadığını söyledi.
İddianamede KPSS sorularının FETÖ tarafından çalınmasına ilişkin soruşturmanın şüphelisi olduğu bilgisine yer verildiğini hatırlatan Barıner, şüpheli olmasının suçlu olduğu anlamına gelmediğini, sınav sorularını önceden almadığını söyledi.
Beyanı kabul etmedi
Savunmasının ardından Barıner'in çapraz sorgusuna geçildi.
Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan'ın, "Soruşturma aşamasında birkaç kez ifade vermişsin ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydanlanmak istediğini dile getirmişsin. Bugün ise söz konusu beyanlarını kabul etmiyorsun. Bu değişikliğin sebebi nedir?" sorusuna Barıner, hazırlık aşamasındaki beyanların bir kısmının kendisine ait olduğunu ancak aleyhindeki ifadelerin sonradan eklendiğini iddia etti.
Bunun üzerine Başkan Sarıdoğan, "Sulh Ceza Hakimliğindeki beyanlarını da kabul etmiyorsun. Hakim huzurunda, sana eşlik eden avukatınla birlikte verdiğin ifadeni neden kabul etmiyorsun?" sorusuna ise Barıner, polisin kendisine psikolojik baskı uyguladığı için kayda geçirilen ifadesine itiraz etmediğini ileri sürdü.
Bunun üzerine Başkan Sarıdoğan da "Bugün de yanında jandarma var, karşında hakim ama kabul etmediğini açıkça söyleyebiliyorsun." dedi.
Mahkeme Başkanı Sarıdoğan, kabul etmediği beyanları arasında, eşi ve aynı zamanda avukatı Özlem Barıner'in huzurunda verdiği ifadesinin de bulunduğunu hatırlatması üzerine sanık Barıner, "O beyanlarımı da kabul etmiyorum." cevabını verdi.
Barıner, aralarında istihbaratçıların da olduğu örgüt mensuplarını deşifre eden ifade ve teşhis tutanağı için de "Hatırlamıyorum" demekle yetindi.
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
İddianameden
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sanıklardan Mehmet Barıner'in FETÖ mensubu olduğu ve "Mustafa" kod adıyla faaliyet yürüttüğü belirtildi.
Barıner'in örgütsel faaliyetlerini görev yaptığı dönemde de sürdürdüğü belirtilen iddianamede, 1 Aralık 2016'da kamu görevinden ihraç edildiği bildirildi.
Mehmet Barıner'in, Altaylı'nın damadı Metin Can Yılmaz ile üniversiteden tanıştıkları aktarılan iddianamede, Altaylı ve Yılmaz'ın, Barıner'i yurt dışına çıkarmaya çalıştıkları, Barıner'in yurt dışına çıkarılmasıyla ABD'deki Halkbank davasını manipülatif şekilde etkilenmesinin amaçlandığı anlatıldı.
İddianamede, Altaylı'ya, "terör örgütü yöneticiliği" ve "siyasi ve askeri casusluk", Yılmaz ve Barıner'e ise "terör örgütü üyeliği" ve "siyasi ve askeri casusluk" suçlamaları yönetiliyor. Altaylı'nın 30 yıldan 42 yıl 6 aya kadar, Yılmaz ve Barıner'in ise 22 yıl 6'şar aydan 35'er yıla kadar hapisleri isteniyor.
Altaylı'nın FETÖ mensuplarının yurt dışına çıkarılması için damadının yanı sıra Türkiye ve Almanya vatandaşı Ali Serhat Ilıcak ile hareket ettiği aktarılan iddianamede, Ilıcak'ın Muğla'da temas kurduğu tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou'nun ise "örgüt üyesi olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardım etmek" suçundan 1 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapsi talep ediliyor.