‘Devletin yapamadığını yaptı’

Avrupa Parlamentosu (AP) 27 Eylül 2006 tarihli kararında Türk hükümetinden Talat Paşa Komitesi’nin faaliyetinin durdurulmasını ve Komitenin dağıtılmasını talep eder. Ergenekon mahkemelerinde işte bu dayatmanın gereği yapılmıştır.

‘Devletin yapamadığını yaptı’

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, AİHM’ne açtığı davayı kazanarak Türkiye’ye büyük bir zafer armağan etti. Emperyalist devletlerin bir tabanca gibi Türkiye’nin şakağına dayadıkları yalan silahı çöpe atıldı.

Doğu Perinçek’e bu büyük zaferin bedeli 6 yıldır Silivri zındanında tutularak ödetiliyor. Başta Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu olmak üzere Talat Paşa Komitesi’nin çok sayıda gönüllüsü Ergenekon davasında tutuklandı; sanık yapıldı. Genç bilim insanı Mehmet Perinçek ise Çarlık Rusyası ve Sovyet arşivlerinde yıllarca fedakarca çalışarak bu zaferde belirleyici bir hizmet yaptı. Kaçaznuni, Lalayan, Boryan gibi bizzat Ermeni devlet adamları ve tarihçilerinin sözleriyle soykırım yalanları kesin olarak çürütüldü. Bu belgeler çok sayıda kitap halinde yayınlandı. Çeşitli dillere çevrilerek Batı merkezlerine dağıtıldı.

Mehmet Perinçek’e de bu büyük hizmetinin bedeli, iki yıl Silivri cezaevine kapatılarak ödetildi. O da yetmedi; İstanbul Üniversitesindeki görevine son verildi.

AİHM zaferi, Genel Başkan Doğu Perinçek’le birlikte İşçi Partisi’nin Türk milletine armağanıdır. Zafer yurt içinde ve dışında yıllar süren örgütlü, planlı, sabırlı bir mücadelenin ürünüdür. İşçi Partisi’ne güvenenler haklı çıktı; Türkiye’nin sahipsiz olmadığı gösterildi.

Soykırım yalanlarının merkezinde ABD ve AB var

Soykırım yalanları niçin son 10-15 yılda yoğunlaştı? Niçin Hindistan’da, Çin’de, Japonya’da; Asya ve Afrika’da değil de hep ABD ve Avrupa gibi Atlantik devletlerinde gündeme getirildi? Konu doğrudan ABD’nin yeni Ortadoğu ve Türkiye planlarıyla ilgilidir.

Her yıl 24 Nisan’da ABD Temsilciler Meclisi’ne gelir ve ABD başkanı açıklama yapar. Batı devletleri, merkezi ve eyalet parlamentolarında, hatta belediye meclislerinde, Türkiye'yi suçlayan sayısız kararlar aldılar. Ders kitaplarına Türkiye’nin soykırım yaptığı yalanlarını koydular.

AKP yalan merkezleriyle birlikte

Hükümet bu yalan saldırılarına karşı mücadele etmedi. Başbakan olacak kişi, ''soykırım yaptık mı bir bakalım” demişti.

İktidarın yakın adamlarından Halil Berktay, Ermenistan’da yapılan NATO Asamblesi toplantısında Hükümetin Ermeni soykırımını kabul yönünde karar aldığını açıklamıştı. Hükümete “zaman tanınmasını” istiyordu.

Talat Paşa Komitesi işte bu oyunları bozdu.

Türkiye’nin yurtseverleri iş başa düştü dediler; “soykırım yapmadık vatan savunduk” diye harekete geçtiler.

Bardağı taşıran son damla Nisan 2005’te İsviçre Hükümetinden geldi. İsviçre’de yapılan bir toplantıda “Ermeni soykırımı yalandır” dediği için Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hakkında İsviçre makamları soruşturma başlattı. İnterpol aracılığıyla ifadeye çağırıldı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi Tarih Kurumu Başkanını savunmadı; ortada bıraktı.

Türkiye işte böyle savunulur

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek derhal İsviçre’ye gitti. İsviçre yasalarında soykırım yok demeyi suç sayan maddeyi bilerek çiğnedi.“Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır, uluslar arası bir yalandır, biz vatanımızı savunduk” dedi. İsviçre makamları Perinçek hakkında da soruşturma başlattı.

Türkiye’nin yurtseverleri bu girişime derhal yanıt verdi. Lozan antlaşmasının yıldönümünde Rauf Denktaş başkanlığında iki uçak dolusu yurtsever İsviçre’ye gitti. Avrupa’nın çeşitli merkezlerinden binlerce kişi de Lozan’a akın etti. Miting, panel ve basın toplantılarıyla kamuoyu aydınlatıldı.

Lozan Anlaşmasının yapıldığı tarihi salonda 600 Lozan akıncısı hep birlikte ayağa kalkarak suç görülen sözleri tekrar ettiler. “Yalanlarınızı Lozan’dan yüzünüze çarpıyoruz” dediler.

“Lozan 2005 Harekatı” adı verilen bu eylemden sadece iki hafta sonra Lozan Savcılığı, Perinçek hakkında “soykırımı inkar” suçuyla açılan soruşturmayı kapattığını açıkladı.

Türkiye yurtseverlerinin kararlı tavrı sonucu İsviçre geri adım attı. Devlet televizyonu haberi şu başlıkla vermişti: “İsviçre Devleti Perinçek’e boyun eğdi.”

İsviçre Milli Meclisi,“Ermeni Soykırımını Tanıma Karar Tasarısı”nı Senato gündeminden geri çekildi. Kazanılan başarılarla Avrupa’da rüzgar Türkiye’den yana dönmeye başlamıştır. Soykırım yalanları, bizzat o yalanları üreten merkezlerde çiğnene çiğnene geçersiz hale getirildi.

İsviçre’den sonra Almanya

2006 yılı Şubat ayında Rauf Denktaş başkanlığında toplanan yurtseverler, bu kez Yabancı Ülkelerdeki Parlamento Kararlarını Kaldırmak hedefiyle harekete geçtiler.

Dünya kamuoyunu aydınlatmak amacıyla büyük bir yayın ve bilgilendirme faaliyetine girişildi.

“Büyük Proje 2006” adı verilen bu çalışma çerçevesinde on binlerce kitap ve broşür, İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça dillerine çevrilerek Avrupa devletleri ve ABD’nin ilgili çevrelerine gönderildi. Parlamenterler, tarihçiler ve bilim insanları bu şekilde bilgilendirildi, aydınlatıldı.

2005 Lozan zaferinin ardından Alman Parlamentosu’nun aldığı “Ermeni Katliamı Kararı”nı kaldırma mücadelesi başlatıldı. 18 Mart 2006 günü Berlin’de düzenlenen mitingde Türkiye’den giden öncülerle birlikte 10 bin kişi toplandı. Alman makamlarının engellemelerine karşın Avrupa’daki Türk gücü harekete geçmişti. Mitingin ardından düzenlenen “Talat Paşa Kurultayı” da büyük coşku yarattı.

Berlin Mitingi’nin ve eylemlerinin ana sloganları şunlardı:

“Alman Meclisi’nden talep ediyoruz: “Ermeni Katliamı Kararını kaldırın.

“Almanya’da ırkçılığa ve Türk düşmanlığına son! “Ermeni Katliamı yalanları ders kitaplarına konamaz!”

Sırada Fransa var

2006 yılının 18 Mayıs günü Fransa Milli Meclisi, Ermeni soykırımını inkâr edenlere hapis ve para cezasını öngören bir kanunu görüşmek üzere toplanacaktı. Fransa Milli Meclisi daha önce, 2001 yılında Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıştı.

Fransa’da yaşayan 400 bin Türk yurttaşı bu yasa ile hapis ve ceza tehdidi altına giriyordu. Talat Paşa Komitesi derhal harekete geçti. Bir grup Fransız tarihçi de bildiri yayınlayarak girişime destek verdi: Parlamentoların tarihle ilgili konularda karar veremeyeceğini açıkladı.

Bir dizi eylem ve tepkiler sonucunda Fransız Milli Meclisi, 18 Mayıs 2006 günü, yasanın oylanmasını erteledi. Türkiye adına yeni bir başarı kazanılmıştı.

Talat Paşa Komitesi 2007 yılında KKTC’ne gitti. Batı merkezlerinde pişirilen “Annan Planı”na göre KKTC, “Birleşik Kıbrıs” adı altında tasfiye edilecek, böylece bütün Kıbrıs AB toprağı haline dönüştürülecekti. Bu emperyalist “çözüm”, Ermeni soykırım yalanlarıyla birlikte yürütülüyordu.

“Milli güçbirliği”nin ilk büyük başarısı

Talat Paşa Komitesi’nin Şubat 2006 Pera Palas toplantısına siyasi yelpazenin hemen her kesiminden şahsiyetler davet edildi. Böylesine büyük milli bir dava ancak, Türkiye’nin, bütün imkan ve kaynaklarını harekete geçirerek kazanılabilirdi. Hükümeti de dışlamayan genişlikte bir milli güçbirliği başarının anahtarı olarak görülüyordu.

Davet edilen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül adına Güvenlik İşleri Daire Başkanı Nevzat Uyanık toplantıya katıldı ve bir konuşma yaptı.

İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’le birlikte AKP İstanbul milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, CHP milletvekili Ensar Öğüt, DYP Genel Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir’in de katılımıyla milli bir güçbirliği oluştu.

Yürütme Kurulu Başkanlığı’nı ise TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, AKP Antalya milletvekili Mehmet Dülger üstlendi.

Bu çok olumlu gelişme, ABD-AB devletlerinin baskısıyla bozuldu. Tayyip Erdoğan, milletvekillerini Kızılcahamam toplantısında azarladı: “Rauf Denktaş ve Doğu Perinçek’in arkasından nasıl gidersiniz” diyordu. Sonuçta Mehmet Dülger ve diğer AKP’liler Kuruldan çekildi.

Hükümetin bu tavrı ile birlikte, daha önce Perinçek hakkında açılan soruşturmayı kapattığını ilan eden İsviçre makamları, 7 ay sonra kararını değiştirdi.

İsviçre Adalet Bakanlığı, “soykırımı inkara” ceza öngören hükmü kaldırma kararından geri döndü. Doğu Perinçek, 9 Mart 2007 günü, 90 gün hapis karşılığı para cezasına mahkum edildi.

İsviçre’nin tavır değişikliğinde Hükümetin doğrudan müdahelesi etkili oldu.

İsviçre Adalet Bakanı Blocher, meslektaşı Cemil Çiçek’le görüştüğünü, “Türk hükümetinin Perinçek’in mahkumiyet kararına bir tepkisinin olmayacağını” söylemişti. Cemil Çiçek, görüşmede “Perinçek Hükümetin aşırı muhalifidir” demişti.

Silivri’de Avrupa Parlamentosu’nun kararları infaz edildi

Avrupa Parlamentosu (AP) Talat Paşa Komitesi'nin (TPK) başarılarından büyük rahatsızlık duymuştur. 27 Eylül 2006 tarihli kararı şöyledir:

“AP Türk hükümetinden Talat Paşa Komitesi’nin faaliyetinin durdurulmasını ve Komitenin dağıtılmasını talep eder.”

Ergenekon mahkemelerinde işte bu dayatmanın gereği yapılmıştır.

İddianameye göre, “Talat Paşa Komitesi’nin hedefi ''Ermeni tezlerini çürütmek'' değildir. “Milli bir meseleye sahip çıkıyor görüntüsü verilerek, Ergenekon Terör Örgütü için 'vasıta' olarak kullanılmaktadır.”

Ergenekon savcıları iddianameye aynen şu satırları yazdılar: Talat Paşa Komitesi’nin “Ermeni soykırımı ile ilgili bilgilerden ziyade, mevcut hükümeti eleştiren konuları işlediği, toplum nazarında itibarı olan çok sayıda kişiyi etkinliklere katarak geniş bir halk kesimine hitap edebildikleri....”

Ergenekon davalarının tarafı ABD ile birlikte doğrudan Avrupa Birliği’dir. İlerleme Raporlarında davaları ''fırsat'' olarak gördüğünü, Hükümeti teşvik ettiklerini açıkladı. ''Sonuna kadar üzerine gidin'' çağrıları yaptı.

Milli kahramanımız Rauf Denktaş kahrından öldü

Milli Kıbrıs davamızın unutulmaz lideri, KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı saygıyla anıyoruz.

Hükümetin baskılarına aldırmadı; Talat Paşa Komitesi’nin başına geçti. İlerleyen yaşına karşın ön saflarda mücadele etti.

Silivri mahkemelerinde Talat Paşa Komitesi’yle birlikte, başkanı Denktaş da yargılandı! Büyük devlet adamı Denktaş kahrından öldü.

AİHM’de kazanılan zafere yetişemedi, ama başarı kazanılacağından emindi. İşçi Partisi’ne, lideri Doğu Perinçek’e ve Milletine güveniyordu.

Kendisini saygıyla özlemle anıyoruz. Türkiye Denktaş’a minnettardır.

Turhan Özlü

Aydınlık