Cem Zeren yazdı: Gözyaşları giden paralar için
Aydınlık Gazetesi Yazarı Cem Zeren, 12 kulüp tarafından oluşturulan Avrupa Süper Ligi hakkında bir yazı kaleme aldı. Zeren, yazısında kapitalist tuzağa dikkat çekerken, spor federasyonlarımızı da uyardı.
Cem Zeren / Aydınlık
12 kulüp “Avrupa Süper Ligi”ni kurdu. Aralarına 3 takım daha alıp ligin kurucu üyesi olacaklar. Her sene bu 15 takıma farklı 5 takım eklenecek; 10 takımlı 2 grupta mücadele edecekler. 4 ve 5.ler 2 maçlık baraj maçı oynayacaklar. 2 maç üzerinden oynanacak çeyrek ve yarı finalden sonra tek maçlık final oynanacak. 25 maçlık bir mücadele olacak…
UEFA köpürüyor, adil oyundan falan bahsediyorlar. Fransız Futbol Federasyonu “Oligarkların, hegemonya hayalleri sistemin çökmesine yol açacaktır. Avrupa Süper Ligi tüm dengeleri ve kurulu sistemi bozacaktır.” diye açıklama yapmış. Sistem dedikleri, oligark dediklerine yıllardır taviz veren bir sistem.
ADİL OYUN KURALLARI KOYDULAR AMA...
Hani çok duyduğumuz Finansal Adil Oyun kuralları var ya, UEFA’nın ceza vermek için sırtını dayadığı kurallar! 2012’de Vojvodina, Osijek, Kyiv ve Dinamo Bükreş’e; 2013’te Rapid Bükreş, Hajduk Split, Malaga, Astra Ploieşti, Metalurg, Skonto, Trabzon, Mostar, Petrolul Ploieşti, Targu Jiu ve Slask Wroclaw’a; 2014’te Anzhi, Bursaspor, Galatasaray, Levski Sofya, Rubin Kazan, Trabzon, Zenit, PSG ve Manchester City’ye; 2016’da Astana, D. Zagreb, Fenerbahçe ve Trabzon’a ve 2019’da da Ordabasy, Ljubliana ve Kızıyıldız’a ceza vermişler.
UEFA bu gerekçeyle 6 kez Türk; 5 kez Romen; 3 kez Hırvat; 2 kez Rus, Sırp, Kazak, Ukrayna ve 1 kez de Sloven, Bulgar, Gürcü, Polonyalı, Leton, Boşnak, İspanyol, Fransız ve İngiliz takımlarına ceza vermiş. Bu oligarklar her şeyi düzgün mü yapıyorlardı da, hiç ceza almadılar. UEFA’nın gücü Doğu Avrupalıya yetiyordu, çünkü yıllardır Oligark dediklerine taviz üzerine taviz verdiler. Laf olsun diye Milan’a ceza verdiler, CAS’tan döneceğini bile bile. CAS’tan döndü, sonra bir de City’ye yine ceza verdiler, o da CAS’tan döndü.
Şampiyonlar Ligi’ni 4 ülke liginin emrine soktular, diğer ülkeler oynasın diye de bu sene Konferans Ligi’ni uydurdular. UEFA, yıllardır o oligarkların kölesiydi zaten.
UEFA’nın cezalandırdığı takımlar arasında bir Fransız ve bir İngiliz takımı da var, ama! Fransız takımı sandığımız PSG, Katarlıların; İngiliz takımı sandığımız Manchester City Abu Dabililerin. UEFA diyor ya, “Irkçılığa Hayır”, inanırsanız. Aynı anda, bu iki kulübe finansal adil oyun kurallarınca ceza verilmesinden nasıl bir ileti çıkarmalıyız!
GÖZYAŞLARI GİDEN PARALAR İÇİN
“Avrupa Süper Ligi’ni kuran takımların 6’sı İngiliz, 3’ü İtalyan ve 3’ü de İspanyol” diyorlar. Milan, Arsenal, Liverpool ve Manchester United Amerikalıların, hem de Redsox gibi MLB’de, Denver Nuggets gibi NBA’de, Colorado Avalange gibi NHL’de bulunan takımlara sahip Amerikalı şirketler. Chelsea Rus Yahudi Abramoviç’in, Manchester United New York borsasında satılıp alınırken Manchester City’nin yüzde 78’i Abu Dabililerin, geriye kalanı Amerikalı ve Çinlilerin. İnter Çinlilerin, Tottenham Britanyalı yatırım şirketinin. Juventus Ferrari’nin sahibinin, Cumhuriyetçilikle taraftar toplayan Atletico Madrid 1 İsrailli ile 2 İspanyolun. Real Madrid 60.000 ortağın, Barcelona da 140.000 ortağın.
Bu kulüpler, kapitalizmin en fazla değer getiren araçlarından biri olurken FIFA ve UEFA ne yaptı? Daha fazla gelir getiren araçlar olmasını sağladı. Futbolu bahis çamurunun içine attılar, organizasyonlarını şifreli kanalların arkasına gizlediler. Şimdi, ağlıyorlar! Gözyaşları giden futbol için değil, giden paracıkları için. Emperyalist şirketlerin kapitalist amaçları için lümpen bir kültürü yaratan FIFA’dır, UEFA’dır ve bağlı ülke federasyonlarıdır. Oligarşi geliyor diye ağlayanlar, bugünün aristokratlarıdır; kaybettikleri toprağa ağlıyorlar, Cumhuriyet’in gelmeyeceğine değil!
Hataları da bir değil ki; ne yaptılarsa yanlış! Bir taraftan büyük bütçeli takımların kurulmasına göz yumacaksınız, diğer taraftan kulüplerin bu takımlarla para kazanacağı Şampiyonlar Ligi’ni kısaltacaksınız.
UEFA, ilk hatasını 4 takımlı 4 grupta oynanan Şampiyonlar Ligi’nin son 16 turunu 2 maçtan oluşan eleme turu şekline dönüştürdüğünde yaptı. 17 haftalık şampiyonayı 13 haftaya indirdiğinde, gelir getirici 32 maçın oynanmasını engelledi. Halbuki, yapılması gereken çeyrek final sürecini de 4 takımlı 2 grupla yapmaktı. “Dünya Kupası’nda Avrupa takımları yorgun oluyor” gibi nereden bakarsanız yalan bir iddia ile Şampiyonlar Ligi’nden daha az emekle daha fazla para kazanmak istediler. Son hataları da, Avrupa’nın 50 ülkesini görmezden gelerek oligarkların hegemonyasının tetikçiliğini yapmak oldu. Tetikçiler yok olmaya mahkumdur! Ve bu tetikçiler hep proleter sınıftan seçilir; UEFA Başkanı’nın bir İngiliz, İspanyol, İtalyan, Alman ya da Fransız değil de Sloven olmasının nedeni de budur!
FIFA ve UEFA bu oluşuma karşı bazı yaptırımlar açıklıyorlar. Esamesi okunmayanlar, neyin yaptırımını açıklıyor. Verdikleri cezalardan finansal adil oyun yalanını kimin için çıkardıkları belli olan, daha da zenginleşmek için zenginlerin kulübünde yer alanlar; yaptırım açıklıyorlar. Juventus’un PSG’nin sahiplerini yönetimine al, sonra futbolun yayılmasından bahset! Futbolu paranın uydusu yapan UEFA’dır! Şimdi, Avrupa Süper Ligi’ne katılan takımları ve oyuncularını kendi organizasyonlarına almayacaklarını söylüyorlar. O takımlar ve futbolcularının çok umurunda! Her takım Birleşmiş Milletler gibi, zaten! Takımlarda ya da futbolcularda ulus mu bıraktınız? Olan bizim Milli Takım’ın Merih Demiral’ına, Hakan Çalhanoğlu’suna, Ozan Kabak’ına olacak! Sadece bu kadar mı? Türkiye’nin ve Avrupa’daki Türklerin nüfusu dikkate alındığında, Avrupa Süper Ligi’ne katılacak bir takım da Türk takımı olacaktır. Şenol Güneş, Milli Takım’ı baştan kuracak, anlaşılan!
Paranın yüzde 80’ini yüzde 20’ye verirseniz ne olur? Yüzde 20 çeker gider. Ama merak etmeyin o yüzde 20 de çok yaşamaz, onlar da bölünür yakında. Euroleague’in 11 A lisanslı kulübünden 7’si Atina’da gizlice bir araya gelmişler. Nasıl gizliyse, duymayan kalmadı. Olimpia Milano, Olympiacos, Panathinaikos, CSKA Moskova, Maccabi Telaviv, Zalgiris ve Efes; paranın yetmedğinden şikayetçilermiş. Euroleague bölünmeye başlamış bile. Toplantıya katılmayan takımlar Real Madrid, Barcelona, Baskonia ve Fenerbahçe. Euroleague’e baş kaldırmayan 4 takımdan 2’si, Avrupa Süper Lig takımı, biri de müstakbel takımı bence.
Birkaç gün önce Euroleague’in düzenlediği EuroCup’ın önümüzdeki sezonki statüsü açıklandı: 24 takım 20’ye indirilecek, 16 takım lisanslı olacak 4 takım değişken ve 10 takımdan oluşan 2 grup hainde mücadele verecekler. Birkaç gün sonra Avrupa Süper Ligi’nin statüsü açıklandı, sanki aynı kalemden çıkmışlar. Kapitalizm 10 farklı yerden yönetilecek değil ya!
Bu sezon Şampiyonlar Ligi yarı finalistlerinden 3’ü, Avrupa Lig yarı finalistlerinden 2’si Avrupa Süper Ligi takımlarından. Bu 2 şampiyonanın ertelenmesinden bahsediyorlar. Ucunda para var, bence ertelenmez. UEFA’ya önerim Avrupa Ligi finalini Roma -Villareal arasında oynatıp, kazananı Şampiyonlar Ligi Finali’nde PSG’nin karşısına çıkartmalarıdır. Bu 2 kupayı ertelemek yeni bir çaresizlik gösterisi olur.
SPOR FEDERASYONLARIMIZ DERS ÇIKARMALI
TFF, TBF ve TVF olanlardan ders almalıdır. Ligimizi keyfi yönetmeye devam ederlerse, yönetecek ligleri kalmayacaktır. Takım sayısını istedikleri gibi artırarak, istedikleri takımlara puan silme cezaları vererek ya da sponsordan aldığı parayı açıklamayıp sponsorun takımlarını liglerinde şampiyon yaparak lig yönetilmez. Para derdiyle ligi yönetirseniz, para gittiğinde liginiz de kalmaz.
En iyisi futbola bu kadar değer vermeyip bireysel sporları izlemek. Geçtiğimiz hafta Avrupa Judo Şampiyonası vardı. Türkiye 2 altın kazandı. İlki Vedat Albayrak’tan geldi. Kendisi Judocu, eski bakan sanmayın! Hatta 1996 Olimpiyatlarına katılmış, Roman Moustopolus adıyla Yunanistan’ı temsilen. Ondan önce adı Vano Revazishvili imiş; Gürcistan vatandaşı, Kazakistan doğumlu. İkinci altınımız Kayra Sayit’ten geldi. Orijinal adı, Ketty Mathé; Fransızlar değerini bilmemiş. Üçüncülük maçını kaybeden Mikhael Erenler ile üzüldük. Takım halinde 2 altın ile Judo Milli Takımımız Avrupa İkincisi oldu, ne kadar gururlansak az!
Judo’nun kelime anlamı "yol" demek, bizim federasyon altın almanın yolunu bulmuş anlaşılan! Finali kazanınca Kayra, bozkurt işareti yapmaz mı bir de! Buz pateninden judoya, Avrupa Şampiyonalarında bu bozkurt işaretini sık görmeye başladık. İkisinde de ülkemizi temsil eden sporcular sonradan vatandaşlığa geçmişti. Bizi birbirimize bağlayacak ırk birliği değil, ülkü birliğidir.
Bu hafta Avrupa Güreş Şampiyonası ve Avrupa Artistik Jimnastik Şampiyonasını keyif ile izleyeceğiz. Sporcularımızla gurur duyacağımız bir hafta olacak; kapitalizmin ürünü batının futbol ürünleri yerine ülkemizin pırıl pırıl sporcularını izleyin. TRT Spor 2, devlet kanalı olmanın bilinciyle bu şampiyonları yayınlıyor. Bir tarafta gencecik sporcularımızın emeklerinin yaşattığı ulusal gurur, diğer tarafta uluslararası fon şirketlerinin bahis bataklığına bulayıp çıkardığı futbol süsü verilmiş kapitalist bir tuzak! TRT Spor 2’de kaybetmezsiniz…