İkiz Kuleler’den Yağmaya: Amerikan kamuoyu ve 11 Eylül anmaları
Milletler, tarihi anlarını anarken temel ruh hallerini dışa vurur. ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırısını anma törenleri ve tartışmaları bu açıdan çok aydınlatıcı.
İlk tespit en şaşırtıcı bulgu: uzaktan takip edebildiğimiz kadarı ile 3 bini aşkın kişinin öldüğü bu saldırının yıldönümü ABD basınının birinci gündem maddesi olmadı.
CNN, Fox News gibi haber kanallarının, New York Times, Washington Post gibi gazetelerin gündemini, kasırga İrma, elektriksiz kalan 6 milyon kişi, Florida eyaletindeki yaygın yağma belirledi.
11 Eylül saldırısının yıldönümünde ABD, yağma yapan vatandaşlarını tartıştı.
TRUMP’TAN BİRLİĞE ÇAĞRI
ABD Devlet Başkanı Donald Trump Pentagon’da anma törenlerine buna uygun bir konuşma yaptı. “Amerikalılar zorda kalınca ABD halkı el ele verir”, “saldırı karşısında farklarımız küçük, bağlarımız hiç olmadığı gibi güçlüydü”, “Amerika birleşirse onu dünyada hiçbir güç bölemez”, “Bayrağımız bizi ortak değerler ve yaşam tarzı ile birleştiriyor”. ABD Devlet Başkanı’nın konuşması, birliğe çağrı gibiydi.
Trump, ABD’nin dünyadaki misyonuna ise kendini savunmak ötesi hemen hiç yer vermedi. 11 Eylül saldırısı neredeyse dünyanın bütününe savaş ilan eden George Bush’a göre büyük fark.
Amerikan basınında 11 Eylül olayını daha da açık tartışıldı.
REİMER: ABD’NİN EN BÖLÜNMÜŞ DÖNEMİ
Fox News için bir makale kaleme alan ErichReimer, Trump’ın çizgisini sürdürerek 11 Eylül sonrası ABD halkının nasıl kenetlendiğini hatırlattı. Ancak Reimer’e göre ABD “bugün iç savaştan beri en bölünmüş dönemini yaşıyor”. Reimer, ABD’nin dış düşmanlarının gözünde Amerikalıların bir olduğunu hatırlatarak, anma törenlerini bu birliği hatırlamak için değerlendirmeye çağırdı.
ESKİ BAŞDANIŞMAN GORKA: HALA BİLMİYORUZ. KAZANBİLİR MİYİZ?
Trump’ın eski Başdanışmanlarından SebastianGorka, “Korkunç. 11 Eylül’ün üzerinden 3 hükümet geçmesine rağmen, Amerika’nın küresel cihad hareketiyle verdiği savaşta en basit ve önemli soruya hala yanıt veremiyoruz. Kazanıyor muyuz? Kazanabilir miyiz? Kazanmamız için ne gerek?” ifadelerini kullandı.
SURİ: SADECE KAZANMAK İÇİN SAVAŞIYORUZ
Washington Post gazetesine yazan tarih profesörü JeremiSuri, oldukça karamsar bir betimleme yaptı. Suri makalesinde “kimin için zafer? Neyi kazanmak? Selefileri gibi Trump da Amerika’nın savaşları hedefi için, elimizdekini korumaktan öte bir hedef sunmadı. Bizim savaşlarımız artık özgürlüğün savaşı değil. Çünkü liderlerimiz büyük bir hedef için değil, sadece kazanmak için savaşıyor. Hedefimiz yoksa, savaşmamalıyız. Hedefimiz yoksa kazanamayız. Dikkatinizi çekti mi? Kazandığımız son savaşın üzerinden çok uzun bir zaman geçti. Artık savaşları kendi demokrasimize karşı yürütüyoruz, ve bu savaşlar evimize kadar geldi. Kabil’denCharlottesville’e geldi” ifadelerini kullandı.
Suri makalesinde “Terörle Savaşın ABD Devlet Başkanlığını, demokrasinin koruyucusundan demokrasi için bir tehdide dönüştürdüğünü de” öne sürdü, Bush, Obama ve Trump’ı eşit derece örnek verdi.
NİCHOLS: SAVAŞIN SONUNU GÖREMEYECEĞİZ
TheHill’e yazan askeri okul profesörü Thomas M. Nichols ise, 11 Eylül saldırısının tekrarlanmamasının bir başarı olarak görülebileceğini, ancak bunun dışında irili ufaklı çok sayıda terör saldırısının gerçekleştiğini yazdı.
Güvenlik için ABD’nin büyük ekonomik bedel ödediğini ve çok sayıda hayat feda ettiğini belirten Nichols, “alışmamız gerek, mükemmel bir güvenlik yok. Bu savaşın bittiğini biz büyük ihtimalle göremeyeceğiz. Yapmamız gereken, beklentilerimizi düşürmek ve günlük mücadeleye yoğunlaşmak” ifadelerini kullandı.
NEW YORK TİMES: KİMLİKLER TESPİT EDİLSİN
ABD’de küreselleşmeci akımın temsilcisi kabul edilen New York Times ise, yayımladığı başyazıda cesetleri kalıntıların altında kalanların kimliklerinin tespit edilmesine vurgu yaptı.
11 Eylül saldırılarının anma törenleri, siyasi ve diplomatik hedeflerini yitirmiş, dış müdahalelere muhalif, kendi içinde bölünmüş bir Amerikan kamuoyu sergiledi.
Yunus Soner, Vatan Partisi MKK ve UİB üyesi
ulusal.com.tr