AKP'den Arınç'a sansür!
AKP'nin resmi sitesi akparti.org.tr, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Başbakan Erdoğan'a dair söylediklerini sansürledi.
T24'ten Hazal Özvarış'ın haberine göre, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın hükümette krize işaret eden açıklamaları AKP'nin resmi internet sitesinde sansürlendi. Arınç, TRT Türk'e verdiği demeçte 'karma öğreci evlerine denetim' konusunda Başbakan Tayyip Erdoğan ile aralarında çıkan çelişki hakkında "Bunun sebebi ben değilim. Ben sadece bir bakan değilim, benim özgül bir ağırlığım var. Benim yıpranmamam lazım. Hiçe sayılmamam lazım. Birilerinin kum torbası haline getirilmek istemem lazım" ifadesini kullandı ve Başbakan'a seslenerek "Başbakan ile hükümet sözcüsü arasındaki çelişkinin sorumlusu ben değilim. Bu çelişkinin izah edilmesi dün, bugün, yarın kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan bugün, yarın açıklamalı" dedi. Ancak, Arınç'ın konuşmasının bir bölümünün detaylı olarak paylaşıldığı "akparti.org.tr" adresinden yayın yapan AKP'nin internet sitesinde, Başbakan'ı hedef alan sözlere yer verilmedi. Sitede bir süre sonra Arınç'ın bu konuda dile getirdiği tüm ifadeler haber metninden çıkarıldı.
akparti.org.tr sitesinde, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın konuya ilişkin bazı sözleri çıkartılarak şöyle aktarıldı:
"
(...) Arınç, özel hayata müdahale tartışmaları konusundaki soruya "Son yaşadığımız olayla ilgili, ben grup toplantsının arkasından hemen hemen buraya geldim. Burada da bu konu üzerinde görüşmelerimi ifade etmedim. Bu konuda da görüşmelerimi açık bir biçimde ifade etmek istiyorum. Kendisinden hep açıklık beklenen dürüst olması beklenen insan olarak düşüncelerimi ifade etmek isterim. Salı akşamı Plan ve Bütçe Komisyonunda hesap verdim, kendi bütçelerimi takdim ettim gece bir buçuğa kadar da bu bütçeler üzerine tartışmalar oldu. Orada bu konuya temas edenler oldu, ben onlara kısmen bir cevap verdim ama beni memnun eden asıl mesele şudur: Bütün muhalefet milletvekileri, CHP'li ,MHP'li olsun BDP'li olsun birkaç tanesi en azından, belki 3-5 taneydi konuşmaları sırasından biz size güveniyoruz, siz dürüst bir siyasetçisiniz, siz vicdan sahibi bir insansınız ve siz doğruyu söylersiniz. Cümlerlerde böyle başlayarak bana soru yönelttiler bu beni mutlu ediyor" yanıtını verdi.
20 senelik Parlamanto hayatında en sonunda sözüne güvenilen, yaptığı işinden emin olunan ve vicdan sahibi bir insan olarak nitelendirildiğini kaydeden Arınç, "Muhalefetteki arkadaşlarım beni acımasızca eleştirebilirler bunu ama başından söylüyorlarsa bu benim için bir şeref madalyasıdır" ifadelerini kullandı. Necmettin Erbakan'ın, "en kuvvetli şehadet hasmın şehadetidir" sözüne atıfta bulunan Arınç, başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şüphesiz çok önemli meziyetlere sahip bir insan ve çok güçlü bir siyasetçi olduğunu belirterek, seçim üstüne seçim kazandığını ve büyük bir halk kahramanı olduğunu ifade etti.
Erdoğan'ı gören insanların gözyaşlarını tutamadığını, Başbakanın çok büyük bir aile reisi, çok dindar, inancını çok iyi yaşayan, arkadaşlarına karşı çok vefalı, siyasette görevinin eri bir insan olduğunu dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
"Onu benim tarif etmeme, ayrıca onun için övücü sözler söylememe gerek yok ama her siyasetçi açısından meseleye böyle bakmamız lazım. Parlamentoda öyleleri var ki onlar için aynı şeyler söylenmiyor. Mesela birileri kürsüye çıktığı zaman veya bir yaramazlık yaptığı zaman, dayansın ehli kubur cinsinden beyitler söyleyen arkadaşlarımız da var. 'Ne kendi etti rahat, ne aleme verdi huzur, yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehli kubur' sözünü içinden dışından konuşan pek çok insana rastlayabiliriz ama güvenilir olmak, emin olmak, 'sözünün arkasında mutlaka gerçeklik vardır' diyebilmek, benim avukatlık hayatımında siyaset hayatımında en büyük madalyasıdır, bundan dolayı Allah'a hamd ederim."
Arınç, geçmişte girdiği grift davaları anımsatırken, "Böyle grift davalara girerdim ki ağır ceza mahkemelerinde, ben ceza davası takip ederdim. Ağır ceza reisi hakimler, 'sen söylüyorsan mutlaka doğrudur' diyecek noktaya gelmişlerdi. Bana davalar gelirdi, 'bunu kim gönderdi' derdim, cezaevinden benim hasmım olan insanlar gönderirdi. 'Ona giderim, o adam satılmaz, hiçbir şeyin karşısında eğilip bükülmez' derlerdi. Hayatımı böyle yaşadım, böyle de devam ettirmek isterim" ifadelerini kullandı.
'Hükümet Sözcsü olmak o kadar ağır bir sorumluluk ki...'
Siyaseti noktalayacağında bu şekilde noktalamak istediğini kaydeden Arınç, bunları hükümet sözcüsü olduğu için söylediğini, hükümet sözcüsü olmanın ağır bir sorumluluk getirdiğini vurguladı. Kürsüye çıkıp konuştuğunda söylediği her sözün mutlaka yerini bulması gerektiğini ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
"Siyaseti noktaliyacaksam, siyaseti de bu şekilde noktalamak isterim. Bunları niçin söylüyorum, ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Hükümet Sözcsü olmak o kadar ağır bir sorumluluk ki sizinle konuştuğum kadar rahat konuşamıyorum orada. Kürsüye çıktıp da arkadaşlarıma bilgi veririken söylediğim. Ben dışarıda tutanak katibi değilim, bakanlar kurulunda ama notlarımı alıyorum, konuşulanlar neyse, bakan arkadaşlarımız hangi bilgileri vermişse onları özetlemeye çalışıyorum. O özetin de doğru olmasına gayret ediyorum. Ama içerde konuşulan her şeyi konuşmak doğru bir şey değil çünkü bunları içinde özel şeyler de var. Bunların içersinde fevkelade dışarıda duyulması halinde, belki zararlı olabilecek unsurlarda var. Biz onları esasen Bakanlar Kurulu gündeminin dışında da farklı yerlerde zaman zaman görüşüğümüz de oluyor.
Ben açıklama yaparken hükümet sözcüsü olarak bir; hükümetimi düşünmek zorundayım, söylediklerim hükümetimi zor durumda bırkmamalı, işin sivil boyutu, emniyet, güvenlik siyaset boyutu var. Öylesine onları ambalaj haline getirmeliyim ki, hükümetim bundan herhangi bir yara almamalı. İkincisi, Başbakanımı korumak zorundayım. Başbakanımın da bütün sözlerini de olması gerek şekilde, madem bu vazife bana verilmiş, tutanak katibi de olmadığıma göre, satır satır söylemek zorunda değilim. O kadar sıkılıyor ve yoruluyorum ki Hükümet Sözcüsü olarak bir yerde konuşurken. Neden, yanlış yapmayım diye. O gün soru soruldu, içerde bu konularda konuşulmuş değil ama dışarıdan haber geldi, o gün zaten birkaç gazetede böyle bir konuşma yapmışım ben sadece bulunduğum yerde hem Bakanlar Kurulu'nda hem de Kızılcahamam'da ne duymuşsam onu dışarıda söyledim, duymadıklarımdan sorumlu değilim."
Bir süre sonra AKP'nin resmi sitesindeki sansürlü bu ifadeler de tamamen çıkartıldı.