İÜ ADK, Ali Türkşen ve İlker Yücel ile "Türk-Amerikan Savaşı'nda Türkiye'nin Reçetesi"ni konuştu

İstanbul Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü, Ali Türkşen ve İlker Yücel ile "Türk-Amerikan Savaşı'nda Türkiye'nin Reçetesi" konulu panel gerçekleştirdi.

İÜ ADK, Ali Türkşen ve İlker Yücel ile "Türk-Amerikan Savaşı'nda Türkiye'nin Reçetesi"ni konuştu

İstanbul Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü, Kardak Kahramanı Emekli Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen ve Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü İlker Yücel'in konuşmacı olarak katıldığı "Türk-Amerikan Savaşı'nda Türkiye'nin Reçetesi" konulu panel gerçekleştirdi. Kurtuluş Savaşı ile emperyalizme karşı ilk büyük zaferi kazanan Türk Milleti'nin, 1950'lerde NATO'ya girilmesinden itibaren Amerika'ya karşı verdiği mücadeleyi konu alan panel, yoğun ilgiyle karşılandı. Panelde, Türk-Amerikan savaşında günümüzde gelinen nokta ve Türkiye'nin önündeki çözüm yolu konuşuldu.

Panel, Ali Türkşen'in konuşmasıyla başladı. Kardak Kahramanı Türkşen konuşmasında, Başbakan'ın Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili sözlerine değinerek, bu davaların FETÖ'nün kumpası olduğunu belirtti. FETÖ destekçilerinin sözlerini geçmişteki hatırlatan Türkşen, "Dün Fethullah'a övgü dizenler bugün farklı konuşuyor. Hangi iktidar gelse o dönemin gidişatına göre hayatta kalır bu kişiler. Çünkü omurgasızlar." dedi.

Türkşen, Amerika'nın bölge üzerinde yıllardan beri sürdürdüğü planları vurgulayarak, "Bu insanların bir kısmını görebiliyordunuz, bir yere kadar mücadele edebiliyordunuz. Ama bu kadrolaşma 2002'den beri genişledi. 40 senedir bu plan yapılmış Amerika elbette güçlü bir Türkiye istemiyor." diye konuştu.

Panelin ikinci kısmında Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü konuşmasına başladı. 1950'lerde NATO'ya giriş süreci ile Türkiye'nin kazanımlarını adım adım kaybettiğini söyleyen Yücel, "1950'ye kadar süren sürekli devrimler döneminden kopuş dönemine geçildi. Siz 20 yıldır bir tane fabrika açıldığını hatırlıyor musunuz? Tam tersi var olanlar satıldı. Üretimimizi baltaladılar. 12 Eylül ile birlikte tarımı olmayan ülke yarattılar." dedi. "80 Darbesi ile vatandaşlık kültürü darbe aldı, biat kültürü getirildi. Türk Amerikan savaşında iki kültürel ve ekonomik sistem karşı karşıya geldi. Türkiye'nin milliyetçilik, Cumhuriyetçilik, halkçılık temelindeki cephesiyle Amerikan liberal, sömürgeci cephesi karşı karşıyaydı." sözleriyle Yücel, Amerika'nın geçmişte de 80 darbesi ile Türkiye'yi dizayn etmeye çalıştığını anlattı.

Yücel, PKK'nın doğrudan Amerika'nın kucağında Türkiye'ye karşı savaştığına da değinerek, Irak'ın kuzeyinde PKK için bir tampon bölge oluşturulduğuna işaret etti. Fırat Kalkanı Harekatı'nda Suriye'ye girilmesine karşı Amerika'nın, "Burası benim toprağım." diyerek karşı durduğunu belirten Yücel, Türkiye'de bombaların Amerika'yla karşı karşıya geldiğimiz zaman patlatıldığını vurguladı.

"28 Şubat'ta TSK ortaya iradesini koydu. Batı destekli irticanın bizim düşmanımız olduğunu belirterek Cumhuriyet devrimi kanunlarını savunma hamlesi yaptı. Çetin Doğan, Hüseyin Kıvrıkoğlu gibi vatansever komutanlar yaptı bu hamleyi." diyen Yücel, 28 Şubat sürecinin Amerikan planlarını sekteye uğrattığını aktardı. Abdullah Gül'ün 2004'te Colin Powell ile 2 sayfa 9 maddelik gizli antlaşma imzaladığını anlatan Yücel, "Libya'ya NATO uçakları saldırırken NATO'yu desteklediler, Irak'ta Amerikan conilerinin yanında yer aldılar. Ama BOP süreci şu anda tıkandı. Tayyip Erdoğanlar BOP çökünce işsiz kaldı. Amerika için son kullanma tarihi geçti." diyerek önümüzdeki sürece dair vurgular yaptı.

Atatürkçülerin önündeki görevlere işaret eden Yücel, "Atatürkçü Düşünce Toplulukları laiklik, Cumhuriyetçilik, kamuculuk, inkilapçılık, halkçılık gibi değerlerin savunucusu oldu yıllardır. 20 yıldır esir alamadılar sizleri. Sakarya Meydan Savaşı gibi bir cephe var önümüzde. Atatürkçüler olarak safları sıklaştırmamız gerek." sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Ali Türkşen ve İlker Yücel'in konuşmalarının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Konuşmacıların, öğrencilerin yoğun ilgiyle sorduğu birçok soruyu cevaplamasıyla panel sona erdi.