''İnsanı seveceksin ki fotoğrafını çekesin...''

''İnsanı seveceksin ki fotoğrafını çekesin...''

1980 senesinin Mayıs ayında bir gündü. Çalıştığım Aydınlık Gazetesi’nden çıkmış, Sirkeci’den vapura binmiş, Heybeliada’ya eve gidiyordum. Babama aldırdığım yepyeni Nikon fotoğraf makinem de boynumda asılı, kahramanım Ara Güler gibi foto muhabiri olmak rüyaları görüyordum. Yazlıkçıların doldurduğu ada vapurunda yer bulmak zordu. Ben de dolaşıp dururken bir baktım ki boynunda, benim için dünyanın en iyi fotoğraf makinesi olan Leica asılı bir adam vapurun kenarındaki zincirlere ayağını dayamış ufuklara bakarak sigara içiyor. Önce Leica sonra da adamın yüzünü görünce heyecandan kalbim hızla çarpmaya başladı. Bu Ara Güler yahu dedim içimden. Yanına gidip konuşsam mı diye düşündüm önce. Sonra bir cesaret gidip ‘merhaba’ dedim, kendimi tanıttım.

Heyecanımı anlamıştı sanırım, bana çok ‘şefkatli’ davrandı, fazla dalga geçip terslemedi! Onu tanıyanlardan duymuştum ne kadar acımasız olduğunu! ‘Ben de sizle röportaj yapmak istiyordum’ sözleri çıktı ağzımdan. O da ‘e yap işte’ dedi. Beni bir gülmek tuttu, yok dedim teyple gelip kaydedeceğim. Telefonunu verdi, ara beni dedi. Hemen orada bir kaç fotoğrafını çektim. Vapur Heybeliada’ya yanaşmak üzereydi. ‘E sen inmiyor musun’ dedi bana. Yok dedim, Büyükada’da birini göreceğim gibi bir şey uydurdum. Ara Güler’i yakalamışken bırakır mıydım hiç?! Büyükada’da vapurdan inerken biraz önümüzden yürüyen bir adamı gösterdi ve ‘bak bununla da röportaj yap, bu adam atom alimidir’ dedi ve çok değerli fotoğrafçı rahmetli Yılmaz Kaini’yle tanıştırdı. Fen fakültesinde asistan olduğu için Kaini’ye ‘atom alimi’ diyordu!

İNSANI SEVECEKSİN Kİ FOTOĞRAFINI ÇEKESİN

Ertesi gün hemen aradım ustayı ve bir randevu aldım. Heyecanla beklediğim gün geldi. Yanıma gazeteden koca bir teyp ve bir kaç kaset alıp Tosbağa Sokağın yolunu tuttum. Kapıyı bir kadın açtı, geleceğimi biliyordu, içeri girip beklememi söyledi. Beklerken yan odada, üzerine kağıtların yapıştırıldığı eski bir ayna gördüm. Hemen fotoğrafını çektim. Paris'te kaldığı yerlerin telefon numaralarını yazıp asmıştı aynaya Ara. Birazdan geldi. Önce her tarafı gezdirdi, sonra da başladı anlatmaya. Yaptığım röportaj Aydınlık’ta yayınlandı. Başlığını da ‘İnsanı seveceksin ki fotoğrafını çekesin’ diye koymuştum... O gün söylediği en güzel sözdü...

BABAM ECZACIYDI

Daha sonra her yerde okuduğum röportajlarında da hemen hemen aynı şeyleri anlatmıştı. ‘Babam eczacıydı’ diye söze başlamıştı hep. Başka neler vardı hayatında, bilmiyor ve merak ediyorduk. İşte Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Nezih Tavlaş’ın Ara Güler’le uzun konuşmalar sonunda yazıp derlediği ‘Foto Muhabiri, Ara Güler’in Hayat Hikâyesi’ merak ettiğimiz bir çok ayrıntıya açıklık getiriyor.

Ara Güler’in bir sözüyle başlıyor kitap: ‘Bir patlama olduğunda olay yerine doğru koşan kişi foto muhabiridir, oradan kaçan ise fotoğrafçı.’ Bu cümle, başlıbaşına Ara Güler'in hayatının özetidir.

Gazeteciliğin foto muhabirliği kısmına meraklı olanların, dünyanın bir yerinde olanları başka yerlerdeki insanlara ulaştırmak isteyenlerin, yani ruhunda muhabirlik olan herkesin başucu kitabıdır bu çalışma.

SOPHİA LOREN'İN YATAK ODASI

Son altmış yıllık dünya ve özellikle Türkiye'nin tarihinden bir kesit, görüntülü olarak Ara Güler tarafından bize yansıtıldı. Koudelka, Bresson, Salgado gibi dünyanın büyük ve önemli fotoğrafçılarıyla çağdaştır ve arkadaştırlar... Kitap Ara Güler'in çocukluğundan başlayıp çok önemli detaylarla sanki bir film izletirmiş gibi devam ediyor... Askerliği bittikten sonra üniformasını teslim etmeyip saklamak üzere eve getirmesi... Hindistan'a giderken bir bavul dolusu film götürmesi, gümrükte zorluk çıkarılması... Sophia Loren'in yatak odasına girmesi... Büyükada açıklarında balıkçı teknesi kiralayıp, direğine tırmanıp, Onasis'in fotoğraflarını çekmeye çalışması...

ORHAN KEMAL'İN SON FOTOĞRAFLARI

Bir gün tesadüfen Galatasaray'daki bürosun sabah 10:30 gibi erkence gider. Bir ara kapı çalınır. Açtığında karşısında Orhan Kemal vardır. Arkadaştırlar ama bu tip arkadaşları akşam üzeri saat altıdan sonra görmeye alışık olduğu için şaşırır. Orhan Kemal, 'ne haber lan' diyerek içeri girer, Ara'nın masasına oturur ve bir sigara yakar. 'Sofya'ya gidiyorum, gebermeden bir fotoğrafımı çek elinde bulunsun' der. Ve bu çekilen fotoğraflar Orhan Kemal'in son fotoğraflarıdır...

ANTİ EMPERYALİST YAMYAMLAR

Endonezya'ya gittiği bir sırada geri dönmeden önce küçüklüğünde National Geographic'te gördüğü Sarawak ormanlarındaki kurukafa avcılarını da ziyaret etmek ister. Kalimantan bölgesinin yamyamlarıdır bunlar diye tanımlar. Dört kişi büyük tehlikeler atlatarak, timsahlara yem olmaktan bir kaç kez kurtulup nihayet yamyamların yaşadığı yere varırlar. İki ihtiyarın duvara asılı kurukafaların önünde oturduklarını görür. 27 kurukafa asılıdır duvarda. Mihmandardan sormasını ister bunların kimlere ait olduklarını. Aldığı yanıt ise bir tanesinin general olmak üzere İngiliz askerlerine ait olduğudur. İşin anti emperyalist yönü çok hoşuna gider Ara'nın! 'Bir Amerikalı olmaktansa bir yamyam olmayı tercih ederim' der bir daha dünyaya gelirse!

BU İŞTE PARA YOKTUR

Kitabın sonunda ise şöyle diyor: 'Benim için önemli olan kendi ülkemin insanları tarafından onurlandırılmak, takdir görmek. Yoksa Fransa'da, Almanya'da, Japonya'da birilerinin bana ödül vermesinin pek değeri yok.'

Bu işte para yoktur der, fotoğrafçılık zengin çocuğu işidir onun için. Gültekin Çizgen'e sormuştur, baban zengin mi diye, zenginse yap fotoğrafçılık demiştir! Hele film ve banyo parası vermek gerektiği zamanlarda 'yaptığım işlerden eğer beş bin lira harcadıysam ancak iki bin lira almışımdır' der... Ama tabii ki bugün onun sayesinde ellili senelerden sonraki en güzel fotoğrafları, özellikle İstanbul’u, hayranlıkla izleyebiliyoruz.

Bunun gibi onlarca ilginç foto muhabiri hatıraları... Dışarıdan sadece hatıra gibi gözükmesine rağmen bir felsefenin, hayata bakışın, idealin, dürüst ve gerçekçi habercilik anlayışının canlı bir örneği gözler önüne serilmiş.

Uzun araştırmalar ve Ara Güler'le yaptığı uzun söyleşilerden sonra bu değerli kitabı hazırlayan Nezih Tavlaş'ın, meraklısı için, kendi web sitesinde çok değerli Ara Güler fotoğrafları da sergileniyor: http://www.tavlas.com/

Doğan Kemancı

Aydınlık-Kitap Eki