Yakup Köse ve Tayyar Tercan cezaevinde dergiciliği anlattı

Gazeteci, yazar Yakup Köse ile gazeteci Tayyar Tercan, Türkiye Dergiler Birliği ve Dünya Dergiler Birliğince gerçekleştirilen "8. Uluslararası Dergi Fuarı"ında okurlarla buluştu.

Yakup Köse ve Tayyar Tercan cezaevinde dergiciliği anlattı

Sirkeci Tren Garı'nda düzenlenen fuarda "Cezaevinde Dergicilik" konulu söyleşiye katılan Köse ve Tercan, 28 Şubat döneminde cezaevindeyken çıkardıkları dergileri anlattı.

Furkan dergisi tarafından organize edilen etkinlikte konuşan Köse, cezaevinde dört aşamadan geçerek ve birçok zorlukla karşılaşarak dergi hazırladıklarını söyledi.

Köse, cezaevinde motivasyonun yukarıda tutulması gerektiğini dile getirerek, "Dışarıda dergi çıkartan arkadaşlarımıza yazı gönderebilmek çok zor bir durumdu. İkincisi kendi gayretlerimizle, 'cezaevinden, taş medreseden bir dergi çıkıyor' demeleri için de dergi çıkartmışlığımız var." dedi.

Koğuş arkadaşlarıyla haberleşmek için dergi çıkardıklarını aktaran Köse, "Koğuş arkadaşlarımızla, hücrelere koyulmamızdan dolayı irtibatımız kesikti. İrtibatımız kesik olduğu için de ilk önce içten bir dergi çıkararak, birbirimize gönderdik.

Aslında hangi faaliyetleri yaptığımızı ve bu faaliyetler doğrultusunda motivasyonumuzu nasıl sağlayabileceğimizi yazıyorduk. İçeride çıkardığımız bu dergi 'Al Haber' diye bir dergiydi. Dergiyi, Tayyar Tercan'ın ve 15 Temmuz şehitlerimizden Halil Kantarcı'nın katkılarıyla çıkarıyordum." ifadelerini kullandı.

"İmkansız hallerde bile dik durduğumuzu göstermek istiyorduk"

Yakup Köse, "El Hıbır" adlı bir ek çıkardıklarını da kaydederek, şu bilgileri verdi:

"Cezaevlerinde sosyal alanlar vardır. Bu alanlara çıkar, maçlar yaparız. Ondan sonra turnuvalar düzenleriz. Bu turnuvalardaki arkadaşların pozisyonlarını ve esprili durumları hiciv haline getirip, yine arkadaşlara sunuyorduk. Aslında gaye, geyik muhabbetinden ziyade düşman bizi ne kadar ezmeye çalışırsa çalışsın, zor şartlarda, imkansız hallerde bile dik durduğumuzu göstermek istiyorduk. Çok şükür bunda da başarılı olduk. Bir Müslüman kendini nasıl motive edebilir, imkansız hallerde, çok zor şartlarda bile bir şeyler nasıl ortaya konulabilir bunu gösterdik. Sayfalarca yazı yazarsınız, dergi basılır ve insanlara sunulur ama içinde ruh olmadığı müddetçe siz kalplere hitap edemezsiniz. Kalplere hitap edebilmeniz için de o ruhu dergiye bir şekilde aksettirmeniz lazım."

Tayyar Tercan ise tüm dergilerin bir amacının olduğuna dikkati çekerek, "Dergi çıkarmış olmak için kimse dergi çıkartmıyor, çıkartmamalı da." diye konuştu.

Cezaevinde çıkardıkları derginin bir amacının bulunduğunu dile getiren Tercan, şöyle devam etti:

"Öncelikle o dönem bizim kendi mücadele tarihimizden bir kesitti. Bir Müslüman olarak 28 Şubat döneminde estirilen rüzgarla cezaevine girmiş insanlarız. Bu manada cezaevine girince de her şey bitmiyor. Bir ülke bir faaliyet yapıyor ya da bir mücadeledesiniz. Cezaevinde de davamızı sürdürmek adına hem fikri anlamda motivasyonumuzu devam ettirmek hem de içeriden dışarıya aksettirecek bir faaliyet yapmak için dergi çıkarmıştım."

Tercan, çoğalan her şeyin değersizleştiğini ifade ederek, "Eskiden şartlar çok sıkıntılıydı, hem maddi anlamda hem bedel ödemek anlamında. Sadece bir dergi taşıdığı için içeriye giren insanlarla yattık biz cezaevinde. Şimdi rahat zemin içerisindeyiz Müslümanlar olarak. Hala bedel ödeyen belli bir kesimin dışında, Müslümanlar olarak maddi anlamda imtihanı kaybeder duruma geldik. Her şeyimiz var ama ruhumuz kaybolmuş." değerlendirmesinde bulundu.

Etkinliğin sonunda Tercan ve Köse, dinleyicilerin sorularını yanıtladı.

Fuarı dergi