Venezuela'da neler oluyor? Maduro neden hedefte? Aydınlık'tan Venezuela dosyası
Hangi ülkeler Maduro’nun hangi ülkeler Guaido’nun yanında? Maduro neden hedefte? Venezuela Ordusu hangi açıklamayı yaptı? Rus uçağı niye Karakas’ta? Ülkenin en büyük gelir kaynağı olan petrol nereye akıyor? Sosyal devlet fakirlik mi getirdi? İkili Meclis krizi nasıl aşılır? 2002’deki darbe girişimine oranla halkın eylemlere katılımı nasıl?
A BD ve onun eksenindeki ülkeler skandal bir şekilde muhalefet lideri Guaido’yu Venezuela’nın “geçici başkanı” olarak tanıdı. ABD ile diplomatik ve politik ilişkilerini sonlandırdığını açıklayan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ülkedeki darbe tehlikesi karşısında halkını uyanık ve seferber olmaya çağırdı. Venezuela’da geçen yıl 20 Mayıs’ta düzenlenen Devlet Başkanlığı seçimini kazanan Maduro, 10 Ocak’ta ülkeyi 2025 yılına kadar yönetmek üzere yemin etmişti. Yemin töreninden bir gün sonra muhaliflerin kontrolündeki Ulusal Meclis, sonuçları kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido çarşamba günü Hükümet karşıtı gösterilerde kendisini “geçici devlet başkanı” ilan etti.
KIŞKIRTMA GİRİŞİMİ
Bunun üzerine ABD başta olmak üzere Kanada, Kolombiya, Peru, Ekvador, Paraguay, Brezilya, Şili, Panama, Arjantin, Kosta Rika ve Guatemala gibi Guaido’yu Venezuela’nın “geçici başkanı” olarak tanıdı. ABD Başkanı Donald Trump, açıklamasında, “Bugün resmi olarak Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu Venezuela’nın geçici devlet başkanı olarak tanıyorum. Venezuela halkı tarafından seçilen tek meşru yönetim aracı olan Ulusal Meclis, Nicolas Maduro Hükümeti’nin ise meşru olmadığını ilan etmek üzere Anayasa’yı harekete geçirdi ve dolayısıyla artık Devlet Başkanlığı koltuğu boş durumdadır” ifadelerini kullandı. Trump’a daha sonra Oval Ofis’te gazeteciler tarafından ABD’nin Venezuela’da askeri müdahale seçeneğinin değerlendirip değerlendirmediği soruldu. Trump “Şu an hiçbir şeyi değerlendirmiyoruz ama bütün seçenekler masada” diye konuştu.
İLİŞKİLERİ KESTİ
Gelişmeler üzerine Maduro, ABD ile diplomatik ilişkileri bitirme kararı verdiklerini açıkladı ve Venezela’daki ABD’li diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 72 saat verdiğini duyurdu. Başkanlık Sarayı önünde toplanan destekçilerine hitaben konuşma yapan Maduro, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisini arayıp destek mesajı ilettiğini söyledi ve Türkiye’ye de selam gönderdi. Maduro ayrıca, Venezuela Ordusu’ndan birliği ve disiplini sürdürmesini isteyerek, orduya ‘bağlılık, sadakat ve birlik’ göstermeleri çağrısında bulundu.
ABD: TERK ETMEYECEĞİZ
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Maduro yönetimini meşru görmediklerini, bu yüzden Maduro’nun Amerikalı diplomatlara ülkeyi terk etmeleri talimatına uymayacaklarını duyurdu.
KOROYA AB DE KATILDI
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Venezuela’da anayasal düzene uygun bir şekilde, acilen güvenilir ve özgür seçimlerle sonuçlanacak siyasi bir süreç başlatılmalıdır” dedi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk da Juan Guaido’nun, kendisini “geçici devlet başkanı” ilan etmesine destek verdi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass Twitter’da paylaştığı mesajda, ‘’Bütün tarafları ölçülü olmaya ve şiddetten kaçınmaya çağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Maduro’nun “gayrımeşru” olduğunu iddia ederek darbecilere destek verdi.
VENEZUELA NEDEN HEDEFTE
Güney Amerika’nın en büyük ülkelerinden biri olan Venezuela, dünyanın da en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi. Emperyalizmin kalesinin dibindeki bu ülke, tarihi boyunca milli politikalar izlediği için ABD’nin ilk hedeflerinden biri oldu. Güney Amerika’yı 1813’te bağımsızlığa götürecek ayaklanmanın ateşi Simon Bolivar öncülüğündeki Venezuela’da yakıldı. 1900’lerin başında ABD’ye bağımlı hale gelen ülke, uzun süre ABD destekli diktatörlerce yönetildi. Arap ülkelerinin üretimi düşürerek petrol fiyatlarını yükseltmesiyle patlak veren 1973 petrol kriziyle birlikte Venezuela petrolü, ABD için hayati hale geldi. 1979’daki İran ihtilali neticesinde artan petrol fiyatlarının talebi düşürmesi, Venezuela’yı 1982’den 1989’a kadar sürecek bir mali buhrana soktu. Bu yıl derinleşen ekonomik krize karşı, IMF’nin dayattığı neoliberal ekonomik politikalarını uygulamaya sokan Venezuela’da yoğun protestolar başladı. 1998’de halkın ezici çoğunluğunun desteğini alarak başa geçen Hugo Chavez, 2001’de başta petrol üretimi olmak üzere pek çok sektörde kamulaştırmaya gitti. Chavez’i ABD’nin hedefine oturtan da ABD işletmesindeki petrol şirketini millileştirmesiydi. Kamulaştırma hamlesine emperyalizm, 11 Nisan 2002’deki darbe girişimiyle karşılık verdi. Fakat halkın yoğun desteğiyle sadece üç gün sonra Chavez bütün kontrolü geri aldı. Chavez’in yerine gelen Maduro da aynı politikaları devam ettirdiği için ABD tarafından istenmedi. Maduro’nun ABD’yi rahatsız eden girişimlerinden biri de Venezuela’nın dijital para birimi Petro oldu.
BAŞARISIZ GİRİŞİMLER
ABD’nin dünya siyasetinden soyutlamak istediği Venezuela, başta Çin, Rusya ve Türkiye gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirme yoluna gitti. Politikalarında başarı elde ettiği sürece de hedef olmayı sürdürdü. Maduro’ya 2017’de bir helikopter saldırısı düzenlendi, 2018’de de insansız hava araçlarıyla saldırıya maruz kaldı. Ancak hiç biri başarıya ulaşamadı.
MOSKOVA'DAN KARAKAS'A JET GİTTİ
Maduro’nun ABD diplomatlarının ülkeyi terk etmesini istemesinin ardından, Moskova’dan kalkan Gulfstream G550 tipi bir jetin başkent Karakas’a inmesi dikkat çekti. Sosyal medyada bu uçağın Türk tescilli olduğu iddia edildi. Çift motorlu jet, 12 bin 900 kilometre menzili ile dikkat çekiyor.
2002'NİN BAŞARISIZ TEKRARI
Nicolas Maduro, 20 Mayıs 2018’de yapılan Devlet Başkanlığı seçimlerinde geçerli oyların yüzde 67.84’ünü alarak yeniden seçildi. O tarihte seçime katılım oranı yüzde 46.07’de kalmıştı. Bu katılım oranı Kolombiya, Şili gibi bir çok Latin Amerika ülkesinden yüksekti. Yani Maduro’nun devlet başkanlığı tamamen Anayasa’ya uygun, serbest seçimler sonucu gerçekleşmiş bir olaydı. Hiç kimse de buna itiraz etmedi. Maduro 10 Ocak günü yemin ederek 2019-2025 Başkanlık dönemini başlattı. Ancak geçen 5 Ocak’ta sağ cephenin elindeki Ulusal Meclis Başkanlığı’na Juan Guaido adlı, kimsenin tanımadığı 35 yaşındaki bir vekil getirildi. İşte ABD Başkanı’nın Maduro’nun yerine Venezuela’ya atadığı yeni “devlet başkanı” bu kişi. Fakat Trump’un tivitinden önce insanların kafasını karıştıran mesele Guaido’nun başına getirildiği Meclis’in konumu. 1 Mayıs 2017’de Maduro, Anayasa’da kendine verilen yetkiye dayanarak bir Kurucu Meclis çağrısında bulunmuştu. Başkanlık rejimiyle yönetilen Latin Amerika ülkelerinin hepsinde Anayasa’yı değiştirmek için bir Kurucu Meclis kurulması şartı vardır. Kurucu Meclis aynen Ulusal Meclis gibi halkın seçtiği vekillerden oluşuyor. 1999’da ve 2017’de yinelenen bu durum aynı anda iki meclisin görev yapması gibi bir karmaşaya yol açtı. Üstelik her iki dönemde de Kurucu Meclis Bolivarcıların, Ulusal Meclis ise ABD’ci sağın elinde oldu. Anayasa’ya göre halkoyuyla seçilmiş meclislerin ve devlet başkanlığının feshedilmesi gibi bir durum olamayacağından bir ikili iktidar durumu ortaya çıktı. Bolivarcı yönetimin buradaki politikası Meclis’in görev süresinin dolmasını beklemekten ibaret. Bu kurala o kadar sadık ki, ABD’cilerin elindeki Meclis değişik kereler, Anayasa’da böyle bir yetkiye sahip olmadığı halde Maduro’yu görevden aldığını ilan etmesine rağmen, benzer bir girişim Bolivarcılardan gelmedi. 2002 yılında Başkan Chavez’e yapılan darbe sırasında İşadamları Konseyi Başkanı kendi kendini Venezuela Devlet Başkanı ilan etmişti. ABD anında darbeci hükümeti tanımıştı. Şu anda yapılan şey de bir darbe girişimi. Aradaki fark ABD’ci sağın Venezuela Silahlı Kuvvetleri (FANB) içinde harekete geçirecek güçlerinin bulunmaması. 23 Ocak günü yapılan bu tivit atamasıyla eş zamanlı olarak bazı paramiliter çete ve ABD’ci partiler sokak eylemlerine başladılar. Bu sokak eylemlerinin 2014 ve 2017 kalkışmalarıyla karşılaştırılamayacak ölçüde zayıf durumda oldukları görülüyor. Fakat yine de ABD’nin ve ittifakı olan Brezilya ile Kolombiya’nın eliyle terör artacaktır. ABD bir tivit darbesiyle Maduro’yu yıkamayacağını biliyor. Amaç Venezuela’yı ekonomik, sosyal ve idari açıdan daha büyük bir kaosa sürüklemek. Bu noktada Venezuela ile uluslararası dayanışma her zamankinden fazla önem taşıyor. ABD’nin bu kadar cepheden saldırdığı bir ülkenin yanında duran Türkiye, tarihin en onurlu sayfalarına adını altın harflerle yazıyor.
Özgür Uyanık/ Aydınlık