"Rusya gelmeseydi, teröristler Rusya'ya gidecekti"

"Rusya gelmeseydi, teröristler Rusya'ya gidecekti"

Suriye Halk Meclisi Şam’da politikanın kalbinin atttığı merkez. Ülkedeki durumunu anlamaya çalışan yabancılar sık sık ziyaret ediyor. Milletvekilleri kriz bölgelerine gitmeden önce burada toplantılarını yapıyor. Deniz Büstani ile birlikte nabız tutmak için Perşembe günü Meclis’i ziyaret ettik. Askeri durum, siyasi çözüm çabaları ve Türkiye Suriye ilişkilerini konuştuk. Avrupa ve Arap ülkelerinden gelen bir heyetin temaslarını izledik.

İlk gündem Rusya’nın müdahalesi... Rus desteğine bakış stratejik. Bir milletvekili “Rusya’nın bize teşekkür etmesi gerekir, onları biz çağırdık, resmi ve yasal olarak geldiler, onlar gelmeseydi, teröristler eski sovyet coğrafyası üzerinden Rusya’ya gidecekti” diyor. “Rus desteğine ihtiyacımız olduğu gerçek” diyen milletvekili, “Rusya bizim sayemizde dünya gücü olduğunu gösterdi, bölgede batının önüne geçti” diyerek karşılıklı çıkarlara dikkat çekiyor. İran’ın desteği konusunda da benzer bir bakış, bir nevi kader ortaklığına vurgu var: “İsrail’le anlaşmadık, İsrail’e karşı Hizbullah’ı desteklemekten vazgeçmedik. Tam tersini yapsaydık bu kriz olmazdı.”

Rusya, İran ve Suriye arasındaki ittifak “direniş ekseni”nin bel kemiği olarak görülüyor. Geçici değil uzun yıllar sürecek bir ortaklık olarak bakılıyor. Bu noktada Türkiye’den telepleri açık: “Savaşa askeri alanda müdahil olmaktan vazgeç, sınırları teröristlere tamamen kapat.” Yine AKP’nin Rusya, İran ve Suriye’yi karşına almasının “Türkiye açısından olumsuz sonuçları olacağı” değerlendirmesi yapılıyor.

Türkiye’deki seçimlerle ilgili bakış elbette Suriye eksenli. Türkiye’nin iç dinamikleri hesabın dışında. Türkmen bir milletvekili endişesini şu sözlerle dile getiriyor: “Bugüne kadar yaşanan sorunlarda Türk hükümetinin yaptıklarını Türk Milleti’nden ayrı tuttuk. Türk Hükümeti’nin Türk Milletini yansıtmadığını biliyorduk. Fakat Türkiye’de olan son seçimde görüyoruz ki Türk Milleti’nin %49’u Suriye ve bölgeyi sefalete sürekleyenleri destekledi. Bugünden sonra bölgedeki sorunlardan Türk Milleti’nin %49’u da sorumludur. Buna rağmen bölgede Suriye’yi destekleyen Türkler var. Bizi destekleyen cesur Türklere teşekkür ederiz.”

Krize siyasi çözüm kapsamında Suriyeli siyasiler “masaya oturmaya her zaman hazırdık” diyor. IŞİD ve Nusra dışındaki muhaliflerle Moskova merkezli yürüyen temasları soruyoruz. “Suriye’de geçiş hükümeti” başlığı altında yazılan geçiş senaryolarını ve adı geçen isimlerin Suriye’yi yöneteceği şeklindeki iddialar gerekçi bulunmuyor. “Dışarıdaki muhalefetin Suriye’de tabanı yok” hatırlatması yapılıyor.

Israr ediyoruz, sorumuz açık: “Dışarıdan bir ismin yönetime katılması tamamen seçenek dışı mı?” Moskova’da yaşayan daha önce Suriye yönetiminde etkin görevleri olan bir isme işaret ederek: “O isim olursa düşünülebilir” diyorlar.

Avrupa’da yaşan Suriyelilerin Halk Meclisi temasalarını da izleme fırsatı bulduk. Belçika eski parlamenteri Loran Elvis “Ben hayatımda ilk kez anti-emperyalist ve anti-siyonist bir mecliste bulunuyorum bundan da onur duyuyorum.” diyerek başlıyor söze. Elvis: “Suriye bölgenin en modern devletlerden biri olmakla beraber insanlık düşmanlarına karşı en samimi savaşı veren ülkedir. İnsanlık adına burada bulunan Suriye halkının temsilcilerine teşekkür ederim.”

Aynı ziyareti izleyen Fransız bir gazeteci “Suriye ne derece laik bir ülke?” diye sordu. Yanıt Suriye milletvekili Enes El Şami’den geldi: “Suriye’deki gibi bir kabine oluşumu dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile zor görebileceğiniz bir oluşumdur. Her mezhep ve dinden bakana rastlayabilirsiniz. Peki bu isteyerek mi yapılmıştır? Tabii ki Hayır. Böyle bir kabinenin oluşmuş olmasının yegane sebebi insanların göreve atanırken din ve mezhebi gözetilmeden atanmasıdır. Suriye Hükümeti hangi makamda eksik varsa o makamda işleri en mükemmel yapabilecek kişileri gözetmektedir. Suriye Devleti dünyanın en laik devletlerinden biridir. Hatta Avrupa’dan kesinlikle daha laiktir. Avrupa bize laiklik dersi verecek seviyede değildir. Avrupa, insan hakları, çocuk hakları gibi şeyleri savunduğunu iddia ediyor ve bu bahaneyle ülkemizi işgal etmeye çalışıyor. Avrupa bu iddialarla Suriye’de insan haklarını ihlal etmiştir. Avrupalılar Suriyeli çocuklara insanların da hayvanlar gibi boğazından kesilebileceğini öğretmiştir.

Mehmet Kıvanç/Şam

ulusalkanal.com.tr