Rant için tarih ve inancımız hançerleniyor!

Ormanları, suları ve tarım alanlarını katleden taş devri zihniyeti şimdi de kültür ve inançları yok ediyor...

Rant için tarih ve inancımız hançerleniyor!

Yusuf Yavuz

Antalya’nın ormanlarını ve su kaynaklarını tehdit eden taş ve mermer ocaklarının binlerce yıllık kültür mirası için de tehdit olduğu ortaya çıktı. CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, antik çağda Likya uygarlığının sınırlarını oluşturan bölgede açılan taş ocaklarının kültür mirasına yönelik etkilerinin belirlenebilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılması için TBMM Başkanlığı’na önerge verdi. Bölgedeki madenci tahribatını Kültür ve Turizm Bakanı Çelik’e de hatırlatan Acar, “Tarihin, ranta kurban edilmesine engel olacak mısınız? Yoksa süreci izlemekle mi yetineceksiniz?” diye sordu.

ANTİK KENTLER, KALELER VE TÜRBELER TAŞ OCAĞI TEHDİDİNDE

CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Antalya’daki antik kentlerin ve tarihi yapıların yakınında açılan taş ocaklarının kültür mirasını tahrip ettiğine dikkat çekerek bu konuda bir meclis araştırması açılması için TBMM Başkanlığı’na önerge verdi. Aralarında CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, Kahraman Maraş Milletvekili Durdu Özpolat ve Çanakkale Milletvekili M. Serdar Soydan’ın da bulunduğu 21 milletvekilinin imzasıyla sunulan önergede, Antalya’da sayıları 3 bin 500’ü bulan maden ve taş ocaklarının, birçok tarihi yapıyı ve antik kenti ciddi biçimde etkilediğine dikkat çekilerek, “Likya olarak adlandırılan bölgede İsinda, Myra, Lmyra, Arneai, Oinawanda gibi antik kentler bulunmaktadır. Bu tarihi kentler ile Pamfilya ve Psidia bölgesinde çok sayıda taş ve maden ocağı açılmıştır. Ayrıca yine aynı bölgede Sion Manastırı, Abdal Musa Türbesi, tarihi su yapıları ve tahıl ambarları, Avşar Kalesi, Şeyh Eroğlu Türbesi gibi tarihi yapılar, taş ve maden ocaklardan olumsuz etkilenmektedir” ifadelerine yer verildi.

‘TARİH TAHRİBATINI DURDURMAK İÇİN MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMALI’

Bazı bölgelerde taş ocaklarının kazısı sırasında ortaya çıkan tarihi eserlerin kaçırıldığının bildirildiğinin altı çizilen önergede, kısa süreli gelir elde etmek için binlerce yıllık tarihi yapıların tahrip edilmesinin kabul edilebilir olmadığı vurgulanarak, “konu pek çok kez gündeme getirilmesine karşın iktidar koruma anlayışıyla bir adım atmamaktadır. Tarihi yapıların tahrip edilmesine, tarihin ranta kurban edilmesine seyirci kalınmamalıdır. TBMM, tarihi yapıların ve antik kentleri taş ve maden ocaklarının tahribatından koruyacak adımların atılması için devreye girmelidir. Tarihin tahrip edilmesini durduracak önlemlerin belirlenmesi amacıyla ‘Meclis Araştırması’ açılması gerekli görülmektedir” denildi.

BAKAN ÇELİK’E, ‘İZLEMEKLE Mİ YETİNECEKSİNİZ?’ SORUSU

Öte yandan bölgedeki kültür mirasının taş ocaklarınca tahrip edilmesine ilişkin iddialar hakkında Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in yanıtlaması istemiyle bir de soru önergesi veren CHP’Lİ Gürkut Acar, “Tarihin, ranta kurban edilmesine engel olacak mısınız? Yoksa süreci izlemekle mi yetineceksiniz?” diye sordu. Bakan Çelik’e konuyla ilgili bir inceleme yapılıp yapılmadığını soran Acar, “Bu yapıların incelenmesini sağlayacak mısınız? Taş ve maden ocaklarının, Antalya’yı ve Antalya’daki tarihi yapıları tahrip etmesine engel olmak için bir adım atacak mısınız?” sorularına yanıt verilmesini istedi.

ARKEOLOG ÜNSAL ÖZÇAKIR: ‘AKLA HAYALE SIĞMAYACAK TAHRİBAT VAR’

Bölgedeki taş ve mermer ocaklarının antik kentlere ve kültür mirasına yönelik tehdit ve tahribatlarını yakından izleyen arkeolog Ünsal Özçakır ise, konuyla ilgili gerçeklerin göz ardı edildiğine dikkat çekerek, “Ülkemizde henüz arazi kullanım planlarının yapılmamış olmasının da yarattığı bu durum, madencilik faaliyeti için akla hayale sığmayacak pek çok alanın tahribine yol açmıştır” dedi.

‘MANEVİ MİRASIN BAĞRINA HANÇER SOKULUYOR’

Anadolu genelinde olduğu gibi Likya ya da Teke coğrafyasında kültür mirasına ilişkin dökümün, çoğu yerde yapılan yüzey araştırmaları ve kazılar dışında tam anlamıyla çıkarılmamış olduğunu vurgulayan Özçakır, “Tahminen 45 binin üzerinde antik yerleşimin bulunduğu Anadolu coğrafyasında, 23 bin civarında tümülüs ve höyük bulunmaktadır. Bugüne bakıldığında da benzer sayıda köy yerleşiminin bulunması, yerleşim yerlerinin binlerce yıllık sürekliliğine işaret eder.

Bir taş ocağının kapsadığı ruhsat alanının100 hektar civarında olduğu düşünülürse, binlerce ruhsatın verildiği bölgede görünenin yanında görünmeyen, açığa çıkarılmamış kültür mirasının nasıl bir tehdit altında olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Madencilik adıyla yaratılan yıkım, bir yanıyla somut kültür mirasını yok etme noktasına gelmişken asıl büyük darbeyi gözle görülüp elle tutulmayacak nitelikteki manevi mirasa vurmakta, inanç sistemimizin bağrına bir hançer sokulmaktadır” görüşünü dile getirdi.

ALACADAĞ MUHTARI İLBOĞA: ‘MERMER OCAKLARI ORMANI YOK EDİYOR’

Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Finike Alacadağ köyü Muhtarı Osman İlboğa da, Alacadağ köyü çevresinde ruhsat verilen yaklaşık 15 mermer ocağından 7 tanesinin faal olduğunu belirterek, “Mermer ocakları orman dokusunu yok ediyor. Yıllardır bunu yetkililere anlatmaya çalışıyoruz ancak hiçbir önlem alınmış değil. Ben ülkemi çok seven, kaynaklarımızın en iyi şekilde değerlendirilmesini savunan bir insanım. Ancak burada yapılan mermercilik karşısında içim acıyor. Çünkü önce ağaçları kesiyorlar ardından altında yeterli mermer rezervi yoksa çekip gidiyorlar. Dünyanın gözü gibi koruduğu sedir ağaçlarına kıyılıyor burada. Bazı ülkelerde olduğu gibi doğayı tahrip etmeden yapılamaz mı bu? Bizim köylülerimizin 1970 yılında elleriyle diktiği ormanı kesip altında mermer arıyorlar” diye konuştu.

‘DENETİM GÖREVLİSİNİ ŞİRKETİN ARACI GETİRİYOR’

Mermer şirketlerinin yeterince denetlenmediğini de öne süren İlboğa, denetleme yapılsa bile ilgili şirketlere bir gün önceden haber veriliyor. Kimi zaman da şirketin araçlarıyla denetlemeye geliyorlar. Denetlemek için gelen görevliye yolda bir de balık yediriyor şirket. Böyle denetleme mi olur. Neden şirketi arıyorsunuz. Bu devletin Kaymakamı var, Muhtarı var. Bu manzara karşısında bizim elimiz kolumuz bağlanıyor. Vicdanımız inciniyor” görüşünü dile getirdi.

‘TARİHİ ESERLERİN GELECEĞİNDEN ENDİŞELİYİZ, ARAŞTIRMA YAPILSIN’

Bölgedeki bazı mermer şirketlerinin çalışmalarının incelenmesi gerektiğine işaret eden İlboğa, “burada yalnızca mermercilik yapıldığına inanmıyorum ben. Bu bölgedeki tarihi eserlerin geleceği konusunda ciddi endişelerimiz var. Meclisin bu konuda bir araştırma yapmasını ve bizlerin de görüşlerine başvurulmasını talep ediyoruz. Masa başında değil, bizzat gelip burada yerinde görsünler tahribatın boyutlarını” dedi.

‘ŞEYH EROĞLU TÜRBESİ YAKININDA MERMER OCAĞI AÇILDI’

Mermer ocaklarının tehdidi altında olduğu öne sürülen Şeyh Eroğlu Nuri Türbesi’nin Alacadağ köyü sınırlarında 2 bin 200 rakımlı bir tepede bulunduğunu söyleyen Muhtar Osman İlboğa, harabe halde bulunan türbeyi kişisel çabalarıyla onararak bölgeye ulaşımı sağlayan bir de yol açılmasını sağladıklarını dile getirdi. Şeyh Eroğlu’nun Elmalılı ünlü mutasavvıf Sinan-ı Ümmi’nin de hocası olduğunu vurgulayan İlboğa, 2012 yılında bu konuda Finike’de bir de konferans düzenlediklerini ancak Şeyh Eroğlu’nun türbesinin yakınlarına kadar mermer ocağı açılmasına üzüldüklerini belirterek, taş ocakları konusunda inançlara bile saygısızlık yapıldığını öne sürdü. ü

ulusalkanal.com.tr

antalya rant antik çağ Kültür