Türkiye'den ABD açıklaması
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Siyaset Ekonomi Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde yayımlanan Kriter Dergisi'ne röportaj verdi. Altun, "ABD, Türkiye’ye rağmen adım atmanın Türkiye’nin beklentilerini karşılayarak iş yapmaktan daha maliyetli olduğunu ne kadar hızlı kavrarsa kendisi için o kadar iyi olur. Zira Türkiye hiçbir alanda alternatifsiz değildir" dedi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "ABD, Türkiye'ye rağmen adım atmanın Türkiye’nin beklentilerini karşılayarak iş yapmaktan daha maliyetli olduğunu ne kadar hızlı kavrarsa kendisi için o kadar iyi olur. Zira Türkiye hiçbir alanda alternatifsiz değildir. Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları'nda olduğu gibi her türlü terör koridoru oluşturma girişimleri karşısında hiçbir tehdide aldırmadan yine kendi göbeğini kendi kesecektir." dedi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, "ABD, Türkiye'ye rağmen adım atmanın Türkiye’nin beklentilerini karşılayarak iş yapmaktan daha maliyetli olduğunu ne kadar hızlı kavrarsa kendisi için o kadar iyi olur. Zira Türkiye hiçbir alanda alternatifsiz değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Altun, Siyaset Ekonomi Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde yayımlanan Kriter dergisine röportaj verdi.
"Cinayet örtbas edilirdi"
Altun, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasında Türkiye’nin rolü ve İletişim Başkanlığının bu süreçte üstlendiği fonksiyona ilişkin şu bilgileri verdi:
"Cemal Kaşıkçı cinayeti, işlendiği yer ve yaşanan vahşetin boyutu itibarıyla tarihte eşi benzeri görülmemiş bir olaydı. Dolayısıyla dünya çapında bir yankı uyandırdı. Ancak ilginç bir şekilde ilk anlardan itibaren bazı ülkeler, yayın organları ve kuruluşların cinayetin üstünü örtme çabalarına şahitlik ettik. Hatta çeşitli çarpıtmalarla olayın faturasını Türkiye'ye yıkma girişimlerini izledik. Esasen bu girişimler de söz konusu planlı cinayetin bir boyutuydu. Eğer Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu, kararlı tutumu olmasaydı bu cinayet örtbas edilecekti.
Cumhurbaşkanımızın bu tutumu üzerine biz de bu menfur cinayeti tüm yönleriyle aydınlatmak için elimizdeki bütün imkanları seferber ettik. Aleyhimize yürütülmeye çalışılan kara propaganda söylemlerinin hepsini açık delillerle çürüttük. Burada Kaşıkçı cinayetine ilişkin elde edilen detayların diplomatik kanallar ve uluslararası medya aracılığıyla şeffaf bir şekilde paylaşılması, olayın hem dünya kamuoyunun gündeminde yer almasını hem de Suudi Arabistan üzerinde uluslararası baskı oluşmasını sağladı. Bu olayda da tamamen adaletin yerini bulması saikiyle hareket eden Türkiye'nin doğru bir iletişim stratejisiyle uluslararası medya ve kurumları harekete geçirebildiğini gördük. Türkiye’nin açık ve şeffaf şekilde yürüttüğü bu süreçte aleyhimize oluşturulmaya çalışılan hava da dağıtılmış oldu."
"Türkiye hiçbir alanda alternatifsiz değil"
ABD'nin son yıllarda bazı grupların ideolojik gündemlerinin etkisi altında kalarak Türkiye’yi rahatsız edecek birtakım adımlar attığına değinen Altun şu görüşlerini paylaştı:
"Bu adımlar sadece ikili ilişkilerde değil tüm bölgede kriz üstüne krize yol açtı. Özellikle Obama döneminde DEAŞ ile mücadele adı altında PKK/PYD/YPG ile iş tutulması ve FETÖ yöneticilerinin iadeleri konusunda mesafe alınamaması Türkiye’yi haklı olarak rahatsız etti. Buna karşın son aylarda her iki alanda da olumlu gelişmeler yaşanması memnuniyet verici. Ancak verilen taahhütlerin vakit kaybetmeden sahaya yansıması gerekir."
Altun, "ABD, Türkiye'ye rağmen adım atmanın Türkiye’nin beklentilerini karşılayarak iş yapmaktan daha maliyetli olduğunu ne kadar hızlı kavrarsa kendisi için o kadar iyi olur. Zira Türkiye hiçbir alanda alternatifsiz değildir. Zaten bu konuda emri vaki olarak değerlendirilebilecek söylemler karşısında ülkemizin güvenliğinin hiçbir şartta pazarlık meselesi olamayacağını hem sahada hem masada ortaya koyduk." değerlendirmesini yaptı.
Altun, Türkiye’nin ulusal güvenlik ve bölge siyaseti açısından gerektiğinde sert güç unsurlarını devreye alabileceğine yönelik tavrının net şekilde ortada durduğunu belirtti.
"Türkiye küresel bir güce dönüşüyor"
Kendi içinde normalleşmeyi sağlayan ve artık bölgesel bir güç olan Türkiye’nin şu an küresel bir güce dönüşme mücadelesi verdiğini belirten Altun, şöyle devam etti:
"Bu elbette yeni meydan okumaları beraberinde getiriyor. Özellikle 2013’ten sonra sistematik bir hal alan ‘yıpratma savaşı’ ile Erdoğan karşıtlığı üzerinden Türkiye’nin kaybetmesi hedeflenmişti. Bu süreçte sokak kalkışmalarından terör saldırılarına, askeri darbe girişiminden finansal ve ekonomik operasyonlara kadar farklı müdahale formlarıyla karşı karşıya kaldık. Her bir meydan okumayı ve saldırıyı devlet-millet birlikteliği ile atlattık. Türkiye’nin ulusal ve bölgesel ölçekte verdiği normalleşme mücadelesi küresel boyuta taşındıkça önüne farklı güçlükler çıkarılması elbette tahmin edilebilir. Buna mukabil Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde dış kaynaklı bu zorlukları bertaraf edecek bir vizyona ve bunu uygulayabilecek bir kapasiteye de sahip."