66. yılında NATO
Askeri anlaşmaları, emperyalist "yaptırımları" , özel savaş çeteleriyle dünya halklarının baş belası, emperyalizmin en büyük aygıtı NATO'nun kuruluşunun 66. yıldönümündeyiz. (4 Nisan 1949)
Neden Kuruldu
19. yy.'da Avrupa'da dolaşmakta olan "komünizm hayaleti" ve beraberinde getirdiği emek sömürüsüne karşı yükselmekte olan eşitlik ve özgürlük fikirleri , 1900'lerin ilk yarısından itibaren patlak vermeye başlayan sosyalist devrimler ve ulusal kurtuluş hareketleri zinciriyle bir "hayaletten" çok daha fazlası haline geldi. Dünya çapında ezilen ulusların ayaklanmaları ve yaptıkları devrimler, emperyalizmin küresel sömürü sisteminin önünde duran en büyük engel haline geldi. Bu engelin kalkması, savaş ve sömürü dünyasının kurulması için emperyalizmin bir araca ihtiyacı vardı. Yükselen anti - emperyalist halk hareketleri neticesinde NATO, emperyalizm tarafından "komünizm tehdidi" bahanesiyle dünya çapında her türlü sosyalist, devrimci, bağımsızlıkçı, anti - emperyalist odaklara karşı konumlanmak üzere yapılandırıldı. Emperyalizmin bu en büyük aygıtının kendine meşruiyet yaratmak amaçlı kullandığı en büyük argümanı, "olası bir Sovyet işgalinden" başkası olamazdı.
NATO ve Türkiye
Ülkemize gelecek olursak, 1950'lere gelirken Türkiye, Kemalist Devrim'in tasfiye sürecinin başlangıcındaydı. Konumu itibariyle ülkemiz, ABD'nin bölgedeki "ileri karakolu" olmaya adaydı ve işbirlikçi Menderes hükümeti de bu karakolun bekçiliği için "biçilmiş kaftandı". Oldukça yoğun bir şekilde yapılan antikomünist propaganda ve sıkça dile getirilen "Sovyet tehdidi" de ülkemizin "Küçük Amerika" sürecine girişinin parolasıydı. Sözkonusu tarihten çok değil, 30 küsur sene önce Kurtuluş Savaşımızda emperyalizme sıkılan kurşunlar, kanlı emperyalist ittifaka dahil olabilme uğruna 1950'de, bizim olmayan bir savaşta, bu sefer devrimcilere karşı sıkıldı. Ülkemizin NATO'ya dahil edildiği anlaşma, ne yazık ki mehmetçiğin kanı emperyalizme peşkeş çekilerek imzalandı. O tarihten itibaren ülkemizin Milli Güvenlik Strateji'sinden "tehdit algılarına", ordu yapılanmasından askeri planlamalarına kadar, NATO, yani ABD askeri ve politik çıkarlarına göre yeniden şekillendirildi. Başlayan bu "Küçük Amerika" süreci, beraberinde Amerikan istihbaratına göre şekillenen Mit'i, Seferberlik Tetkik Kurulu ve Özel Harp Dairesi gibi "cinayet birimlerini", dolayısıyla faili meçhul cinayetleri, devrimcilere ve halka yönelik katliamları, kısacası Kontrgerilla'yı getirdi.
Kontrgerilla
NATO üyesi bütün ülkelerde faliyet gösteren "Süper NATO" yapılanması, bilinen adıyla "Gladyo" için, sadece devrimciler değil, "çizgiden çıkan" siyasetçiler, askerler ve devlet görevlileri de hedef haline geldi. Amerikan çıkarlarına uymayan kim olursa olsun, Gladyo'nun sorgusuz sualsiz hedefiydi. Kontrgerilla, 1 Mayıs 1977, Kasaplarderesi, Kızıldere katliamı ve daha birçok örnekte olduğu gibi, devrimcilere ve halka yönelik kitlesel katliamlar ve provokasyonların yanında Org. Eşref Bitlis, Gaffar Okkan, Uğur Mumcu cinayeti gibi "çizgi dışındaki" devlet görevlilerini de katletti. 90'lı yıllarda ise ABD'nin TSK ile ilgili yaptığı "Türk Ordusu hizadan çıktı" değerlendirmesi, takip eden süreçte Türk Ordusuna ve devrimcilere yönelik girişilecek olan tertiplerin habercisiydi.
2000'lerin başından itibaren ülkemizde AKP'nin ABD eliyle iktidara getirilmesi, TSK'ya, aydınlara ve devrimcilere yönelik tertiplenen Ergenekon, Balyoz gibi davalar, NATO'nun özel savaş örgütü Gladyo'nun bilinen en son saldırılarıdır. Bu saldırılarda, 40 senedir olduğu gibi yine Aydınlıkçılar hedef alınmış ve bu saldırılar yine Aydınlıkçılar tarafından boşa çıkarılmıştır ve Türkiye'nin vatanseverleri, Bilimsel Sosyalist birikimi ve emekçiler bundan sonraki saldırılara da hazırlıklıdır. Bütün özel savaş birimleriyle NATO'nun ülkemizde işlediği suçlar saymakla bitmez. Tarihi NATO'ya ve Kontrgerilla'ya karşı mücadele tarihi olan, bu uğurda onlarca şehitler veren, "yanarak aydınlatan" Aydınlıkçıların mücadele tarihi de tek bir yazıya elbette ki sığmaz.* Bu sebeple, 66. kuruluş yıldönümünde NATO'yu andığımız bu yazıyı bir "hatırlatma" olarak ele alalım ve tekrar ilan edelim. NATO'dan çıkacağız, Gladyo'dan kurtulacağız, Tam Bağımsız Türkiye'yi kuracağız!
* Ülkemizdeki NATO ve Kontrgerilla örgütlenmesinin, işledikleri suçların ve devrimcilerin buna karşı yürüttüğü başarılı mücadelenin kapsamlı bir tarihini ve analizini araştırmak isteyenlere, Ferit İlsever'in 3 kitaptan oluşan Kontrgerilla serisini ve "İşçi Partisi Neden Hedefte" adlı eserlerini öneririz.
Erkin Öncan
ulusalkanal.com.tr