Eski astsubaydan 'ankesörlü telefon' itirafı

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152 sanıklı davanın tutuksuz sanıklarından eski astsubay Y.O, örgütün, üyeleriyle ankesörlü telefondan irtibat kurduğunu itiraf etti.

Eski astsubaydan 'ankesörlü telefon' itirafı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarının alınmasıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmada, esasa ilişkin savunma yapan eski astsubay Tamer Öğüt, olay tarihinde Kara Havacılık Komutanlığı Bakım Taburu'nda Süper Kobra helikopteri teknisyeni olarak görev yaptığını söyledi.

Öğüt, 15 Temmuz akşamı amiri Ömer Derelioğlu'nun telefonla arayıp terör saldırısı olabileceğini belirterek, personelin hazır olması emrini verdiğini ve bir süre sonra tekrar arayarak birliğe çağırdığını iddia etti.

Birliğe girdikten sonra Tabur Komutanı Murat Bolat ve diğer sıralı amirlerinin mesaide olduğunu öğrenmesi üzerine, Bolat'ın odasına gittiğini söyleyen Öğüt, Bolat'ın "Terörist bir saldırı var. Sıkıyönetim ilan edildi, emirlere uymayanlar cezalandırılacak." dediğini aktardı.

Bolat'ın emriyle taarruz hangarı uçuş hattına gittiğini anlatan Öğüt, bazı helikopterlerin uçuşa hazır olduğunu, bazılarının ise uçuştan döndüğünü ifade etti. O sırada iniş yapan bir helikopterden eski binbaşı Taha Fatih Çelik ve eski yarbay İlkay Ateş'in indiğini gördüğünü belirten Öğüt, helikopterin isabet almış olduğunu söyledi.

Öğüt, 10606 No'lu helikopterin isabet aldığını gördükten sonra faal hale getirmediğini, Ateş'in başka bir helikopterle uçmak istemesine rağmen hazır helikopter olmadığını söyleyerek bunu engellemeye çalıştığını iddia etti.

Sanık Öğüt, FETÖ üyesi olmadığını savunarak, tahliye talebinde bulundu.

İrtibat ankesörlü telefondan

Tutuksuz sanık Y.O. da olay tarihinde astsubay rütbesinde Kara Havacılık Komutanlığı'nda görev yaptığını, olay günü mazeret izni istemesine rağmen kabul edilmemesi üzerine, 15 Temmuz akşamı birliğine katıldığını dile getirdi.

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın da Kara Havacılık Komutanlığı'nda olduğunu öğrendiğini bildiren sanık Y.O, amiri ile görüşmesinden sonra saat 21.00 sularında kışladan ayrıldığını kaydetti.

İzmir'e doğru yola çıktıktan sonra radyodan askeri hareketlilikten haberdar olduğunu belirten sanık Y.O, takım komutanı Sinan Arslan ile görüşmesinin ardından İzmir'e gittiğini, birliğinden Ankara'ya çağrılmasından sonra da gözaltına alındığını anlattı.

Y.O, daha önceki ifadelerinde FETÖ ile ilgili bildiği her şeyi anlattığını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben bu örgütün üyesi değil, mağduruyum. 2001'de maddi olarak zor durumdaydım. İzmir'de görevli olduğum dönemde Talat Ural, birliğimizde sevilen sayılan birisiydi. Düğünümden önce bana yardımcı olmuştu. 2001 sonunda arkadaşlığımız giderek güçlendi. 2002'nin yaz aylarında beni evine davet etti. Evinde bir sivil vardı, adını Mehmet diye hatırlıyorum. Kendisinin öğretmen olduğunu söyledi. Bana namaz kılıp kılmadığımı sordu. Ramazan ayında kılmaya çalıştığımı söyledim. Kur'an okumayı bilmediğimi söyleyince öğretebileceğini söyledi. Sonraki görüşmelerde bana cemaatten, hizmetten bahsetmeye başladı. Ailemle de görüşerek, 2003'ten sonra sohbetlere gitmemeye başladım."

Sanık Y.O, 2008'de Malatya'ya tayininin çıktığını, orada ankesörlü telefondan aranarak, Mehmet'i tanıdığını söyleyen birisinin kendisiyle görüşmek istemesi üzerine kendisini İbrahim olarak tanıtan örgüt üyesi ile görüştüğünü belirtti.

Ankara'ya tayin olduktan sonra bu yapıdan olan kişiler tarafından tekrar ankesörlü telefondan aranarak görüşmeye zorlandığını savunan Y.O, şöyle devam etti:

"Ailem ve çocuğum hakkında bilgi sahibi olmaları beni korkuttu. 2013 Ağustos'ta Etimesgut Belediyesi önünde tekrar görüştük. Bana çocuğumun iyi bir eğitim alabileceğini, benim gibi bazı askerlerle de görüştüklerini söylediler. Ben de çocuğumu başka bir okula yazdırdığımı söyleyerek 'Beni bir daha aramayın' dedim. 2015'te annemi kaybettim. Beni arayarak başsağlığı dilediler. 2015 Temmuz ayında babamı kaybettim. Yine arayıp başsağlığı dilediler. Nereden bildiklerini bilmiyorum.

Ayda bir sohbet gerçekleştiriliyordu. Sohbetlere kesinlikle cep telefonu hatlarından çağrılmazdım. Ankesörlü hatlardan arayıp yer ve mekan bildirirlerdi. Görüşme yaptığım dönemde dahi örgüt elebaşına sempati duymadım. Aralıklarla katıldığım sohbetlere de korktuğum için katıldım. Çünkü benimle ilgili özel bilgileri biliyorlardı. Korkum, mesleğim ve ailem oldu. Amirlerime anlatmak istedim ama korktum."

TSK'dan ihraç edildiği için çok üzüldüğünü söyleyen Y.O, "Beni çocuk yaştan itibaren yetiştiren yediren, içiren, giydiren devletim, benim üzerimde her türlü tasarrufu yapmaya sahiptir." ifadelerini kullandı.

Duruşma devam ediyor.

fetö itiraf ankesörlü telefon