Yolun sonu görünüyor
Ege kasabalarından biri...
AKP’li bakan açılış yapıyor.
Toplanan vatandaş sayısı çok az.
Törenin sonuna doğru, 80 yaşında başörtülü, pardösülü bir kadın öfkeli bağırıyor.
“Sahtekarlar!”
Polisler geliyor, kadıncağızı yavaşça sahne arkasına götürüyorlar, basın gidince işlem yapıyorlar.
İşte AKP’nin 13 yıl sonra geldiği nokta.
Başbakanlık koltuğunda, nasıl olup da o koltuğa oturduğu partililerce bile anlaşılamayan “Küçük Enver”, “Yeni Yıldırım Akbulut”, “Eski bir Aksiyon Yazarı” var. Tek başarısı!, “Yeni Osmanlı”, “Sıfır Sorun” diye yola çıkıp, Türkiye’yi komşusuz bırakıp, Ortadoğu batağına sokmak, tüm çakma milliyetçi tavırlara rağmen PKK ile “Kürdistan”ın yollarını döşemek.
Ha,bir de Cumhurbaşbakanı’ndan sürekli azar işitip, eski Cumhurbaşkanıyla “hafıza yarıştırmak” da fıtratında var.
2 milyon Suriyeli ve destekledikleri sapık dincilerce öldürülen kadın, çocukların vebalini saymıyorum.
Asıl patron ise Suudi Arabistan ve Katar dışında kimseden yüz bulamıyor.
Seçimlerde sıkıntı başlayınca Suriye’ye girme, teröristlerden Fetih orduları kurma gibi örtülü işleri hızlandı. Kanla siyaset yapılmaz,ama yapıyorlar.
AKP
AKP’nin bu seçimde verdiği görüntü şimdiye dek en kötüsü.
Adaylar zayıf, kampanya ikna edici değil,üstüne ekonomik kriz ortamı.
13 yıldan sonra boğazına kadar yolsuzluklara bulaşmış “dinci” siyaset artık halka güven vermiyor.
Tek kişinin sultanlığını, ailenin hanedanlığını öngören “Başkanlık” sevdası da sadece halk değil, AKP içinde bile istenmiyor.
En önemli silahları para, yargı (YSK) ve devlet gücü.
311 milyon TL seçim yardımı leblebi çekirdek, örtülü örtüsüz ödenekler ve yandaş müteahhitlerin desteklerinin yanında.
Valiler, il başkanı gibi.
Bir de ikili miting sistemi, vatandaşta yorgunluk yapıyor artık.
TV’yi bir açıyor RTE, bir açıyor Davutoğlu...
Aynı sözler, aynı hikaye.
Tek artıları Amerikancı F tipi cemaat ile mücadele eder gibi görünmeleri.
CHP
CHP’nin kampanyası ise gerçekten başarılı.
Amerikalı reklamcı danışmanlar, çok akıllıca bir taktik uyguluyor.
27 buçuk senelik bir hesap uzmanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomi dışında konuşmasını yasaklamışlar.
Her mitingde mesajlar net: asgari ücret 1500 TL., çiftçiye mazot 1.5 TL, emekliye iki ikramiye, teşarona hayır, kredi kart faizlerine af.
Hepsi de çok doğru mesajlar.
Söyleyen kişinin bu konuda güvenilir yanı da var.
Konunun uzmanları, bu dev kaynağın bu kriz ortamında nereden bulunacağı konusunda şüpheli olsa da halkta bir güven yaratıyor Kemal Kılıçdaroğlu.
‘İmam Hatip kapatmayacağım ve ayrımcılık yapmayacağım’ mesajı da AKP tabanına yönelik sanırım.
Tabii ki Dersim, PKK-Kürdistan çözümü, soykırımcı Ermeni adaylar, TR705 kod adamlar, Atatürk’e kefere diyen dinciler, dişi Kemal Dervişler, ABD ile arka oda ilişkileri, Soros, cemaat vs. bunlar gündemde değil.
Medya CHP ile HDP’ye inanılmaz şefkatli davranıyor.
HDP
Denizleri anan, Soma’da miting yapan, “Tüm Türkiye’nin partisiyiz” diyerek, Davutoğlu ile dalga geçen, sosyal medyayı da sarıveren Selahattin Demirtaş, hiç kuşkusuz başarılı bir politikacı.
Kendisine Zaza denilmesinden hoşlanmasa da, akıllı, esprili ve sempatik bir avukat, kampanyada Kürdistan yerine Türkiye söylemi kullanıyor.
Kapsayıcı, sol mesajlarla ezilen kitlelere gülücükler dağıtıyor.
“Yetmez ama evetçi” sazanı olsun, eski kaşarı olsun “Beyaz Türkler”in sempatisini kazanmış durumda. Daha da önemlisi bazı anketçiler ile Doğan medyasının tam desteğiyle baraj üstüne doğru gidiyor.
Yüzde 10 barajını aşarsa AKP’den 40-50 milletvekili götürüp, AKP’nin iktidarını engeller diyorlar.
Bana göre bu çok doğru değil.
Öyle olsa bile bölünme süreci hızlanır, PKK’nın eli güçlenir, AKP ile daha güçlü bir zeminde bölünme pazarlığı yaparlar.
Bölünme süreci, Amerikan güdümünde kurulan AKP ve HDP’nin temel varlık sebebidir.
HDP, yani PKK bugün bölgede ABD’ye asker yazılmıştır. “Biji Obama” şiarıyla emperyalizmin maşasıdır.
HDP’nin mecliste olması AKP’nin değil, üniter Türkiye’nin ömrünü kısaltacaktır.
MHP
MHP’ye gelirsek...
Aslında köken olarak, en Atlantikçi, en NATO’cu parti.
Bu dönem normalde yüzde 30 oy alabilecek iken AKP’nin “kara gün dostu” Bahçeli sayesinde yüzde 18 bandına oturmuş durumda.
Oysa, AKP, CHP, HDP, bu üçünün yanında bölünme sürecine açıktan karşı çıkabilen tek parti.
AKP’nin mutsuz sağ muhafazakar seçmeninin akabileceği tek değilse de bir iki seçenekten birisi.
Parası da var, tabanı da.
Ama başkanı, zoraki görev yapan bir bürokrata benziyor. Sinan Oğan gibi başarılı isimleri yanında bile istemiyor o yüzden.
Şu ihanet günlerinde, ekonomik kriz, bölünme sürecinde MHP oy almayacak da kim alacak?
Diye sorarsanız, size tek seçenek olarak Vatan Partisi’ni gösteririm.
VATAN PARTİSİ
Şu saydığım partilerin hiçbir tanesi memleketin gerçek derdine derman olamaz.
Hepsi de Amerikancı, Atlantik sisteminin kurgulu yönetimleri ile idare ediliyor.
Hepsinin çözümü, piyasa ekonomisi ve sıcak para sistemi.
Hepsinin çözümü, ABD ne derse o olur? İtiraz edenin zinhar kellesi uçurulur...
Bu korkuyla ve koşullanmışlıkla hareket ediyorlar.
Dikkat edin eskiden generaller, 12 Eylül sonrası emekli olunca holdinglerin yönetim kurullarına girerdi.
Şimdi ise hapisten çıkan generaller, subaylar Vatan Partisi’ne koşuyor.
Çünkü tehlikeyi en önce asker görür.
Bu ülkenin ordusu, bu ülkeye en lazım olduğu dönemdeiçeriden bozguna uğratıldı.
Suriye, Irak, Musul, Kerkük, Ege,Kıbrıs bir bir elden giderken o askerlerin kahvede oturup pişpirik oynaması beklenemezdi zaten.
O yüzden en doğru işi yapıp Atatürk’te birleştiler.
Sağı solu kalmadı artık bu işin.
Yarın seçim sonucunda ister AKP çıksın ister HDP’li, CHP - MHP olsun bu yolun sonu çıkmaz sokak.
En fazla bir yıl sonra yine seçim var.
Bu krizden, bu çöküntüden ancak “Devrim” ile çıkılır.
Türkiye’nin tek bir devrimci çıkış yolu var: o da Atatürk’te birleşen milli bir hükümet.
Atatürkçü bir karma ekonomi, yani kamuculuk,yani devletçilik.
İstiklali tam, her şeyi üretebilen, gümrüklerini dikebilen bir ülke lazım.
Yoksa kimse öyle 1500 lira asgari ücret filan veremez.
Bir sözüm de Emine Ülker Tarhan ve Osman Pamukoğlu gibi “liberalizm” veya “faşizm”de kendi başına kurtuluş yolu arayanlara. Ve de söz verip gelmeyen Birgül Ayman Güler ve Süheyl Batum gibi “ulusalcılara”.
İster gelin, ister gelmeyin Türkiye’nin nihai iktidarı Vatan Partisi olacaktır.
Türkü, Kürdü birleştiren, vatanı yeniden onurlu ve üreten bir ülke yapacak olan program buradadır.
CHP yönetimi neden HDP’nin barajı geçmesini istiyor da sevmedikleri ulusalcıların kendilerine oy vermesini istiyor? Bunu sorgulamak lazım.
Neden yüzde 10 barajı var?
Bence tipik bir paradoks.
Şu anda yüzde 10 barajı olmasa, inanın Doğu Perinçek’in liderliğindeki Vatan Partisi yüzde 12 - 15 oy alırdı.
Neden? Çünkü halkımız medyadan yönlendirilip, aman boşa gitmesin AKP’den kurtulmak için CHP’ye HDP’ye oy verin diye kandırılamazdı.
Bu ülkede anketlerde resmen ortada olan nüfusun yüzde 25’i Atatürkçü vatandaş var.
Yani siyasi kimlik olarak Atatürkçüyüm diyen. Yoksa halkımızın yüzde 90’ı Atatürk’ü sever, orası başka. Bunların çoğu kime oy verirdi sizce?
Hüseyin Vodinalı
Aydınlık