Sosyal Güvenlik Kurumu SGK'da emeklilikte yaşa takılanlar EYT'lilerin probleminin çözülmesinde engel mi var
Emeklilikte yaşa takılanlar EYT'lilerin mağduriyetlerinin giderilmesi konusudna adımlar atılmaya başlandı. Bu adımlar, mağdur insanlar da heyecan yarattı. Öte yandan EYT'lilerin sorunlarının çözülememesinde Sosyal Güvenlik Kurumu SGK'nın yapısı ile ilgili bir sorun olduğu öne sürüldü
Emeklilikte yaşa takılanlarEYT'liler, mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyor.
Bu çerçevede en son olarak Ankara'da büyük bir miting düzenleyen EYT'liler, miting öncesi Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. Vedat Bilgin ile bir görüşme gerçekleştirdi.
EYT ile ilgili adımlar atılmaya başlanırken, mağduriyetlerin giderilmesi çerçevesinde Sosyal Güvenlik KurumuSGK'nın yapısına değinildi.
Yeni Şafak yazarı Ahmet Ulusoy, bu çerçevede şunları belirtti:
"Son dönemde ısrarla hükümetten çözüm talep edilen konulardan birisi de emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) konusu.
Emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi ile ilgili özet bir durum değerlendirmesi yaparak; mahalli seçimler öncesinde organize bir EYT baskısına rağmen hükümetin neden taleplere olumlu cevap vermediğini/veremediğini değerlendirmeye çalışacağım.
EYT taleplerine olumlu cevap verememenin arka planında Sosyal Güvenlik sisteminin açıkları ve Sosyal Güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği ile ilgili kaygılar var.
Bir başka deyişle Sosyal Güvenlik Sisteminin merkezi yönetim bütçesi üzerindeki yükü var.
**
Tabii ki birileri, haklı olarak, geçmişte daha erken yaşlarda emekli olanları (38-43 yaş sınırı getirilerek bugünkü kronik açıkların tohumları ekilmiş) göstererek erken emeklilik talep edebilir.
Buna karşılık bir de cari durum var.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sürekli açık vermektedir ve bu açık Hazine tarafından piyasaya borçlanılarak kapatılmaktadır.
SGK’nın bütçede görünen açığı devletin kuruma yaptığı katkıyı net olarak göstermemektedir. Ayrıca, Merkezi Yönetim Bütçesi'nden de kuruma transfer yapılmaktadır. 2018 yılında bu transfer 150 milyar liraya ulaşmış ve GSYH’nın yüzde 4’üne karşılık gelmektedir. 2019 yılının 6 ayında da 100 milyar lirayı aşmıştır.
Hani ilk 6 ayda neredeyse yılsonu bütçe açık hedefinin tamamına yakın bir açık verildiğinden ve yıl sonunda devasa bir açık oluşacağından bahsediliyor ya, SGK’ya bütçeden transfer yapılmazsa Merkezi Yönetim Bütçesi de açık vermeyecektir (2019 yılı bütçesinin yıllık açık hedefi 100 milyar lira civarında SGK’ya yapılan transferler sadece 6 ayda 100 milyar lirayı buldu).
Bunun anlamı; devletin iç borçlanma ihtiyacının azalacağı, fon piyasasında faizlerin düşeceği, özel sektörün daha fazla yatırım yapmak için fon kullanımı imkânlarının artacağı ve genel ekonomide olumlu bir iklim yaşanabileceğidir.
**
Devam edelim.
SGK bütçesi açıkları nelerden kaynaklanıyor?
Sosyal güvenlik kurumunun bütçesinden emeklilere ödenen maaşlar, çalışanların ödediği toplam prim gelirlerince karşılanamamaktadır. Şöyle ki; 2019 yılının ilk 6 ayında 133 milyar liralık prim geliri (aktif çalışanların sigorta primi ödemeleri) elde edilmişken, 144 milyar liralık emekli maaşı ödemesi yapılmıştır.
Ayrıca ilaç ve tedavi giderlerinin olduğu sağlık harcamalarını da eklediğinizde (6 ayda 54 milyar lira) toplamda 224 milyar lira harcama yapılmış. 2019 sonu SGK gelir 414 ve gider 462 ve açık 47 milyar lira tahmin edilmektedir.
Yani, Merkezi Yönetim Bütçesinden yüksek katkıya rağmen SGK yine açık vermektedir.
**
Burada bir şeyin altını çizelim.
Türkiye nüfusu yaşlanıyor ve yaşlı nüfus daha çok emekli (pasif) daha az çalışan (aktif-prim ödeyen) demektir. Yani daha çok maaş alan (emekli) daha az prim ödeyen (prim ödeyen aktif işgücü) demektir.
Bu demografik eğilim SGK bütçesi üzerindeki açık baskısının devam edeceği anlamına gelmektedir.
**
Ne yapmak gerekiyor?
Açığı kapatmak için ya gelirleri artıracaksınız ya da harcamaları kısacaksınız.
En önemli gelir kalemi aktif çalışanların prim ödemesi.
Sosyal Güvenlik primlerini arttırmanız şu andaki piyasa rekabeti dikkate alındığında (işgücü maliyetleri) mümkün değil. Hatta işverenlerin işgücü maliyetlerinin yüksekliğinden yakındıkları alenen bilinmektedir. Bugün kayıt dışı çalışanların sayısı 10 milyonu aşmışsa en önemli nedenlerinden biri prim maliyetlerinin yüksekliği gösterilmektedir.
Prim gelirlerini artırmanın iki yolu var: kayıt dışılığın kayıt altına alınması (resmi verilere göre çalışanların yüzde 34’üne yakın bir kayıtdışı var) ve işgücüne katılma oranının artırılması.
Her ikisi de aktif işgücünü, yani çalışan sayısını artıracak ve ödenecek primlerle bütçenin gelir kısmında iyileşmeye neden olacaktır.
**
Diğer çıkış yolu ise harcamalardan tasarruf yapılmasıdır.
Emekli maaşlarında tasarruf yapılması mümkün değil. Hatta maaşların azlığından yakınılmaktadır.
Burada sağlık giderlerinde ve ilaç harcamalarından kısıntı gündeme gelmektedir.
Bu kısıntı, doğrusu kamu hastanelerine 2010 yılından bu yana sabitlenen (bu nedenle özellikle üniversite hastanelerinin iflasın eşiğine gelmiş) tedavi ve tetkiklerin ücretlendirmesinde yapılamaz. Fakat özel hastaneler için; özellikle tetkik ve ilaç bağlamında yerindelik denetiminin yapılması gerektiği açıktır.
**
Özetle; Türkiye’nin nüfusu yaşlanıyor, emeklilik sistemi açık veriyor ve merkezi yönetim bütçesinden ciddi bir şekilde transfer sağlanıyor. Bu transfer merkezi yönetim bütçesinin bütün ekonomi üzerine yüklediği finansman baskısının temel nedenidir.
SGK açıklarının azaltılması ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin tesis edilebilmesi için gelir ve harcama kısıtları hükümeti EYT konusunda zorlamaktadır.
Doğrusu sosyal güvenlik sistemini zor bir süreç bekliyor."
ulusal.com.tr