'Ulusal Kanal bir halk örgütlenmesidir'

Ulusal Kanal Genel Müdürü Ceyhun İlsever AVRUPA'nın sorularını yanıtladı. Ulusal Kanal yararına düzenlenen yemeğe katılmak üzere Londra'da bulunan Ulusal Kanal Genel Müdürü Ceyhun İlsever'e Kanal'ın kuruluşunu, ilkelerini bir de gerçekten CHP'yi çok eleştirip eleştirmediklerini sorduk.

Ceyhun İlsever ile Doğan Kemancı İngiltere'nin başkenti Londra'da özel görüştü.

Ulusal Kanal ne zaman ve nasıl kuruldu?

Ulusal Kanal 29 Ekim 2000'de Cumhuriyet değerlerine bağlı yeni Türkiye'yi yeni bir çağa götürmek amacıyla kuruldu. Yıl milenyum yılı, gün Cumhuriyetimizin kuruluş günüydü. Daha önce, 1995'ten itibaren Kadıköy'de küçük bir büroda yerel çaplı bir yayın yapıyordu. Bizim emekleme, televizyonculuğu öğrenme dönemlerimizdi. O zamanlar ismi 'Yeditepe Televizyonu'ydu.

HALKIN KATKISI

Başlangıcında da sonrasında da halkın yaptığı katkılarla kuruluşunu ve gelişmesini gerçekleştirdi. Kanalımızın arkasında ne büyük bir işadamı vardır ne de büyük bir reklam geliri... Tam tersine çok büyük bir reklam ambargosu var. Bize reklam verecek olanların aynı zamanda hükümetle ticari ilişkileri var. Biz üç beş işadamı yerine on binlerce yurtseverin desteğini almayı tercih ettik.

HAZİRAN AYAKLANMASI

2013 büyük Haziran ayaklanması bir dönüm noktası oldu bizim için. On üç yıl boyunca Ulusal Kanal'ı maddi olarak destekleyen yurttaşlarımız, penguen yayıncılığı karşısında bizim ilkeli yayıncılığımızı bir kere daha gördüler.

ORTAKLARIMIZ VE GÖNÜLLÜLER

Sekiz yüz cıvarında ortağımız ve on binlerce gönüllümüz var. Bunlar orta ve dar gelirli insanlardan oluşuyor. Çiftçi, işçi, doktor, mühendis, öğrenci, ev kadını ve emekliler karınca kararınca katkı yapıyorlar. Kapitalist bir televizyon şirketi değil, bir halk örgütlenmesi modelidir bu. Parayı veren düdüğü çalar derler. Parayı veren halk olduğu için, Atatürkçü, vatanseverlerden gelince destek, Ulusal Kanal'ın bozulmak diye de bir şansı kalmıyor.

RTÜK'TEN DOKSAN İKİ CEZA

Haziran ayaklanmasıyla birlikte Ulusal Kanal Türk medyasının merkezine oturdu. Tabii iktidar, emperyalizme bağımlı sistem bunu kabul edemezdi. Ulusal Kanal gibi bir yapıyı susturması gerekiyordu. RTÜK'den doksan iki tane ceza aldık. Bu cezaların toplamı bir buçuk milyon Türk Lirası ediyor. Bunların hepsine karşı dava açtık. Böyle zamanlarda vatandaşlarımızın kanalımızı ziyaret ettiğini, gönüllülerin sokaklarda masalar açtıklarını, protesto ettiklerini gördük. Bunun bir televizyon şirketinden çok bir halk örgütlenmesi olduğu bir kere daha ortaya çıkmıştır. Biz bu tip baskılara alışığız.

ÜÇ GENEL YAYIN YÖNETMENİ ZİNDANDA BİRİ DE SÜRGÜNDE

Ergenekon tertibi dolayısıyla son altı yılda üç genel yayın yönetmenimiz zindanlara atıldı, bir tanesi de sürgüne gitmek zorunda kaldı. Haber müdürümüz ve muhabirlerimizin başına gelenler de cabası. Ulusal Kanal, kuruluşundaki, 29 Ekim 2000'deki anlamı yaşatan, büyüten ve bundan sonrası için de Cumhuriyet devrimlerinin tekrar inşa edileceği ortaçağ gericiliği ve bölücülüğünün ve onun arkasındaki Amerikan emperyalizminin defedileceği, yeni bir Türkiye'nin kurulacağı günler için taş üstüne taş koymaya devam edecektir. Çağımız, iletişim çağı... Televizyon da iletişim için çok büyük bir araç. Ulusal Kanal'a istedikleri cezaları versinler, bizim önümüz açık ve büyümeye devam edeceğiz...

CHP'yi çok eleştirdiğiniz söyleniyor...

CHP Atatürk'ün partisi, tabanında Türkiye'nin en ilerici vatandaşlarını tutan bir parti. Ulusal Kanal gönüllülerinin büyük bir kısmı CHP'li. Ulusal Kanal'ı kurumsal olarak CHP değil ama üyeleri veya oy verenleri olarak CHP'liler ayakta tuttu. Sadece CHP'liler değil ama onların burada önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. Fakat CHP içerisinde, biraz da seçim öncesi olduğu için 'Ulusal Kanal neden CHP'yi eleştiriyor' diyenler var. Bir de artık CHP'den istifa etme noktasına gelen, 'YCHP ne yapıyor' diyenler var. İzleyicilerimiz bizden inandığımızı, gerçek olduğunu düşündüğümüzü saklayarak popülizm yapmamızı, sadece onların duymak istediklerini söylememizi isterlerse bu Ulusal Kanal'a haksızlık olur.

AKP YIKILIYOR

Bugün gördüğümüz manzara şu; AKP hükümeti büyük suçlara bulaştı. Yurtseverleri zindanlarda çürütmeye çalışan tutumundan... Ekonomiyi ve bütün ülkeyi Amerika'ya bağlayan tutumundan... Çok sayıda örnek verilebilir. Yüzyılın en büyük yolsuzluk çamuruna battıklarını görüyoruz. Yıkılıyorlar. Büyük Haziran halk hareketi bunları yıkılmanın eşiğine getirdi. Bugün AKP'yi oluşturan iki yapı, BOP eşbaşkanı Tayyip Erdoğan ve doğrudan Amerikan gladyosunun Türkiye'deki operasyon gücü olan cemaat birbirlerine girdiler. Şimdi burada olayı sadece Tayyip Erdoğan ve çevresinden kurtulmak olarak gören ve bunun için cemaatle ittifak yapan, cemaatten adayları belediye seçiminde kendi listelerinden gösteren bir çizginin kabul edilir bir yanı yoktur. Zaten o çizgi, örneğin Metin Feyzioğlu'nun 'yurtseverlere özgürlük' projesine destek olmamayı, İşçi Partisi ve TGB'nin TBMM önünde yaptığı yürüyüşlere destek olmamayı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla birinin yanında olup diğerine vurmak yerine ikisine birden karşı olmak doğru tavırdır. Yoksa gene merkezinde cemaatin olduğu Amerikancı hükümetler Türkiye'yi bekler.

CHP'Yİ UYARIYORUZ

Biz bu tehdidi gördüğümüz için CHP'yi uyarıyoruz. Bu eleştiriden çok uyarıdır. Yanlış bir yolda gidiyorsunuz. Yanlış bir yapıyla ittifak halindesiniz... Onları uyarıyoruz ve Arslanlı Yol'a davet ediyoruz. Şimdi olmasa bile bu er geç olacak. CHP'yle, diğer partilerle Arslanlı yolda, Mustafa Kemal'in yolunda, antiemperyalist yolda birleşeceğiz.

Doğan Kemancı/Özel Haber/Londra

www.avrupagazete.com