Koridorun 'Sözcü'sü

Suriye’nin kuzeyinde ABD bombardımanlarıyla boşalan bölgelerin PKK’nın Suriye kolu PYD’nin kontrolüne geçmesi ve bölgede etnik temizlik yapılmasına tepkiler yağıyor.

Koridorun 'Sözcü'sü

AKP’nin Suriye politikası ve PKK ile yürüttüğü müzakereler, terör örgütünün elini güçlendirdi. IŞİD ve diğer terör gruplarının Suriye devletine saldırarak merkezi yönetimden kopardıkları bölgelerin PYD’nin eline geçmesi, Aydınlık’ın yıllardır dikkat çektiği “Kürt koridoru” tehlikesini doğurdu. Yandaş medya yıllar sonra Türkiye’nin hayrına birkaç habere imza atarak “Kürt koridoru” tehlikesine dikkat çekti. Erdoğan “Kürt devletine izin verilmez” mesajı verirken, TSK Suriye’de tampon bölge oluşturulması hazırlıklarına başladı.

Adım adım kukla devlet kurulurken TSK’nın harekete geçmesi bazı kesimleri rahatsız etti. Merkez medya günlerdir Tel Abyad’da kontrolü ele geçiren PYD’nin propagandasını yapıyor. Bazı “muhalif” gazeteler de “IŞİD’i gösterip PYD’ye razı olun” mesajı veriyor. Yıllardır AKP’nin Suriye politikalarını destekleyen yayınlara imza atan Cemaat gazeteleri de, iktidarın IŞİD’le işbirliği yaptığını ima eden haberlere imza atarak, Türkiye’nin elini kolunu bağlama derdinde. Bunların yanısıra sosyal medya üzerinden Türkiye’yi terörle yanyana gösteren kampanyalar yürütülerek, uluslararası camiada Türkiye’nin olası müdahalesine karşı kamuoyu oluşturuluyor.

TSK’nın Cerablus’un PYD kontrolüne geçmesine izin vermeyeceğini belli etmesi üzerine “savaş karşıtı” cephe sahneye çıktı. Oysa bölge adeta savaş arenası ve Türkiye seyirci kalmaya devam ederse sınırımzda ikinci bir kukla devlet kurulacak. TSK’nın bu koridoru kesmeye yönelik planları ise “Hükümetin seçim oyunu” gibi ifadelerle eleştiriliyor. Suriye’ye yönelik müdahale planları dün gazetelerin manşetlerindeydi. Sözcü gazetesi askeri hazırlıkları “Askere şok emir Suriye’ye girin” başlığıyla haberleştirdi. “İktidar koltuğunu bırakmamak için Türkiye’yi ateşin içine atacaklar!” sözleriyle hükümeti eleştiren Sözcü, Türk askerinin bataklığa çekileceğini savundu. PKK’nın amacının Kuzey Suriye’de bir Kürt devleti kurmak olduğunu belirten Sözcü, bu planı bozmak için nasıl bir politika izlenmesine dair en ufak öneri sunmadı. Sözcü gazetesi birinci sayfasında yer alan bir başka haberle Suriye’ye girmeye neden karşı çıktıklarını anlattı. Haberde “Türkiye, Suriye’ye girerse PKK Güneydoğu’yu karıştırır ve ülkemizde terör estirir” ifadeleri yer aldı. Yani Sözcü’ye göre terör örgütüne müdahale etmek, onların yandaşlarını kışkırtacağı için komşuda olan bitenlere karışmamalıyız.

Sözcü gazetesi tıpkı Cumhuriyet, Yurt, Birgün gazeteleri gibi AKP karşıtlığı üzerinden askeri müdahaleye karşı çıksa da konu partiler üstü bir mesele. Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın 24 Haziran’da yayımlanan yazısında particilik yapanları eleştirerek “Erdoğanlar, Kılıçdaroğulları, Bahçeliler gelir geçer. Ama bugün yanı başımızda Türkiye’yi yakından ilgilendiren/gelip geçmeyecek tarihi olaylar yaşanmaktadır. Bu konularda ‘particilik’ olmaz! Bu vatan görevidir” demişti. İşte o yazıdan bazı satırlar:

BU KONULARDA PARTİCİLİK OLMAZ

“Ayn El Arap’a Kürtçe ‘Kobani’ diyenler; Tel Abyad’a neden Kürtçe ‘Gire Spi’ demiyor?

Sebebi belli; ‘etnik temizlik yaptıkları intibasının’ oluşmasını istemiyorlar.

Evet.. Bir ‘PKK aklı’ var.

Ve ne yazık ki bir ‘Türkiye aklı’ yok!...

Hep yazıyorum... IŞİD’in görevi ‘Kürt koridoru’ açmaktır! ‘Kürt petrolünün’ Akdeniz’e ulaşması gerekiyor!

Sadece ‘koridor’ açmak yetmiyor.

Kerkük’te Musul’da yaptıkları gibi nüfus yapısını da değiştirmek gerekiyor. Bu nedenle...

Tel Abyad’dan 20 bini aşkın sürgün sınırdan Türkiye’ye geldi.

“Sürgün” diyorum; çünkü bu kadar savaşın ortasında kalmış ve kaçmamış binlerce insan PYD’nin topraklarına girmesi ardından Türkiye’ye sığındı.

Diyorlar ki, ‘bizi PYD sürdü.’ Bu bilinçli etnik temizlik mi?

Soruya şöyle yanıt vereyim:

Ayn El Arap’tan/Kobani’den gelenleri karşılayan HDP’liler vardı.

Tel Abyad’dan gelenleri karşılayan bir tek HDP’li yok!

Söylemek istediğim şudur:

Yok IŞİD’miş... Yok PKK/PYD’miş...

Yok demokrasi imiş, yok özgürlük imiş, yok ezilen halklar imiş...

Bugün, salt ‘Erdoğan nefreti’ sağlıklı siyasal değerlendirme yapılmasını engelliyor.

Tehlikenin farkında mısınız?

Bu konularda particilik olmaz; orada mısınız?”

Aydınlık

sözcü gazetesi