Devletle millet ‘milli park’ için çatışıyor!
CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Antalya ve Isparta’da bulunan milli parkların turizm adıyla talana açılacağını iddia etti.
Yusuf Yavuz
CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Antalya ve Isparta’da bulunan milli parkların turizm adıyla talana açılacağını iddia etti. Akdeniz Bölgesi’ndeki milli parkların koruma oranının sessiz sedasız düşürüldüğünü öne süren Sapan’ın tartışılan açıklamalarının ardından bölgedeki milli parkların bağlı olduğu Orman ve Su İşleri Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü yetkililerinden de yazılı açıklama geldi. Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk, Isparta ve Antalya’daki milli parklarda revizyon çalışmalarının sürdüğünü belirterek, “Revizyon çalışması esnasında korunan alan sınırlarında bir daraltma söz konusu değildir” açıklamasında bulundu.
AKDENİZ’DE KORUNAN ALAN TARTIŞMASI
Antalya, Isparta ve Burdur sınırlarında bulunan korunan alanların sayısı ve toplam yüzölçümü, pek çok Avrupa ülkesinden daha büyük. 7 milli park, 8 tabiat parkı, 5 tabiatı koruma alanı, 8 adet de yaban hayatını geliştirme sahası bulunan üç ilde ayrıca çok sayıda doğal sit alanı yer alıyor. Ancak başta turizm olmak üzere enerji ve madencilik gibi çeşitli yatırımlarla gündeme gelen bölge coğrafyasında korunan alanlar da bu tartışmalardan payını alıyor. Bu tartışmaların sonuncusu ise CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın açıklamalarıyla başladı.
BÖLGE MÜDÜRÜ YILMAZTÜRK: ‘DEVLETLE MİLLET ÇATIŞIR HALE GELDİ’
CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın korunan alanların talana açılacağına yönelik iddialarının ardından yazılı bir açıklama yapan Burdur’daki Orman ve Su İşleri Bakanlığı 6. Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk, “Sayın vekil, 3 ili kapsayan milli parklar da koruma oranının düşürülerek betonlaşmaya açılmak istendiğini savunmaktadır. DKMP 6. Bölge Müdürlüğü olarak başta Isparta olmak üzere Milli park ve tabiat parklarında plan revizyon çalışmalarımız devam etmektedir. Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, Gölcük Tabiat Parkı, Kızıldağ Milli Parkı ve Kovada Milli Parkı’nda Eski plana göre yüzde 85-95 üzeri mutlak koruma alanı olarak planlanmış olan alan içerisinde yaşayan insanların tüm ekonomik hayatları sıfırlanmış ve devletle millet çatışması meydana gelmiştir. Mutlak koruma alanı içinde kaldıkları için hayvancılık, barınma ihtiyacı ve tarımla dahi uğraşamaz veya ciddi sıkıntılar içine girmişlerdir. Bunu gözlemlemek için bu alanlar içinde yaşayan yöre halkı ile iletişim kurmak veya devletin yetkili organlarına verilen dilekçelerden rahatlıkla öğrenebilinir” görüşünü savundu.
‘KORUNAN ALANLARDA DARALTMA SÖZ KONUSU DEĞİL’
Revizyon çalışması esnasında korunan alan sınırlarında bir daraltmanın söz konusu olmadığını kaydeden Yılmaztürk, “hatta Kızıldağ Milli Parkı’nın sınırı, Dedegöl Dağını da içine alacak şekilde 35 bin hektarlık alan genişletilmesi önerilmiştir. Milli park ve tabiat parkı alanlarımız içinde taş ocağı veya herhangi bir mermer ocağı izni yoktur. Sütçüler Çandır bölgesinde ekosistemin dengede kalması ve yaban hayatın korunması için Bölge Müdürlüğümüz tarafından envanter çalışmaları tamamlanarak yaklaşık 30 hektar alanın, ‘Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’ ilan edilmesi için teklifte bulunulmuştur” ifadelerini kullandı.
‘OLİMPOS’TA KURUMUMUZCA HAZIRLANAN ÇALIŞMA YOK’
Antalya sınırlarındaki Köprülü Kanyon Milli Parkı’nda ise Dünya Bankası projesi olan GEF-2 projesiyle başlayan ve yöre halkıyla birlikte katılımcı bir yönetim planı modeli geliştirilerek uygulamaya konulduğuna dikkat çeken Yılmaztürk, bu alanda 30 yıldır yöre halkı ile kurum arasında çatışma bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Beydağları Milli Parkı içinde kalan Phaselis koyu ile ilgili izni kurumumuz tarafından verilmemiştir. Bu alan turizm alanıdır turizm alanlarıyla ilgili izinleri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilmektedir. İddia edildiği gibi Olympos Beydağları Sahil Milli parkında kurumumuzca hazırlanmış bir çalışma yoktur. 6. Bölge Müdürlüğü olarak kanunların verdiği görevi en iyi şekilde ve sorumluluk anlayışıyla yerine getirmeye çalışmaktayız. Tüm çalışmalarımız kamuoyuna açık bir şekilde tüm ilgi gruplarının katıldığı çalıştay, sempozyum ve toplantılarda yapmaktadır. Bölgemizin en önemli sorunlarından olan Taş ocakları, mermer ocakları ve HES’lerle sorunlara bir doğa korumacı ve çevreci bilinciyle el atmış sorunlar her boyutuyla ele alınarak sektör, üniversite ve çevre kuruluşlarının içinde yer aldığı katılımcı bir çözüm modelleri oluşturmakta, projeler üretmekte ve hayata geçirmektedir.”
CHP’Lİ SAPAN: ‘TURİZM ADIYLA MİLLİ PARKLAR TALANA AÇILIYOR’ DEMİŞTİ
Antalya, Burdur ve Isparta’daki milli parklardan sorumlu olan Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü’nün üç ildeki çok sayıdaki parkın koruma oranını sessiz sedasız düşürmeye çalıştığını öne süren CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, özetle şunları söylemişti: “Yerdeki kuru dal parçasına dokunulmasının bile yasak olduğu milli parklar bu yolla yapılaşmaya, betonlaşmaya açılmak isteniyor. ‘Turizm Projesi’ adı altında milli parklar talana açılıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın talimatı ile hazırlandığı belli olan düzenleme ile Termessos Milli Parkı, Köprülü Kanyon Milli Parkı, Olimpos – Beydağları Milli Parkı, Yazılı Kanyon Milli Parkı gibi koruma alanları yapılaşmaya, taş ocağı talanına hazır hale getirilmek isteniyor.
‘KAŞ’TA KÜMES, BOZCAADA’DA BAĞ EVİ DİYE VİLLA YAPILIYOR’
Erdoğan’ın, ‘N’aber Fettah’ diyerek yakınlık gösterdiği Tamince’nin sahip olduğu firma, Olimpos Beydağları Sahil Milli Parkı içindeki Phaselis Antik Kenti’nin bitişiğinde otel yapmaya uğraşıyor. Hukuka karşı hileli yöntemlere başvuruyor. Kaş’ta çivi çakmanın yasak olduğu denize sıfır kıyılarda, ‘tavuk kümesi’ adı altında ultra lüks villalar yapan yandaşların şimdi de gözlerini koruma altındaki Bozcaada’ya diktikleri anlaşılıyor. Halkın zekası ile alay ederek, Bozcaada’ya ‘bağ evi’ yapılacağını söylüyorlar. Nasıl oluyorsa bağ evleri de Kaş’taki yandaşların tavuk kümesleri gibi, 150 metre karelik lüks villalardan oluşacak. Bozcaada’nın bakir sahillerini ‘turizm tahsis alanı’, üzüm bağlarını ‘kentsel dönüşüm alanı’ ilan eden AKP’nin rant için nasıl göz boyamaya çalıştığı, yalana başvurduğu bir kez daha anlaşıldı. Bunlar yandaşlarına rant yaratmak için ülkemizin geleceğini bile çalıyorlar. AKP, rant için yeşile ve doğaya düşman olduğunu bir kez daha gösteriyor.”