Levent Kırca'yı saygıyla anıyoruz! Sanatçı siyaset yapar
Ölümünden kısa bir süre önce ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne de layık görülen Levent Kırca, yaşamı boyunca hep direndi ve Cumhuriyet’in sanatçısı olduğunu gösterdi. İşçi/Vatan Partisi’ne katılarak bu mücadelesini siyasi zemine de taşıdı
12 Ekim 2015 günü Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybeden Türk tiyatrosunun en sevilen ve renkli ismi Levent Kırca’nın vasiyet niteliğindeki son sözleri, “Dik durun. Adil olun, sabırlı olun, enerjinizin sirayet etmesine müsaade edin. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. Atatürk’le kalın, Cumhuriyet’le kalın, hoşça kalın!” oldu.
MÜCADELE ADAMIYDI
Ölümünden kısa bir süre önce ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne de layık görülen Levent Kırca, yaşamı boyunca hep direndi ve Cumhuriyet’in sanatçısı olduğunu gösterdi. İşçi/Vatan Partisi’ne katılarak bu mücadelesini siyasi zemine de taşıdı. Yeri geldi belediye başkan adayı oldu, yeri geldi Ulusal Kanal’da yöneticilik yaptı. Ergenekon tertibine, sanatçıların bir adım önünde durdu. Silivri zindanını sanatçı ve aydınlarla ziyaret ederek, tertibe tepkisini gösterdi. Ayrıca oynadığı tiyatro oyunlarıyla tertipçilerle alay etti, zindandaki asker ve sivil aydınlara moral verdi. 2013 Haziran’ında ise barikatların en önündeydi.
SANAT DOLU YAŞAM
Zeki Levent Kırca, 28 Eylül 1948 günü Samsun’da dünyaya geldi. İlk kez 1964 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahneye çıktı. Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncuları’nda çalıştı. Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun!, Ne Olur Ne Olmaz gibi televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi. 1978’de Altınşehir adlı filmle sinemaya geçti. ‘Ne Olacak Şimdi?’ ve ‘Mavi Muammer’ adlı filmlerde oynadı. Hodri Meydan Topluluğu adlı tiyatro grubunu kurdu. Eski eşi Oya Başar ile birlikte ‘Güzel ve Çirkin’ ve ‘Sefiller’ adlı oyunları sergiledi. Üç Baba Hasan, Kadıncıklar adlı oyunları sergiledi. 1988’de başlayıp 22 yıl süren ‘Olacak O Kadar’ adlı televizyon programını hazırladı. Televizyonların en sevilen ve izlenen programı oldu. AKP döneminde baskılarla televizyonlardan kaldırıldı. İlk sinema yönetmenlik denemesini ‘Son’ adlı filmle yaptı. Daha sonra “Şeytan Bunun Neresinde” adlı filmi yönetti.
‘DEVLET SANATÇISI’YDI
1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 2015 Nisan’ında ise bu unvan elinden geri alındı. Sanatçının ikisi ilk eşinden, ikisi de Oya Başar’dan olan 4 çocuğu bulunuyor. Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi’nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardandır. 2011 yılında “Karımın Dediği Dedik Çaldığı Kontrbas” isimli komedi dizisine başlattı, fakat reyting alamadığından dolayı dizi dört bölümden sonra sonlandırıldı. 1 Mart 2011 tarihinden itibaren yayın hayatına günlük gazete olarak devam eden Aydınlık’ta köşe yazırlığı yapıyordu. Temmuz 2015’de karaciğer kanseri tedavisi görmeye başlamıştı. Sanatçı tüm müdahalelere rağmen amansız hastalıktan kurtulamadı. Ancak ölümüne kadar neşesinden ve umudundan bir şey kaybetmedi.
PARTİLİ MÜCADELE ETTİ
Sevilen sanatçı Levent Kırca, siyasetin de dışında kalmadı. Mart 2009 yerel seçimlerinde Demokratik Sol Parti’den Üsküdar Belediye Başkan adayı oldu. Aldığı oyla ilçede 4. sırıda yeraldı. Daha sonra İşçi Partisi’ne üye oldu ve 2014 seçimlerinde İşçi Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu. 15 Şubat 2015 günü ismini Vatan Partisi olarak değiştiren Partinin, Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak görev yapıyordu. Kırca, 2013 yılı başında Ulusal Kanal’ın Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Kaybettiğimiz tarihte Ulusal Kanal’ın Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyordu. Usta sanatçı bir dönem Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyeliği de yaptı.
SANATÇI POLİTİKA YAPAR
Herkes politika yapar. Her vatandaşın kanuni hakkıdır bu. Doktordan, gazeteciden, mimardan nasıl politikacı olursa, sanatçıdan da olur, hatta daha iyi olur. Ayrıca, politik sanat vardır. Politik tiyatro vardır. Sanat; sanat için olmaz. Sanat toplum içinse eğer, sanatçı da politiktir o zaman. Sanatçının doğasında vardır politika. İsteyen, politik sanatçı olmayabilir. O da onun bileceği şey. Hayatın kendisi politiktir. Hani yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar diye bunu horoza da sormuşlar. Horoz öyle demiş; valla ben işimi görür bırakırım, gerisine karışmam. Yaşayan her insanın bir görüşü vardır. Bunu kimi söyler, kimi söylemez. Söylemeyen korkaktır. Söyleyen de politik davranmış olur, söyleyemeyen de. İkisi de politikadır ama bir tanesi doğrudur... (Aydınlık, 16 Aralık 2012)