4 yılda 400 milyon dolarlık badem ithal ettik!

Badem ağaçları sökülüp yerine villalar, apartmanlar dikildi. Bademin ana vatanı Türkiye 4 yılda 17 bin ton badem ithal ederek 4 yılda 400 milyon dolar ödedi.

4 yılda 400 milyon dolarlık badem ithal ettik!

Dünyanın en kaliteli ve lezzetli bademini yetiştiriyoruz ama tüketime yetişemiyoruz. 2014’te 73 bin 230 ton badem üreten Türkiye’de ağaç başına verim 11-17 kilogram arasında değişirken bu oran ABD’de tam 50 kilo. Yıllık ortalama 17 bin 872 tonu geçen badem ithalatına Türkiye son 4 yılda 400 milyon dolar ödedi. Bademin anavatanı olmasına karşın bu tablonun Türkiye’ye yakışmadığını kaydeden TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretimde Fas, Suriye ve Yunanistan’ın gerisinde kalarak dünya 8’ncisi olan ülkemizde badem üretiminin desteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Antalya’nın Kaş ilçesinde satın aldığı taşlık ve susuz araziye 5 yıl önce 2 bin adet badem ağacı diken sanatçı Aydın Çukurova ise geçtiğimiz yıl 1 ton civarında ürün aldığını belirterek, “burada insanlar tarımı küçümsüyorlar, yabancılara satılan araziler villalarla doldu. Oysa burası bademin ana yurdu” diye konuştu.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bademdeki üretimin tüketimi karşılamadığını bildirerek, “dünyanın en lezzetli, en kaliteli bademlerini yetiştiriyoruz ama tüketime yetişemiyoruz” dedi.

BADEM ALANLARI ARTTI AMA ÜRETİM TÜKETİME YETMİYOR

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Karadeniz Bölgesi ile ilkbahar geç donları nedeniyle İç Anadolu Bölgesi haricinde Türkiye’nin her bölgesinde yaşam bulan bademin, verimsiz, çorak, taşlı, atıl arazilerde, son derece düşük su ihtiyacıyla rahatlıkla yetişebildiğini belirtti. Bundan dolayı fındıktan sonra büyük alanlarda yetiştirilebilecek, getirisi ve ihracat potansiyeli yüksek sert kabuklu meyve olabileceğine dikkat çeken Bayraktar, “Badem alanları son 10 yılda 3,5 katına çıktı. Üretim alanı 2004 yılında 78 bin dekardı. 2008 yılında 100 bin, 2011’de 200 bin dekarı geçti. 2014’de 270 bin 203 dekara çıktı. Üretim, 2004’de 37 bin tondu. 2013’de 82 bin 850 tona yükseldikten sonra, geçen yıl 73 bin 230 tona indi. Geçen yıl hariç üretim 2006’dan beri artıyor. İklim koşulları neticesinde geçen yıl ağaç başına verimin 16-17 kilogramdan 13 kilograma düşmesi nedeniyle üretimde azalma oldu” bilgisini aktardı.

‘ATIL BIRAKILAN ARAZİLERDE BADEM ÜRETİLEBİLİR’

Datça yöresindeki üretimiyle bilinen Datça bademinin, ABD’de ıslah edilen çeşitlerinin devreye girmesiyle giderek yaygınlaştığını kaydeden Bayraktar, verilen destekler nedeniyle, çiftçilerin çok fazla para harcamadan bahçe kurarak bir dekardan diğer ürünlerden elde edilen gelirin 2-3 katını kazanabildiğini anımsatarak, “Çiftçilerimiz, atıl bıraktıkları taşlı, boş ve kıraç arazilerinde badem üretebilirler” dedi.

TÜRKİYE SURİYE VE YUNANİSTAN’IN ARDINDAN 8. SIRADA

Öte yandan badem yetiştiriciliğinin süneyle mücadelede sağladığı kolaylık açısından, buğday üretimini de olumlu etkilediğine dikkati çeken Bayraktar, “badem ağacı süne zararlısının konukçu ağacıdır. Badem ağacının salgıladığı nektarin süne zararlısının kendine çeker. Kabuklarının arasındaki parazitler ile süne zararlısını yok eder” ifadelerine yer verdiği açıklamasında, Anadolu’nun bademin gen kaynağı olmasına karşın Türkiye’nin üretimde, ABD, İspanya, İran, Fas, Suriye, İtalya ve Yunanistan’ın ardından 8’nci sırada yer aldığını belirten Bayraktar, dünya badem üretiminin 2,9 milyon tona ulaştığını kaydetti.

‘AĞAÇ BAŞINA VERİM TÜRKİYE’DE 11, ABD’DE 50 KİLOGRAM’

Türkiye’deki badem yetiştiriciliğinin, gerekli altyapı çalışmalarının yapılmamış olması nedeniyle henüz istenilen düzeye gelmediğini vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi: “Ülkemizde ağaç başına ortalama badem verimi yıllara göre 11 ile 17 kilogram, ıslah edilmemiş yerli bademlerde 5-10 kilogram arasında değişirken, Amerikan bademinde verim 50 kilograma kadar çıkmaktadır. Yüksek verime ulaşmış ABD, dünya badem ihracatının yüzde 60’ını karşılamaktadır.

‘4 YILDA 311 MİLYON DOLARLIK BADEM İTHALATI BİZE YAKIŞMIYOR’

Bademin anavatanı olmamıza, hemen her bölgemizde milyonlarca yabani badem ağacı bulunmasına rağmen, son 5 yılda 89 bin 361 ton badem ithal ettik. İhracatımız aynı dönemde 33 bin 216 tonda kaldı. Yıllık ortalama ithalat 17 bin 872 tonu, ihracat ise 6 bin 643 tonu geçiyor. 2010-2014 döneminde 311,9 milyon dolarlık badem ihraç ederken, ithalat 399,2 milyon doları buldu. Buna göre, yıllık ortalama badem ihracatımız 62,37 milyon dolarken, ithalat 79,84 milyon dolara ulaşıyor. Bu bize yakışmıyor.”

‘FINDIKTAKİ GİBİ BADEME ALAN BAZLI DESTEK VERİLMELİ’

Badem yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılarak verim ve üretimin artırılması için yapılması gerekenleri de sıralayan TZOB Başkanı Bayraktar, “Badem üretiminde çeşit standardizasyonu sağlanmalı, Standart ve kaliteli çeşitlerden elde edilen fidanlar üreticiye ulaştırılmalı, Kapama bahçe kurulması teşvik edilerek desteklenmeli, İhracat potansiyelini arttırmak için dış pazarlara yönelik çalışmalara önem verilmeli, Badem üreticisinin girdi ihtiyaçlarının karşılanması için destekler zamanında ödenmeli, Gübre, mazot, toprak analiz desteğinin yanı sıra prim desteği ya da fındıktaki gibi alan bazlı destek verilmeli, Üreticimizin, ürününü değerine pazarlayabilmesi, kaliteli ürünün her an piyasada bulunabilmesi için lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsaları hayata geçirilmeli, Bademin, mekanizasyon yoluyla el değmeden sağlıklı koşullarda işlenerek iç badem olarak pazarlanması sağlanmalı” önerisinde bulundu.

‘PAZARLAMA SORUNU YOK, ÜRETİM ARTARSA DEĞERLİ BİR İHRAÇ ÜRÜNÜ OLUR’

Getirisi yüksek, sanayide de kullanımı yaygın, şifa kaynağı olan bademin, pazarlama sorunu bulunmadığını da vurgulayan Bayraktar, “yabani badem ağaçları aşılanır, modern badem bahçeleri kurulursa, üretim olağanüstü hızla artar ve Türkiye fındık gibi değerli bir ihraç ürününe kavuşur” diye konuştu.

SANATÇI AYDIN ÇUKUROVA’NIN ÖRNEK OLACAK BADEM ÜRETİMİ GİRİŞİMİ

Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Çukurbağ mahallesinde yaşayan ressam ve fotoğraf sanatçısı Aydın Çukurova’nın 5 yıl önce başladığı badem üretimi girişimi ise bugün örnek gösterilen bir sonuca ulaştı. 2009 yılında Çukurbağ Mahallesi’nin susuz ve taşlık yamaçlarında sanat köyü kurmak için satın aldığı 50 dönüm arazide badem yetiştirme kararı alan Çukurova, “bu arazide sanat köyü kurmayı hedefliyorduk ama insan ilişkileri giderek farklılaşmaya başladı. Sonra buradaki doğanın dengesini kavradıkça, onun dengesini bozmadan bu araziyi yeniden yeşillendirmek için ne yapabiliriz diye düşününce badem üretimi yapmaya karar verdik. Çünkü buradaki arazilere baktığımızda atalar, dedeler hep badem yetiştirmişler, arazi ve iklim bademe çok uygun. Yurt dışından gelen ürünlere bakıldığında da yıllardır üçüncü sınıf badem tükettiğimizi fark edince de kararımız pekişti.

‘AĞAÇLAR 4,5 YAŞINA GELDİĞİNDE ÜRÜN ALMAYA BAŞLADIK’

2010 yılında 1,5 yaşında ‘nonperial’ cinsi 2 bin civarında sertifikalı badem fidanı diktik. Üçüncü yıldan itibaren, ağaçlar 4,5 yaşına geldiği zaman ürün almaya başladık. Geçen yıl 1 ton civarında ürün elde ettik. Bu yıl ise oldukça iyi bir çiçeklenme vardı ancak iki kez dolu afeti olduğu için yüzde 65 ürün kaybı olmasını bekliyoruz. Bu rağmen iyi bir hasat dönemi geçiriyoruz” dedi.

DÜNYANIN EN ÇOK TERCİH EDİLEN BADEM CİNSİ

Dünyanın değişik ülkelerinden ve Türkiye’den gönüllüler eliyle hasadı yapılan nonperial cinsi bademin kalitesinin yanında iki parmak arasında kırılabildiği için tercih edilen bir ürün olduğunun altını çizen Çukurova, “dünyada en çok tercih edilen bu badem cinsinin özelliği yarı bodur olması. Acı badem dediğimiz türle birbirini tozluyor. Ancak bizim bahçemizde eskiden kalma badem ağaçları vardı, onları kesmedik, bu yüzden tozlaşma sıkıntısı yaşamıyoruz. Bizim çiftliğimiz Türkiye’de bu cinsi üreten ilk çiftliklerden biri” diye konuştu.

‘ARACIYI ORTADAN KALDIRDIK, ONLİNE SATIŞ YAPIYORUZ’

Aracılık sisteminin kendisini ürününü doğrudan pazarlama yoluna ittiğini de anlatan Çukurova, “tarım ürünlerinde fiyatı toptancıların belirlemesi durumu bademde de geçerli. Toptancılar ‘badem bademdir’ diye düşünerek ürünün organik olup olmamasıyla pek ilgilenmiyor. Sertifikasyon kuruluşlarının kaprisleri de cabası. Ben doğal bir ürün elde ediyorum ve bunu paketleyerek kendi olanaklarımızla pazarlıyoruz. Marka tescili yaptırıp, kurduğumuz web sitesi (http://www.elbademi.com/) aracılığıyla tüketiciye online satış yapabiliyoruz. Kolay kırılan kabuğu tüketici için de büyük bir avantaj. Çünkü uzmanlar ceviz ve badem gibi ürünlerin kabuğu kırılınca hemen tüketilmesini öneriyor. Aksi halde beklediği zaman besin değerini yitiriyor ürün” diye konuştu.

‘İNSANLAR ARAZİLERİNİ SATTI, BADEMLERİN YERİNE VİLLALAR DİKİLDİ’

Kaş’ın Çukurbağ Mahallesinin yakın zamana kadar badem ağaçlarıyla dolu olduğunu ancak köylülerin yabancılara sattığı arazilerin turizm amacıyla imara açıldığını dile getiren Çukurova, “turizm, insanları kolay kazanca alıştırıyor. İnsanlar yılda bir kez gelip badem ağaçlarını sopayla dövüp gidiyorlar. Kendi topraklarını, ağaçlarını küçümsüyorlar. Tarım yapmıyor, topraklarını işlemiyorlar. Bu yüzden arazilerini satıyorlar, sökülen ağaçların yerine villalar dikiliyor. Köylere kentlerden ‘kötü göç’ geliyor. Oysa burası bademin ana yurdu. Biz burada bahçe kurarken çevremizdeki insanlar bize gülüyorlardı. ‘Bu taşlı arazide nasıl ağaç yetiştireceksiniz’ diyorlardı. Şimdi bizim bahçemiz ilçe tarım müdürlüğü tarafından örnek bahçe olarak gösteriliyor. Oysa atalar da bunu yapmışlar. Çünkü badem azla yetinen mütevazı bir ağaç, kışın yağan yağmur suyuyla yetinmesini biliyor. 100 yıl önce buradaki ağaçları aşılayarak ürün yetiştirmişler” ifadelerini kullandı.

Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr