Kayseri'deki FETÖ/PDY davası

FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan, aralarında iş adamları Hacı, Memduh ve Şükrü Boydak, Hamdi Kınaş, Halit Gazezoğlu ve eski ÖSYM Başkanı Ali Demir ile örgütün "il imamı" Sıtkı Baş'ın da bulunduğu 68 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşmasına devam edildi

Kayseri'deki FETÖ/PDY davası

(AA) - Kayseri'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında dava açılan, aralarında iş adamları Hacı, Memduh ve Şükrü Boydak, Hamdi Kınaş, Halit Gazezoğlu ve eski ÖSYM Başkanı Ali Demir ile örgütün "il imamı" Sıtkı Baş'ın da bulunduğu 68 kişinin yargılanmalarına devam edildi.

Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın ikinci celsesine, aralarında Boydak Holding eski yöneticileri Hacı, Memduh ve Şükrü Boydak'ın da yer aldığı 22'si tutuklu 50 sanık ile avukatları ve müştekiler katıldı. Duruşmada tutuksuz yargılanan sanıklar savunma yaptı.

Şadi Günek savunmasında, somut delile dayanmayan suçlamaları kabul etmediğini, davanın diğer sanıklarıyla yaptığı telefon görüşmelerinin ticari olduğu öne sürdü.

Ömer Geneci ise 19 yıllık öğretmen olduğunu, Aktif-Sen'e üyeliği nedeniyle meslekten ihraç edildiğini anlattı.

Davanın diğer sanıklarından Mustafa Özdemir'in bir öğrencisinin velisi olduğunu ifade eden Geneci, şöyle konuştu:

"Mustafa Özdemir aynı zamanda devlet hastanesinde MR teknisyeniydi. 8 yıl kanser tedavisi gördüm. Mustafa Özdemir de MR randevularında yardımcı oluyordu. Kendisini arayıp randevu alıyordum. Bu nedenle sanırım 10-15 kez aramışımdır. Bir gün bağ evine iftara davet etti. 5-6 kişi namaz kıldık. Burada imam oldum. Dini bilgim de olduğu için sordukları sorulara cevap verdim ama sohbet imamı değilim. Ne para aldım, ne para verdim. Makbuzsuz, faturasız zaten kimseye ne para veririm ne de alırım. Ne olduğu bilinmeyen bu kurumlara da iyi ki para vermemişim."

Hüseyin Aydın da savunmasında kayyum atanan Nezahat Temizlik adlı şirkette pazarlama ve personel müdürü olduğunu, bin 700 lira maaş aldığını söyledi.

Şirkete kırtasiye malzemesi bile almak için genel müdür Ahmet Doğan'ın iznini aldığını savunan Aydın, "Alarm cihazları da satıyorduk. Arama kayıtlarım çıkan kişileri de bunun için aramış olabilirim. Çalıştığım şirketin FETÖ'ye ait olduğunu bilmiyordum. İşten ayrılmak istiyordum. Bunu da çevremdeki herkes biliyor. 1999'da imam-hatip lisesinden mezun oldum. 28 Şubat mağduruyum. Üniversite eğitimimi tamamlayıp imam olmak istiyordum. 15 Temmuz'dan sonra tek ders sınavım vardı ama sınava giremedim." ifadelerini kullandı.

Şaban Çınar da devlet erkanının 17-25 Aralık süreci öncesinin dava konusu edilmeyeceğini söylemelerine rağmen kendilerinin bu süreçten önceki olaylar dolayısıyla suçlandıklarını savunarak, bu nedenle davayı "Down sendromlu" tanımladığını kaydetti.

Hain darbe girişimini lanetlediğini belirten Çınar, şunları anlattı:

"Evimde 2 liste bulundu. Savcı bu listeleri himmet listeleri olarak değerlendirmiş. Ancak birinci liste, ev aldığımda iş yerindeki arkadaşlarım aralarında hediye olarak para toplamışlar ve kim kaç lira verdiyse yazmışlar. İkinci liste de çocuğum doğduğunda verilen hediye paranın listesidir. Gerçek isimler yazılıdır. Bu kişiler Kayseri Kamu Hastaneleri Birliği satın alma biriminde çalışmaktadır. Listeyi de kimin hazırladığı bellidir. Gizli tanık örgütün Belsin sorumlusu olduğumu söylemiş. Belsin'de telefonum kaç kere sinyal vermiş, araştırılsın."

"Müştekilerden sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tanırım"

Nevşehir'in Kozaklı ilçesindeki bir kaplıca otelde himmet toplantısı düzenlendiği iddiasına ilişkin de Çınar, şunları anlattı:

"Memurlar Vakfı'nın 4 yıl muhasipliğini yaptım. Vakıf olarak Kozaklı'ya gezi düzenlemiştik. Gittiğimiz otel, grup indiriminden yararlanabilmemiz için sayımızın yeterli olmadığını, gelecek başka bir grupla eşleştirirlerse daha çok indirim yapabileceklerini söylediler. GESİAD Niğde Şubesi'nin grubuyla eşleştirildiğimizi burada öğrendim. Kayıtlarda GESİAD üyeleri ile birlikte kalmış gibi görünüyoruz ama bu otelin yarattığı karışıklıktan kaynaklanıyor. Bu geziye katılan herkes de otel parasını kendisi ödedi."

Çınar, mahkeme başkanının "FETÖ ile bağlantılı olduğu tespit edilen iki kurumun orada buluşması tesadüf mü?" diye sorması üzerine, "Biz kim olduklarını bilmiyorduk. Orada toplantı da yapmadık. GESİAD yaptıysa bilmiyorum." dedi.

Tamer Oğuz da sanıklardan Mustafa Özdemir'in bağ evinde katıldığı iftarda Şükrü K'nin de bulunduğunu, daha sonra bu kişinin de evine misafir olduğunu söyledi.

Şükrü K'nin 2013'te evindeki bir toplantıda siyasi içerikli konuşma yaptığı için bir daha oraya gitmediğini ileri süren Oğuz, "Bir süre sonra beni arayıp neden gelmediğimi sordu. Ben de siyasi içerikli konuştuğu için gelmediğimi söyledim. Bir daha olmayacağını söyleyerek beni tekrar evine davet etti. Yeniden bu kişinin evindeki dini içerikli toplantılara katılmaya başladım ama bir süre sonra kendisinin beton ustası değil müteahhit olduğunu söyleyerek 'Sen ihale yapıyormuşsun, bana da iş versen' dedi. Kendisine ağır bir karşılık verdim. Bunun üzerine beni 'sen görürsün' diyerek tehdit etti."

Oğuz, hakkında asılsız iddialarda bulunan gizli tanığın da Şükrü K. olduğunu ileri sürdü.

Sanık Köksal Erdoğmuş ise davanın müştekilerinden sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tanıdığını ifade ederek, sanıklarla ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.

Terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmediğini belirten Erdoğmuş, "Bu yapının okul ve dershanelerine gitmedim, çocuklarımı göndermedim. Evlerinde imam olduğum iddiası doğru değildir. Bank Asya'ya destek için para yatırmadım. Gazete, dergi, sendika üyeliğim yoktur. Kurban ve bağış toplamadım. Terfi etmedim, özel görevlere getirilmedim. Telefonum ByLock programını desteklemiyor. Bu programı da basında gündeme gelince öğrendim. Memur-Sen'e bağlık Sağlık-Sen üyesiyim. Aralık ayında açığa alındığım görevime, hakkımdaki soruşturma tamamlanınca yeniden döndüm. Beraatimi talep ediyorum." dedi.

Ara verilen duruşmaya öğleden sonra devam edilecek.

kayseri dava boydak