"Antalya ve Ankara'da sohbetlere katıldık"
Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmek isteyen cuntacı general Terzi'yi vurarak FETÖ'nün darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin davaya devam edildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına devam edildi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar ve avukatları ile müştekiler şehit Halisdemir'in kardeşleri Soner ve Savaş Halisdemir, karargahtaki olaylarda yaralanan Astsubay İsmail Oğuz ve darbeciler tarafından öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin ve çocukları hazır bulundu.
Duruşma, tutuklu sanık Ahmet Muhammet Demirci'nin çapraz sorgusuyla başladı.
TBMM Avukatı Sinan Kılıçkaya'nın, "Siz Diyarbakır'da havaalanına gelirken Başbakanın darbe açıklamasını duydunuz mu?" sorusuna Demirci, "Başbakan o saatlerde darbeyle ilgili açıklama yapmadı. 'Ufak bir kalkışma var, her şey kontrol altında.' dedi. Ankara'ya geldiğimizde de bunun ufak bir kalkışma olduğunu sanıyordum." yanıtını verdi.
Avukat Kılıçkaya'nın, "Darbe girişimi olduğunu ne zaman anladın" sorusuna Demirci, "Rütbe itibarıyla benim üstümdeki kişiler de uçakları, taarruz helikopterlerini gördükleri halde bunun darbe olduğunu anlayamadılar. Sabah 7 civarında darbe olduğunu anladım." dedi.
Kılıçkaya, "Mihrali Atmaca, Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'i neden gözaltına aldırdı?" diye sordu. Demirci, "Mihrali bana bir açıklama yapmadı. 'Bunlar hain, emir Zekai Aksakallı'dan geldi, bunları derdest edeceğiz.' dedi. Ben de emri sorgulamadım. Biz verilen emri yaparız. Herhangi bir sıkıntı varsa sorumluluk komutandadır. Ümit Bak ile Mehmet Ali Çelik direnmedi. Sadece 'arkadaşlar yanlış yapıyorsunuz, masanın üstünde emir var' dediler. Darbe ile ilgili gece hiçbir şey duymadım." cevabını verdi.
Darbeciler tarafından öldürülen Astsubay Nedim Şahin'in yakınlarının avukatı da Demirci'ye, Şahin'i görüp görmediğini ve üzerinde hücum yeleği ve uzun namlulu silah olup olmadığını sordu. Demirci, "Ümit Bak'ın odasına çıkmadan önceki koridorda gördüm. Hücum yeleğini hatırlamıyorum. Uzun namlulu silahı yoktu. Tabancası var mıydı, dikkat etmedim. Ona Bak'ın odasını sorduk, gösterdi. 5-6 el silah sesi duydum ama kim vurdu görmedim." diye konuştu.
"Antalya ve Ankara'da sohbetlere katıldık"
Demirci'nin çapraz sorgusunun ardından duruşmaya SEGBİS ile İstanbul'dan bağlanan ve başka bir FETÖ davasından yargılanan Enis Gökhanoğlu, tanık olarak dinlendi.
Sanıklardan eski kıdemli başçavuş Cihat İbrahim Yörük hakkında beyanda bulunan Gökhanoğlu, Yörük ile askeri okulda tanıştıklarını belirterek, "Yanılmıyorsam yan sınıfımızdaydı. Askeri okulda kendisinin bu yapıyla alakası olup olmadığını bilmiyorum. Komando kursuna gitmeden önce gruplandırıldık. Kursa kadar bir veya 2 kez sohbetlere gittik. Komando kursundayken de bir veya iki kez gitmiştik. Ondan sonra da bir daha kendisiyle irtibatımız olmadı." dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Bayram Kantık, Gökhanoğlu'na, "Anlatacakların bu kadar mı? Sohbetleri kim, nerede ve ne zaman organize etti? Sohbet dışında bir faaliyetiniz oldu mu?" diye sordu. Gökhanoğlu'nun, sohbetlere 2011'de Ankara'da ve komando kursuna gittikleri Antalya'da katıldıklarını söyledi.
Sanık Yörük, Gökhanoğlu'nun iddialarını reddederek, "Doğrudur kendisiyle askeri okul sürecinde tanışıklığım var ama bu arkadaşla böyle bir organizasyonun içinde bulunmadım. Benim Antalya'da akrabalarım var. Çamaşırlarımı yıkatmak amacıyla yanlarına gidiyordum. Onun dışında bahsettiği hiçbir etkinliğe katılmadım." dedi.
Yörük'ün avukatı da tanığın pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için böyle bir senaryo yazdığını ileri sürdü.
- "Ömer Halisdemir, Aksakallı'yı arayacağını söyledi"
Gökhanoğlu'nun beyanının ardından darbe girişimi gecesinde Özel Kuvvetler Okul Komutanlığında nöbetçi astsubay olan Ahmet Karaslan tanık olarak dinlendi.
Karaslan, 15 Temmuz gecesi okul komutanlığında nöbetçi astsubay olduğunu ve olayları televizyondan öğrendiğini belirterek, "Okul Komutanına bilgi verdim. Bu sırada hazır kıta çağrıldı, üstlerimle telefon görüşmeleri yaptım. Komutanım kendisini almamız için araç istedi. Nöbetçi amirliği bu aracı vermedi. Ümit Bak'ın emri olduğunu söylendi." dedi.
Nöbetçiye tahsisli tüfeği aldığını aktaran Karaslan, şunları kaydetti:
"Nöbetçi amirliğine gittim ve nöbetçi subayı Volkan Vural Bal ile karşılaştım. Bal, 'Olmaması gereken şeyler olduğunu, Ankara'ya gelmemesi gereken birliklerin geldiğini' söyledi. Ayrılırken kapıda şehit Ömer Halisdemir'le karşılaştım. O da ne olduğunu bilmediğini, birazdan yukarı çıkıp, Zekai Paşa'yı arayacağını söyledi. Nizamiyeye sivil araçlarla birilerinin geldiğini gördüm. Araçlar, hızla karargaha girdi, araçtakiler binaya girmeden toplanmışlardı ve teçhizatları vardı. İçlerinden tanıdığım Ramazan'a durup ne olduğunu sordum. Ramazan da bana 'Kendine mukayyet ol, bu gece farklı şeyler olacak.' dedi. Gelenlerin okul personeli olduğunu görünce de komutanımı aradım ve durumu bildirdim. Kendisinin de haberi olmadığını, o kişilerin emriyle oraya gelmediğini ve gelenlerin dost olarak değerlendirilmeyeceğini söyledi. Ben okul komutanlığında beklerken helikopter sesleri gelmeye başladı."
"Mihrali düşman olarak algılanmayacak"
Darbe girişimi sırasında eski okul komutanı Tuğgeneral Ömer Faruk Bozdemir, Korgeneral Zekai Aksakallı ve Albay Mustafa Köksal ile irtibat kurduğunu belirten Karaslan, "Okul komutanlığını birçok arayan oldu. İsmail başçavuşun vurulduğunu öğrendim. Onun vurulduğu tarafa geçmek istedik, geçemedik. Bir müddet sonra ambulans geçti. Nöbetçi astsubayı aradım, ne oldu diye. Bir timin geldiğini, çatışma çıktığını, Ömer Halisdemir'in vurulduğunu söyledi. Gelen timin tam teçhizatlı olduğunu ve kimseyi yaklaştırmadığını söyledi." ifadelerini kullandı.
Sanıklardan Mihrali Atmaca ile nizamiyede karşılaştıklarını bildiren Karaslan, "Kendisine teslim olmasını söyledim. O da tüm gece bir boğuşma mı ne yaşamış, omzunun sakat olduğunu ve kolunu kaldıramadığını söyledi. Mihrali Atmaca'nın gelen ekipten olduğu, onu da düşman olarak kabul edebileceği bana söylendi. Oğuz Tozak Paşa da 'Mihrali düşman olarak algılanmayacak, silahını indir.' diye bir şey söyledi." diye konuştu.
Yaşananların bir darbe girişimi olduğunu 16 Temmuz, sabah saat 03.00 sıralarında anladığını öne süren Karaslan, "Çünkü nizamiyedeki ekibi ilk gördüğümde olayın farklı bir şey olduğunu düşündüm, çünkü dışarıdan silahlı ekibin gelmesi normal değil. Ani reaksiyon timinin de dışarıya yollanması normal değil. Darbe girişimi olacağı aklıma gelmedi." dedi.
Duruşmaya devam ediliyor.