Feyzioğlu'nun köklü, pratik ve hızlı çözümü
Önce Türkiye'ye kurulan kumpası saptayalım: Gladyo'nun kumpası! 2002 sonrasına göre adlandırırsak, Fethullahçı Gladyo'nun kumpası!
Hedefte kendi ağızlarından yaptıkları açıklamalara göre, TSK ve İşçi Partisi vardır.
Stratejik açıdan hedef, Kemalist Devrimin tasfiyesidir.
F Örgütü Tayip Erdoğanların yolsuzluklarını gündeme getirince, "Paralel devlet" dendi. Polis, savcılıklar ve yargı içine yuvalanmıştır.
F görevli yargılamalara son!
Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, köklü çözüme başlangıç yapıyor. Köklü çözüm, Özel Görevli Mahkemelerin arkasındaki F Gladyosunun kökünün kazınmasıdır. Özel Görevli Mahkemeler, sözümona 5 Temmuz 2012 tarihinde kaldırılmıştı, ama yürüyen davalarda görevlerine devam ettiler. Şimdi o devam eden kuyruğun kaldırılması gündemdedir. "Devlet aleyhine cürümlerde genel af" şu anda gerçekçi olmadığına göre, çözüm buradan başlar.
Feyzioğlu'nun önderlik ettiği çözüme göre, Özel Görevli Mahkemeler kaldırılınca, bu mahkemelerin 5 Temmuz 2012 tarihinden sonra yaptığı yargılamalar da geçersiz hale geliyor. O tarihten sonra karara bağlanan davalar, hüküm kesinleşmiş olsa dahi, yeniden görülecek. Böylece hem Balyoz Davası ve hem de Ergenekon Davası ve aynı kapsamdaki davalar, yeniden doğal yargıçlarla doğal mahkemelerde görülecek. Yargılamanın yeniden yapılması yasa hükmüne bağlanıyor. Başka deyişle yargıdaki paralel devletin "tercihlerine" bırakılmıyor.
Yolsuzlukla mücadeleye güvenli çözüm
Bu çözüm, yolsuzluk davalarını da doğal mahkemelere teslim ediyor. O nedenle Tayyip Erdoğan yönetimindeki yolsuzlukların kovuşturulması açısından da bugün uygulanabilecek güvenli ve sağlıklı yolu açıyor.
Feyzioğlu'nun çözümü, CHP çevrelerinin söylediği gibi, AKP'yi yolsuzluk soruşturmalarından kurtarmıyor. Yolsuzlukla mücadele, F örgütünün güdümlü yargısına muhtaç değildir. Yolsuzlukla mücadele, F örgütünün değil milletin meselesidir.
CHP yönetimi ve Cumhuriyet gazetesi, yolsuzluk davalarına genel mahkemelerin bakmasından niçin telaşa düşüyor? Burada paylaşılan telaş, F örgütünün telaşıdır.
Tutukluların durumu
Tutukluların yollarını gözleyen yakınları, olaya elbette sevdiklerine bir an önce kavuşmak açısından bakıyorlar. Ben de sevdiklerime bir an önce sarılma ateşiyle yanıp tutuştuğumu ilan etmekte bir sakınca görmüyorum. Metin Feyzioğlu'nun önderlik ettiği çözüm, kavuşma sorununa var olan koşullarda en pratik ve en hızlı çözümü getiriyor.
Prof. Dr. Feyzioğlu'nun yasa önerisinde, uzun tutukluluk sorununa çözüm var. Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi, tutukluluğa ilişkin maddeyi uzun bularak iptal etmişti ve yasa koyucuya yeni düzenleme için bir yıl süre vermişti. Feyzioğlu, Silivri Cezaevi Nöbet Çadırı önündeki açıklamasında, tutukluluk süresini iki yılla sınırlayan ve hâkime en çok bir yıl uzatma yetkisi veren bir düzenlemeyi gündeme getirdi. Buna göre, yasanın çıktığı gün, yargıçların takdirine bırakılmaksızın bu hüküm hemen uygulanacaktır. Balyoz davasında da kesinleşmiş hüküm geçersiz duruma düştüğü için, bütün tutuklular özgürlüklerine kavuşacaklardır.
Bu amaçla yasa tasarısının hiçbir yoruma bırakılmayacak içerikte yazılması, Feyzioğlu'na emanettir ve kendisi emanete sahip çıkacak kişiliğe ve erdemlere sahiptir. Adalet Bakanlığı'nın da yasanın hazırlanmasında Feyzioğlu'nun görüşlerine uyması, günümüz koşullarında beklenen tavırdır. Çünkü Arslanlı Yol'a çıkan halk hareketi bunu dayatıyor. Biz, Arslanlı Yol'un gücüne güveniyoruz. Bu güç kendisini kanıtlamıştır ve Genelkurmay Başkanlığı da açıkça görülüyor ki, bu pratik ve gerçekçi çözümü desteklemektedir. AKP, içine düştüğü çıkmazda bu çözümleri kabul etmek zorundadır.
'Emriniz olur Sayın Kanadoğlu'
Feyzioğlu'nun önderlik ettiği köklü, pratik ve çevik çözüm kamuoyunda kabul görünce, yeni seçenekler ortaya atıldı. Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun aylardır dile getirdiği "çözüm", Hürriyet gazetesinde "Kısa Yol 310" başlığıyla manşet oldu (6 Ocak 2014).
Özeti şu: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Balyoz davası hükmünün bozulması için Yargıtay'a başvuracak!
Bu çözümü ilk duyduğum zaman, kendimi Yargıtay Başsavcısının yerine koyup "Emriniz olur Sabih Bey" dedim.
Yargıtay Başsavcılığı'na kim "emir" verecek? Adalet Bakanlığı mı, Abdullah Bey mi, Fethullah Bey mi, yoksa Tayyip Bey mi? Kemal Bey mi, TBMM mi, yoksa kim? Peki Yargıtay Başsavcısı bu "emri" yerine getirecek mi? Bu arada zaten yerlerde sürünen hukukun namusunu kim kurtaracak?
Böyle bir önerinin bir hukukçunun aklına gelmesi çok acayip! Bu, bir çözüm değil ancak temennidir. Yargıtay Başsavcılığı'nın takdirine kalmış bir temennidir. Kaldı ki, sürecin devamında Balyoz davasında hükmü onayanların insafına boynunuzu uzatacaksınız. Tutukluluğa son verme açısından da bir çözüm getirmiyor.
Böyle bir emri yasa çıkararak da veremezsiniz, yürütme organının sopasını kullanarak da veremezsiniz! Eğer yargıçlar hakkında kasetler üreterek verirseniz, F örgütünden yardım almanız gerekir. Uluslararası mafya yoluyla dayatabilirsiniz belki ama ne kadar doğru olur? Arslanlı Yol'un yürüyüşçüleri ayakta çünkü!
'Kısa yol' değil çıkmaz yol!
İkincisi: Değerli Hukukçumuz Sabih Kanadoğlu'nun önerisi, yalnız Yargıtay'da kesin hükme bağlanmış davaları kapsıyor. Peki Ergenekon, Poyrazköy, Casusluk vb. adlarla yürütülen davalar ne olacak? Ergenekon örneğini alırsak, bir yıl içinde gerekçeli karar yazılacak, Yargıtay incelemesi en az iki yıl sürecek, kısmet olursa dört beş yıl sonra Sayın Kanadoğlu'nun çözümü imdada yetişecek! Öneri, hiç düşünülmemiş ve kimseyle tartışılmamış. Ancak yürüyen süreci baltalamaya yarıyor o kadar. Hürriyet'in kısa yol dediği, çıkmaz yol!
Kanadoğlu'nun kısa yolu, 2007 yılının ünlü 367 kodlu çözümüne benziyor. Hatırlayınız, Tayyip Erdoğanların halk hareketiyle yıkılması gündemde idi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Tayyip Erdoğan'ı bizim önerimiz üzerine istifaya davet etmeyi düşünüyordu. AKP telaştaydı. Tam o sırada, iktidar mücadelesini halk hareketinin elinden alıp Mecliste 367 üyeyle toplanma oranı gibi hukuken geçersiz bir alana taşıdılar ve Baykal'ın katkılarıyla AKP iktidarını kurtardılar; Abdullah Gül'ü Çankaya'ya oturttular. Böylece Türkiye 2007 karşıdevriminin yoluna sokuldu.
İki yolu niçin birbirinin karşısına koyuyorlar?
Önemle belirtelim, Sayın Sabih Kanadoğlu'nun önerdiği yoldan da gidilsin. Şu veya bu yoldan elde edilebilecek sonuçlara kimin itirazı olabilir. Her iki seçenek de yürüsün. Bu iki seçenek birbirinin karşısında değildir. Birinden giderseniz, öbüründen vazgeçmiş olmazsınız.
Garip olan, Sabih Kanadoğlu'nun önerisinin Feyzioğlu'nun önderlik ettiği çözümün karşısına konmasıdır.
F görevli yargının bekçileri
Feyzioğlu, F Gladyosunun yargıdaki karanlık örgütlenmesine ölümcül tehdidi gündeme getirince, feryat F örgütünden ve dostlarından geldi. Gül+Gülen+CHP yönetimi arasındaki kutsal ittifak yine kendisini gösterdi.
İstanbul Milletvekili Sayın Oktay Ekşi, Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, Sözcü yazarı Soner Yalçın ve Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, geçen hafta CHP yönetimine F örgütüyle işbirliğinden vazgeçmesi için çok kuvvetli uyarılarda bulunmuşlardı. Kamuoyunu dile getiren bu uyarılar dikkate alınmalıdır.
Prof. Feyzioğlu'nun Arslanlı Yol'daki çözümü
Bugün Türkiye'nin yakıcı olarak önünde duran sorun açıktır. Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy, İzmir davalarında F örgütünün tertipleri sonucu duvarların arasında yatanlar özgürlüklerine kavuşmalıdır. F örgütünün denetimindeki Özel Görevli Mahkemeler tasfiye edilmelidir. Öncelikli mesele budur. Yeniden yargılamalar, özgürleşen bir Türkiye'de olmalıdır. CHP çevresindeki dostlar, halkın Arslanlı Yol'a girdiğini görmüyorlar. Onların kafasında AKP iktidarı yıkılmaz, yıkılmayacaktır. O nedenle yargı da hep AKP'nin yargısı olacaktır.
Oysa öyle değil. Türkiye'nin önünde AKP iktidarı yok. Türkiye kasetlerle yönetilmeyecektir. Arslanlı Yol'da ilerleyen halk, Türkiye'nin geleceğini belirleyecektir. Devlet ve toplum, Kemalist Devrim temelinde yeniden örgütlenecektir. Yargıdaki çürümeyi herkes görüyor. Devlet yeniden örgütlenirken yargı da yeniden örgütlenecektir. Yargı bağımsız olacaktır. Süreç iniş ve çıkışlarıyla bu yöndedir.
Şu anda mesele, Silivri, Hasdal, Maltepe ve Şirinyer kapılarının açılmasıdır. AKP içine düştüğü zor durumda bu çözüme evet demek zorundadır. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, milletin büyük bir sorununu çözecek bir mücadeleye önderlik ediyor. Onunla el ele, omuz omuza olmak, bağımsız yargı ve özgürlük isteyen herkesin güncel görevidir.
Doğu Perinçek
Aydınlık/ROTA