Türkiye “solu”nun samimiyet sınavı: Katilin adını söyleyebilmek

Türkiye “solu”nun samimiyet sınavı: Katilin adını söyleyebilmek

Suskunluğunuzun, gevelemelerinizin, türlü laf cambazlıklarınızın dar “solcu” tekkelerinizde, entelektüel sohbetlerinizde işlevi nedir bilemiyoruz. Ancak ikiyüzlülüğün hakikat karşısında yaşama şansı yok, bundan eminiz. Parçalanmış insan bedenlerinin fotoğrafları ortalıkta dolaşırken, Cumhuriyet’in başkenti alev alev yanarken, mahallelerden ağıtlar yükselirken süslü, sofistike cümlelerle terörün psiko sosyolojik tahlilini yapma kaygınız, PKK’ya dokunmadan işin içinden sıyrılma çabanız, “sivil ölümleri”yle başlayan sinsi cümleleriniz en hafif tabirle mide bulandırıcı.

Kendinizi kısacık bir dürüstlük testine tabi tutun, samimiyetinizi sınayın.

“PKK yaptı” diyebiliyor musunuz? Öyle süklüm püklüm değil; gürül gürül diyebiliyor musunuz bunu?

Dünya basınının koca puntolarla duyurduğunu saklama gayreti içinde misiniz yoksa?

PKK’nın metropolleri bombalarla döşediğini, bugün bizi katledenin, ailemizin ve dostlarımızın canına kast edenin bu bombalar olduğunu açıkça söyleyebiliyor musunuz?

Yoksa Oslo tutanaklarında satır satır yazana gözünüzü kapamayı mı tercih ediyorsunuz?

AKP’den ve AKP’nin açılım politikalarının kuyruğuna takılan meclis içi/meclis dışı “muhalefet”ten hesap soracak iradeye sahip misiniz?

PKK üniversitelerde yuvalanırken, kampüslerde kimlik kontrolü yapacak kadar azıtırken sesini çıkarmayanların, Anadolu’nun gencecik çocuklarının yurtlarda, kantinlerde terör örgütleri tarafından devşirilmesine göz yumanların yakasına yapışacak mısınız?

Üniversite öğrencisi bir kadının kendisiyle birlikte onlarca kişiyi havaya uçuracak kadar sadist bir teröriste dönüşümünün arkasında süreç adı verilen soytarılığın olduğunu kabul edecek, sürece geri dönmek gibi saçma sapan turuncu hayaller kurmaktan vazgeçecek misiniz?

Yoksa onun yerine emperyalizmin restorasyon planlarına, AKP içinden bir kurtarıcı ekibin çıkıp gazınızı almasına razı mı geleceksiniz? Abdullah Gül’e “Başkan ol, federasyon kuralım, akan kan dursun” diye mesaj gönderenlere mi yamanacaksınız? Diyalog çağrılarının, nostaljik açılım güzellemelerinin zekanıza hakaret, PKK’ya ise suni teneffüs anlamına geldiğinin farkında mısınız?

İktidardaki gericileri, ahmak liberalleri, yetmez ama evetçileri, parlamento bekçisi ve tarikat fetişisti düzen partileri ile son 14 yılın siyasi aktörlerinin her birinin, maruz kaldığımız kepazelikte oynadığı rolü hatırlayacak mısınız?

Yoksa bu çapsız sürüsünün hafızanızdaki gediklerden istifade ederek paçayı kurtarmasına müsaade mi edeceksiniz?

Kendinize ve bu ülkeyi paylaştığınız yurttaşlarınıza karşı dürüst olun. İlletin kaynağını ve büyüklüğünü doğru tespit etmek, tedavide en radikal yöntemleri kullanmak durumundayız. Korkmanın, sinmenin ve paranoyaklaşmanın kimseye bir faydası yok. PKK’nın meclisteki uzantısı HDP’nin kapatılması ve Cumhuriyet düşmanı AKP’nin yıkılması önümüzdeki iki büyük görev. Bu yüzden Cumhuriyet Devrimi Kanunlarını uygulayacak, ulusal bütünlüğü yeniden tesis edecek, çağdaş ve ilerici bir iradeye omuz vereceğiz. Vatanın bütünlüğünü koruma iradesinin TSK içinde oluştuğunu biliyoruz. Öyleyse TSK’nın PKK’ya ve onu Batı Asya halklarının başına bela eden emperyalizme indirdiği her yumruğun arkasındayız. Yumruktan kuvvet alacak, yumruğa kuvvet vereceğiz. Türkiye’nin bombalarla dize getirilmesine, turuncu devrimlerle dizayn edilmesine, PKK’yla açılım sürecine dönülmesine izin vermeyeceğiz. Emperyalizmin üzerimize sürdüğü kuvvetleri dün Akdeniz’e döktük, bugün de hendeklere gömeceğiz.

En önemlisi de bilinçlerdeki hendeklerle mücadele edeceğiz. Üniversite kürsülerini PKK’nın ideolojik üssü haline getiren herkesle köklü bir mücadeleye girişeceğiz. Örgütsüzlüğe ve karamsarlığa tertemiz Cumhuriyet fikrinin keskin kılıcını bileyerek yanıt vereceğiz. Cumhuriyet tutkumuzu Ankara’mızda yeniden büyüteceğiz. Mustafa Kemal’in ve Cumhuriyetin askerleriyiz.

Hazal Saral

Bilim ve Ütopya Dergisi İstanbul Temsilcisi

http://oncugenclik.org/