Doğu Perinçek'ten o manşetle ilgili değerlendirme: Kamuoyunu...

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün Aydınlık gazetesindeki köşesinde, Hürriyet gazetesinin 25 Şubat 2017 Cumartesi günü tarihli '7 eleştiriye 7 yanıt' başlıklı manşet haberiyle ilgili değerlendirmede bulundu.

Doğu Perinçek'ten o manşetle ilgili değerlendirme: Kamuoyunu...

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün Aydınlık gazetesindeki köşesinde, Hürriyet gazetesinin 25 Şubat 2017 Cumartesi günü tarihli '7 eleştiriye 7 yanıt' başlıklı manşet haberiyle ilgili değerlendirmede bulundu.

Hürriyet gazetesinin 25 Şubat 2017 günü önemli bir kamuoyu hizmeti yaptığını ifade eden Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Özellikle Sosyal Medya denilen alanda Türk Ordusuna ve komutanlarına yönelik ileri geri söylentiler dolaştırılıyordu. Bu kampanyanın pek meraklı hizmetçileri var. Orduya ve komutanlarına vursunlar yeter, görevlerini yapmış oluyorlar." diye yazdı.

Perinçek'in yazısı şu şekilde:

Hürriyet gazetesi 25 Şubat 2017 günü önemli bir kamuoyu hizmeti yaptı. Özellikle Sosyal Medya denilen alanda Türk Ordusuna ve komutanlarına yönelik ileri geri söylentiler dolaştırılıyordu. Bu kampanyanın pek meraklı hizmetçileri var. Orduya ve komutanlarına vursunlar yeter, görevlerini yapmış oluyorlar.

ZORLU GÖREVLERİN EŞİĞİNDE

Mehmetçik savaşıyormuş, ülke bütünlüğü için canını ortaya koyuyormuş, umurlarında değil. Hatta bu savaştan Türkiye’nin yenik çıkmasını istiyorlar. O zaman, onlara göre Tayyip Erdoğan yönetimine son verme fırsatı doğacak! İktidar planlarını Türk Ordusunun yenilgisi üzerine kurmuş bulunuyorlar. Bu planın içinde ABD ile birlikte PKK, FETÖ, AKP’deki Abdullah Gül-Davutoğlu ekibi ve burada anmayı yararlı görmediğim başkaları da var.

Bu koşullarda kamuoyunu aydınlatmak nasıl olur, Ordunun Komutanlık kurumuna soracaksınız. İşte Hürriyet bunu yaptı. Yanıtların fısıltı olmadığı da açıklandı. Yedi konuya Genelkurmay adına İletişim Dairesi tarafından açıklık getirildi.

SAVAŞ YASASI

Zamanlama da yerinde. Çünkü Türk Ordusu, El Bab hedefine ulaştıktan sonra çok daha zorlu görevlerle karşı karşıya. ABD, kendi denetimindeki bölücü ve yobaz örgütlerini herkesin gözleri önünde Türkiye’ye karşı mevzilendiriyor, silahlandırıyor ve eğitiyor.

Bugün Ordunun komuta kademesine ilişkin tavır, aslında Ordumuza tavırdır. Bütün Orduların savaş yeteneği, komutanları hedef alınarak tahrip edilir. Savaş yasasıdır bu.

DARBE SAPLANTISI

Bu olayda darbe amacı aramak gerçekten tuhaf. Daha önemlisi, birden hiddet krizine girenlerin ve savcıları göreve çağıranların da vatan savaşını kazanmak diye bir dertleri olmadığı anlaşılıyor. Onlar ABD emperyalizmine ve piyon örgütlerine karşı mevzilenmek yerine, Türk Ordusuna karşı cephe tutuyorlar. Her fırsatta “darbeye karşı duruş” maskesi altında Ordu düşmanlıklarını sergiliyorlar. İşi Halkın Özel Harekâtı (HÖH) gibi adlar altında silahlı örgütlenmeler kurmaya kadar vardırdılar. Bu yaptıkları çok ciddî tehlikeleri içeriyor. Yakında özel olarak ele alacağız.

YASAK YOK ÜNİFORMA TALİMATNAMESİ VAR

Pek önemli değil ama Hürriyet’in bir ifade yanlışı var. TSK’da “Türban Yasasının kaldırılması ya da türbanın serbest bırakılmasından söz ediyor.”

TSK’da herhangi bir giyim yasağı yok. Türk subayının, astsubayının ve erinin üniforması var. Bu üniforma, talimatnamelerde tanımlanıyor. Türk askerinin üniforması belli. Örneğin fötr şapka yok, sarık yok, kısa pantolon yok, mayo yok, kruvaze ceket yok, türban da yok vb. Bunlar yasak değil. Düzenlemeler, yasakları saymıyor, Türk askerinin giyimini şapkasından ayakkabısına ve çorabına kadar tanımlıyor. Şimdi birisi de çıkıp Orduda “fötr şapka yasağını kaldırın” diye ortaya çıksa, buna özgürlük mücadelesi mi diyeceğiz?

ORDUNUN ÜNİFORMASI BOZULURSA

Orduları başıbozuk silahlı örgütlenmelerden çapulcu teşkilatlarından ayıran üniformadır. Üniforma, Türkçemizde “tek biçim”, “tek forma” anlamına geliyor. Spor takımları da öyle değil mi? Örneğin Filenin Sultanları veya Potanın Perileri maça türbanla veya farklı formayla çıkıyorlar mı?

Türbanla küt inemezsiniz. Türbanla ribaunt alamazsınız. Türbanla çapa yapamaz ve laboratuvarda çalışamazsınız. Türbanla savaşamazsınız. Türban kadını hayatın dışına atar. Tarihe bakınız türbanlı Türk kadını var mı?

Ordunun üniformasını bozarsanız, Orduyu bozarsınız. Ordunun içine türbanı sormak, ikilik sokmaktır, fitne sokmaktır. Aynı cephede savaşan asker, birbirine türbanlı mı şapkalı mı diye bakacak!

Millî Savunma Bakanlığı’nın aldığı karar ne kadar yasal ayrı bir konu, çünkü Ordunun üniformasını belirleyen kurum, Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. Fakat meselemiz kim yetkili sorusunda düğümlenmiyor. Orduda ikilik yaratan girişimler nereye varacak, önümüzdeki mesele budur.

MÜSLÜMAN İŞİ DEĞİL

Türkiye’nin tarihinde bir 31 Mart olayı var. Orduya sokulan fitne sonucu, bugünkü takvimle 14 Nisan 1909’da yaşananlar herkes için dersler içeriyor. O zaman da Ordumuz savaşların içindeydi.

Düşman yalnız dış cepheden saldırmaz. İç cephede bölünmeler yaratmak, en önemli savaş taktiğidir.

Orduda fitne çıkartmak, Müslüman işi değildir. Hiçbir gerçek Müslüman Orduda fitne istemez. Bunun ne kadar ağır sonuçları olacağını az çok bilir.

EVETLER DAHA DA DÜŞTÜ

Bu Orduya türbanı sokma girişimini Evet oylarını artırma telaşıyla yorumlayanlar da var. Çok yanlış! Evet oyları bu nedenle çok kaybetti. Çünkü türbana bakarak evet diyecekler varsa, onlar kararsızların çok dar bir kesimidir. Ama kararsızların çok büyük kesimi, bu fitneyi cezalandıracak bilince sahiptir.

İnişe geçen güçler, hep hata yaparlar.

AKP, inişe geçmiştir ve kendisi açısından da inişini hızlandıran aymazlıkları birbiri ardı sıra gündeme getiriyor.

Nafile!

ulusalkanal.com.tr

vatan partisi Doğu Perinçek