Çağatay dünyaya örnek

Down sendromlu Çağatay Aras, küçük yaşlarda çalmaya başladığı bağlamasıyla ustalara taş çıkartıyor. Konserler de veren, Çağatay Aras 30 yıldır bir an olsun yanından ayrılmayan annesi için ‘Benim annem devlet’ dedi

Çağatay dünyaya örnek

Çağatay Aras, Pendik’teki mütevazı evlerinde, bizi kırk yıllık dostunu görmüş gibi sarılarak karşıladı. Biz annesi Müslüme ve ağabeyi Suphi Aras’la sohbet ederken o da sazını konuşturdu. Sazını bıraktığı bir sırada 30 yıldır bir an olsun yanından ayrılmayan annesine sarıldı, “Özlemciğim annem çok güzel değil mi? Benim annem devlet” dedi.

Çağatay Aras, dört çocuklu ailenin en küçüğü. Aile, o 9 yaşındayken İzmir’den İstanbul’a göç etmiş. Müziğe ilgi aileden geliyor. Baba amatör de olsa saz çalıyor. Çağatay’ın 11 yaş büyük ağabeyi Suphi Aras konservatuvar mezunu. O da tıpkı Çağatay gibi 5 yaşında bağlama çalmaya başlamış. Ağabeyi Çağatay’ın hem arkadaşı hem hocası olmuş. Çağatay yalnızca bağlama değil, askı davul, perküsyon, flüt, klavye gibi birçok müzik aleti çalıyor. Anne Müslüme Aras, “Babası saz çalardı.O da sazı ilk başlarda oyuncak olarak gördü. Tellerine vururdu. Evde bidonları dizer oklavayla vurarak bateri yapardı. Müziğe ilgisini gördükçe üzerine düştük” diye konuştu.

DOWN SENDROMLULAR İÇİN IŞIK OLDU

Ağabey Suphi Aras da, Çağatay’ın çok yetenekli olduğunu söyledi. Suphi Aras, Çağatay’la nasıl çalıştıklarını anlattı: “Müzik için yetenek, ritim kulağı, melodi hafızası önemli. Çağatay bunlara sahip. Küçüklüğünden bu yana müzik çalışırken türkünün sözlerini espriyle birleştirerek anlattık. Müziği hafızasına resimle oturtuyor. Notalar bir fotoğrafa dönüşüyor. Bu şekilde yüzlerce eser çalıyor. Müzik konusundan kendinden başkasını beğenmez. Özgüveni çok yüksek. Son zamanlarda basının ilgisi arttı. Bu işin dramatize edilmesine karşıyım. Bu çocuk, down sendromlu bir müzisyen. Dünyaya örnek. Çağatay derneklerin yirmi yılda yapamadığı mesajı verdi. Çağatay, down sendromlular için bir ışık oldu. Aileler yeni yeni çocuklarını müzik aletlerine yönlendiriyor.”

Çağatay’ın büyük küçük herkesle iletişimi var. Yanından geçtiğini selamsız bırakmıyor. Sazı ise onun dili. Hastaneye bile sazıyla gidiyor. Müslüme Aras, “Geçen Çağatay için ortapediye gittik. Doktor, muayeneyi bıraktı. Çağatay çaldı, doktor söyledi” diye konuştu.

Çağatay boşuna “devlet” demiyor. 63 yaşındaki anne, onun her şeyi. Ağabeyiyle müzik çalışmadığı zamanlarda hep yanında annesi var. Çağatay İzmir’de 1 yıl eğitim alabilmiş. İstanbul’a taşındıklarında özel eğitim sınıfı olan bir okulu göstermişler. Sınıfta başka öğrenci olmayınca eğitimi yarıda kalmış. Müslüme Aras, “Onu bırakıp kendim için hiçbir yere gitmedim. İlgiyle, sevgi ve en çok da sabırla büyüttük. Otobüse bindiğinde bakışlardan sorulardan rahatsız oluyor. Dar gelirli bir aileyiz. Ben de isterim bir yerlere gitsin gelsin. Olmadı, evde alabildiğini vermeye çalıştık” dedi.

Bunca müzik aleti güzel ama bir de ya konu komşu rahatsız olursa kaygısı var. Aile, devletten bu çocukların kendilerini rahatça ifade edebileceği özgür hissedeceği yerler yapmasını istiyor. Çağatay’ın bağlamasını, Youtube’dan ya da Facebook’taki Down Syndrome Çağatay Aras sayfasından takip edebilirsiniz.

ŞEFİNDEN GÖREVİ ALDI

Ataşehir Gönüllüler Korosu, Çağatay Aras’a verdikleri konser sırasında konuk sanatçı olarak sahne verdi. Şef Atilla Gündüz’le Yeditepe Üniversitesi’nde prova yapılacak. Hikayesinin gerisini ağabey Suphi Aras anlattı: “Koro Türk Sanat müziği seslendirecek, Çağatay da konuk sanatçı olarak arada parça çalacak. Prova başladı, Çağatay yarıda kesti. Attila hocaya ‘sen yapamıyorsun’ dedi. Atilla hoca da, ‘İyi madem öyle sen yönet’ diye yanıt verdi. Çağatay, ‘Bir, iki , üç, dört’ dedi ve koroyu yönetmeye başladı. Herkes hayran kaldı. Atilla hoca, konserde de ‘Çağatay bey lütfen siz yönetin’ dedi. Ve o gün konserde bir bölümü Çağatay yönetti.”

GÜLÜCÜKLER İÇİNDE BİR KAYIP ÇOCUK

Çağatay Aras İzmir’den İstanbul’a taşındıklarında bir gün kaybolmuş. O gün Çağatay’ın yaşadıkları toplumun dayanışma kültürüne örnek. Anne Müslüme Aras anlatıyor: “Biz evdeyken o kaşla göz arasında kayboldu. Seçim dönemiydi. Seçim arabalarının peşine takılıp gitmiş. Bütün mahalleyi ayağa kaldırdık, gece yarısına kadar aradık. Umudu kesmişken elinde bir sürü çiçek, yakalarının her yanında parti rozetleriyle Maltepe’nin meydanında bulundu. Çarşıda daha önce birlikte nereyi girip çıktıysak gelinlikçiden bankalara kadar gün boyunca her yere uğramış. Gittiği her yerden de kart almış. Bir Sivaslı dede saçını kesmiş bir başkası ayakkabısını boyamış, birisi lahmacun yedirmiş. Yüzük hediye eden olmuş, bunların hepsini sonra bize anlattı. Biz üzüntümüzden kahrolurken o özgürlüğün tadını çıkarmış gülücüklerle bize bakıyor.”

ENGELSİZ BİR YAŞAM İÇİN ‘ENGELSİZ KÖŞE’ HER PAZARTESİ AYDINLIK’TA

Hayatlarını kolaylaştıracak politikaların olmaması nedeniyle günlük yaşamda birçok engelle karşılaşan engelliler, seslerini duyurmakta da güçlük çekiyor. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak ise zor değil. Bunun içinse önce seslerine kulak vermek gerekiyor.

Engelsiz yaşamı hayata geçirmek için örgütlenen engelliler, Aydınlık’a ‘Sesimiz olun’ çağrısında bulundu. Aydınlık ailesi olarak Engelsiz Yaşamı Destekleme Derneği’nin bu talebine kayıtsız kalamazdık. ‘Aydınlık hepimizin’ diyerek sayfalarımızı onlara da açıyoruz. İhtiyaçlarını, taleplerini ve bunları hayata geçirmek için çözüm önerilerini gazetemizden dile getirecekler, engelin ‘engel’ olmadığını kanıtlayan başarı hikayelerini de haftada bir yayımlanacak olan ‘Engelsiz köşe’mizden okurlarımıza ulaştıracaklar.

Engelsiz Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Bülent İnce’nin, bütün engelliler adına gazetimizden istediği desteği ilettiği metni okurlarımıza sunuyoruz:

“Aydınlık gazetesinin sağladığı olanaklarla engellilerin sorunları, başarı öyküleri, gelecekte nasıl bir engelli profilinin ortaya çıkması adına etkili ve uyarıcı yazıların yazılması sağlanacaktır. Maalesef, engellilerin gündelik hayatta yaşadıkları sorunların basında yeterince yer aldığı söylenemez. Örneğin, belki de en önemli sorun olarak, kentin bütün alanlarında erişim sıkıntısı çok fazla yaşanmakta ve neredeyse kronik bir hal almaktadır. Bunları ilgili kamu görevlilerinin dikkatine sunacak, toplumsal vicdanı harekete geçirecek haber ve yorumların gazetede olmasını sağlayacak bir çalışma içerisinde olunmalıdır. Özellikle yaşadığı mekanın (evin) fiziksel şartları engellinin yaşamını zorlaştıran en önemli fakat çok da bilinmeyen unsurlardan bir tanesidir. Buna dair haberlerin ve çözüm önerilerinin de bulunduğu bir yayın politikası takip edilmelidir.

Belki de bu anlamda, insan hakları temelli bir toplumsal kalkınma modeline vurgu yapılması, gelişmiş ülkelerde görülen daha homojen, adil ve eşitlikçi bir toplum yapılanmasına yol açacaktır ki bu, engellilerin sorunlarının topyekün bir şekilde çözülmesini sağlayacaktır. Toplumsal algının, acımanın ötesine geçmeyen refleksi; çeşitli kurum ve kuruluşların sosyal sorumluluk projelerini sadaka niyetine verilen yardımların ötesinde değerlendirememesi, engelli vatandaşlarımızın onurunu zedelemektedir. Bu olumsuz algı ve anlayışın değişmesi adına, engelli vatandaşlarımızın fark edilmelerine yönelik etkinliklere destek vermek, haber ve analizlerle toplumu ve yetkilileri doğru bilgilendirmek gerekmektedir. Engellilerin sosyal hayatını, eğitim ve kültürel durumlarını, sosyal hayata katılım sürecinde karşılaştıkları sorunları, spor ve sanat hayatında kimi engellileri başarıya ya da kimilerini yetenekli oldukları alanlarda başarısızlığa götüren süreçleri vatandaşlarla, yetkililerle, aydınlarla tartışmaya açmak ve ortak aklın ve vicdanın rehberliğinde çözüm odaklı yayın yapmak gerekmektedir. Derneğimizin bilgi, tecrübe ve kadro zenginliğini bu anlamda önemli bir avantaj olarak değerlendirmek gerektiği inancındayız. Ülkemizde yaklaşık on milyon engelli var. Doğrudan etkilediği nüfus, ailelerle birlikte yirmi milyonu bulmaktadır. Bu kitle, sorunların takibini isteyen pasif bir kitle değil; örgütlü, aktif, her anlamda dinamik, üretken bir kitledir. Basın yayın alanında doğru anlatıldığında bu kitleye ulaşmak hiç de zor değildir. Gazetede bize tahsis edilecek bir alanın, engellileri de içeren eşitlikçi bir toplum kurgusunu tartışmak için güçlü bir kanal olduğunun bilinci içinde olduğumuzu belirtmek isteriz.”

Engelsiz Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Bülent İnce ve dernek üyeleri.

Özlem Konur Usta

Aydınlık