Selcan Taşçı yazdı: Katil bilirdik

Selcan Taşçı yazdı: Katil bilirdik

Yeniçağ gazetesi yazarı Selcan Taşçı, "Katil bilirdik" başlıklı bir kaleme aldı.

İşte Taşçı'nın yazısı

Dün sabah, şehirlerarası otobüste önümdeki koltukta oturan, giyim kuşamlarına, hâl ve tavırlarına bakınca muhafazakâr sayılabilecek yaşlı çiftin sohbetinden bir “kuple”(!):

Adam: Zeki-Metin’in Zekisi de ölmüş...

Kadın: Allah kabir rahatlığı versin....

Adam: Kenan Evren de ölmüş akşam...

Kadın: O çeksin... Millete çok çektirdi, o çeksin...

Nokta.

Mustafa’yı öldürmüş, Ali Bülent’i, Cevdet’i, Cengiz’i, Selçuk’u, Halil’i, İsmet’i, Ahmet’i öldürmüş...

Dursun ölmüş “şartları olgunlaşabilsin” diye; Süleyman, Ruhi, Yusuf...

O ölse ne!

Yaşarken söylenebilecek her şeyi söyledik hakkında zaten; öldükten sonra ardından söylenenler de belli işte;

- Kötü bilirdik...

- Katil bilirdik...

- Zalim bilirdik...

Helallik alamadan gidecek bir mefta artık sadece...

Değmez ya; şehitlerimizin, yetimlerimizin, “ah”larımızın hatırına -toprak kabul ederse tabii- birkaç satır karalarız elbet defninden sonra. Ama bugün köşenin geleneğini bozmak olmaz, her pazartesi olduğu gibi sütunlarımızı size, sizden gelenlere açma günü...

Kenan Evren’in ölümden sonra sosyal medyaya yansıyan “tepki” lerden “hukuken sakınca doğurmayacak olan” birkaç örnekle başlayalım haftaya:

Sinan Serin: Belki de ilk defa bir ölünün arkasından kötü bilirdik diyeceğiz.

Hüsnü Durdu: Cehennemdekiler panikte , Kenan Evren geliyor !!

Selim Yalabık: Ateşin bol olsun Kenan Evren.

Rüzgar Sağnak: Kenan Evren yaşını büyütüp çocuk asmış. Daha bir sene önce yaşını büyütmeden direkt çocuk vurulup yetmez meydanda yuhalatıldı. Fark nerde?

Ahmet Şık: Kenan Evren faşisti layığıyla yargılanamadan öldü. Geride kalan diktatör özentileri böyle kolay kurtulamaz umarım.

İlhan Taşçı: Yüzde 52’nin oyuyla geldim diyen Erdoğan’a hatırlatmalı Kenan Evren %91 oyla geldi.

Emin Çapa: Bedeni öldü Kenan Evren’in ama faşist fikirleri iktidarda.

Hakan Demir: İç güvenlik yasası çıktıktan sonra yakınlarına “artık huzurla ölebilirim” dediği söyleniyordu zaten.

Yener Güneş: “12 Eylül’de elim hiç titremedi” diyen Kenan Evren’in ölümüne hiç üzülmedik, ABD üzülsün, “ABD’nin çocuğu” ydu sonuçta.

İsmail Koncuk: Diktatörler de Ölür. Kenan Evren 98 yaşında öldü. Önemli olan nasıl hatırlanacağınızdır. İşkenceciler, zalimler asla hayırla anılmayacaktır.

Özgür Mumcu: Toplum olarak Kenan Evren’e küfretmeyi hak edecek yüzleşmeyi ve yargılamayı beceremedik.

Enver Aysever: Kenan Evren öldü. Demek tüm faşistler ölüyor.

Ahmet Ümit: Kenan Evren gibi diktatörlük peşinde olanlar, bilesiniz ki, o adamla aynı lanet altındasınız. Tarih sizi de affetmeyecek.

*

Dedesinin torunu

Yazıyı görünce hissettiklerimin tarifi yok... Kuruluşundan itibaren uzun dönem gazetemizin de başyazarlığını yapan, -günü gelmişken- “Evren zulmü”nü de en ağır şekilde yaşayan, benim -her zaman söylediğim, her fırsatta andığım- yazı idolüm rahmetli Necdet Sevinç’in torunu, Göktuğ Alemdar büyümüş de dedesinden devraldığı bayrağı dalgalandırmaya başlamış bile. Göktuğ’un cafesiyaset.com’da yayınlanan yazısından aşağıdaki satırlar:

“1- Yarışma da entel dantel konuşup, garip garip giyinip birbirine laf yetiştiren kızlar, ve bunları güya çok büyük adammış gibi egosu tavan olan yargılayan jüriler.

2- Dizilerin çoğunda yabancılara özenme çabaları. Bunun en büyük göstergesi yabancı giyim, kuşam, konuşma ve yaşam. Ve çoğunlukla yerli şarkılardan çok yabancı şarkılar vardır.

3- Evliliği kutsallıktan çıkarıp, para geliri kimdeyse onla hayatını sürdürmekten ibaret olarak gösteren ve bu ilişkileri elektrik altında yapan programlar.

4- Hep yarışmalar, yeni yarışmalar, farklı eğlenceler, komedi yayınları vb. Fakat bu yarışmaları yaratanların hepsi yabancılar.

5- Yarışmalarda her zaman çok farklı acayip, garip özellikli insanlar görüyoruz. Bunun nedenini size açıklıyım. Para! İzleyiciler olağan dışı şeyleri izlemeye bayılırlar. O yüzden program yapımcıları her zaman bu tarz farklı şahısları yarıştırırlar. Yarışmacı kendini reyting uğruna harcar, yapımcı yarışmacıya gülüp parayı harcar. Sistem budur.

6- Atatürk’ün yasakladığı din siyasetinin programlara, sabah şovlarına taşınıp, saçma sorular, uydurma hikayeler ve klasik hikayeler diye 3 bölümde gösterilir.

7- Tartışma programlarında siyaset adamlarının sanki liseli gençlerin kavga etmesi gibi birbiriyle güya saygı çerçevesinde konuşmaları. Bunun sebebi de adam gibi adamları milletine vatanına sahip çıkanları hiçbir programa çıkarmamalarıdır.

8- Artık hemen hemen her şeyi dışarıdan kopyala Türkiye’ye yapıştır yapıyoruz. Çevirdiğimiz dizilerin artık çoğu uyarlama, yarışmaların hiçbiri Türk yapımı değil, Artık gelen geçenin bir mutfağı bir sofrası var. Şehir şehir gezerek hapur hupur yiyerek yemek tanıtan onun mutfağı, bunun sofrası.

Bu bir projedir. İdeolojik taaruzdur. Türklerin kültürünü parçalama çabasıdır. Türkçe kültürünü, müzik kültürünü, dans kültürünü, yemek kültürünü, yaşam kültürünü, kıyafet kültürünü bozma çabasıdır.”

*

Afiyet olsun

Coşkun Telciler hâlâ, kendisine “Müslüman” diyenlerin Kur’an’ı Kerim’i “yemesinin” şokunda:

“Ben Kur’anı Kerim’i okurken, elimde en küçük kir, yağ, leke hatta toz bile olmaz. İyice temizlerim, sonra elime alırım. Sayfaları çevirirken yıpranmasın diye çok yavaş çeviririm, mümkün olduğu kadar az çeviririm.

Adam Kur’anı Kerim’den bir sayfa açıyor, cep telefonuyla çekip pasta yaptırıp yiyor.

Müslümanlar ses çıkarmıyor.

Afiyet olsun Müslümanlara!!!!!!”

ulusalkanal.com.tr

yazdı selcan taşçı