Aydınlık yazarı Ufuk Söylemez: Erdoğan'a birisi bunları söylemeli

Aydınlık gazetesi yazarı Ufuk Söylemez, 'Tayyip Erdoğan'a birisi bunları söylemeli' başlıklı bir yazı kaleme aldı. Söylemez, Erdoğan'ın AKP’nin 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada, ekonominin kanıtlanmış gerçeklerine uygun düşmeyen bir takım ekonomik hedefler ve iddialar açıkladığını yazdı. Söylemez, yazısında "T. Erdoğan’a bu sözleri söyletenler artık danışmanları mı, Bakanları mı yoksa kendisi mi bilemiyorum Ama bu lafların, vaatlerin, hedeflerin ve iddiaların hayata geçirilme ihtimali yok denecek kadar az, hatta yok!" ifadelerini kullandı.

Aydınlık yazarı Ufuk Söylemez: Erdoğan'a birisi bunları söylemeli

Aydınlık gazetesi yazarı Ufuk Söylemez şunları belirtti:

T. Erdoğan, AKP’nin 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde yaptığı konuşmada, ekonominin kanıtlanmış gerçeklerine uygun düşmeyen bir takım ekonomik hedefler ve iddialar açıkladı.

Bize göre, çoğunluğu, “bindirilmiş kıtalar” olarak tabir edilen taşıma kalabalıklardan oluşan salondaki kalabalık ve partililer ise bu “desteksiz vaatleri ve sözleri” çılgınca alkışlayıp, sloganlar attılar.

T. Erdoğan “… Türkiye olarak ne orta gelir, ne orta demokrasi tuzağına düşeceğiz, yeni programlar ve yatırımlarla orta gelir tuzağını mutlaka bozacak, 2023 yılı için belirlenen 25 bin dolar milli gelir hedefine ulaşacağız…” anlamında sözler sarffetti.

T. Erdoğan’a bu sözleri söyletenler artık danışmanları mı, Bakanları mı yoksa kendisi mi bilemiyorum Ama bu lafların, vaatlerin, hedeflerin ve iddiaların hayata geçirilme ihtimali yok denecek kadar az, hatta yok!

Neden mi? Türkiye IMF verilerine göre, kişi başına düşen milli gelirde dünyada 69. sıraya gerilemiş vaziyette.

2008 yılında 10 bin 931 ve 2010 yılında 10 bin 550 dolar, 2015 yılında 11 bin 82 dolar kişi başına düşen milli gelire sahip olan Türkiye’de bu rakam 2016 yılı sonu itibarıyla yine azaldı ve 10 bin 807 dolar olarak gerçekleşti. Büyüme oranı ise yüzde 2.9 da kaldı maalesef. (Hem de TÜİK’in tartışmalı revizyonlarına rağmen.)

BÜYÜME TIKANMIŞ DURUMDA

Türkiye artan nüfusuna rağmen, ekonomide büyüyemiyor, patinaj yapıyor. Yani büyüme tam anlamıyla tıkanmış vaziyette.

Şimdi gelelim 2023 yılında, bugün kişi başına düşen 10 bin 807 dolarlık gelirin 25 bin dolara çıkarılması hedefine. Yani 7 yıl sonra milli gelirin 10 bin dolardan 25 bin dolara çıkarılması amaçlanıyor.

Öncelikle, ister nominal, ister satın alma gücü paritesiyle olsun, milli gelir artışının hedeflenmesi kuşkusuz ki olumlu bir yaklaşımdır.

Ancak, milli gelirimiz ne zaman ve nasıl büyüyerek örneğin 2 katına çıkar? İktisatta bunun bir kuralı var mıdır?

Cevabı, evet vardır olacaktır.

Bu kural iktisatta 70 (ya da 72) kuralı olarak da anılır.

70 (ya da 72) rakamını büyüme oranına bölün, çıkan sonuç-yaklaşık olarak gelirin ikiye katlanması için gerekli yıl sayısını verir.

Milli gelirin, dolayısı ile kişi başına milli gelir artışının gerçekleşmesinin ön koşulu büyümenin sürmesidir.

İktisat’ta 70 (ya da 72) kuralı denilen yaklaşım, bir değişkenin 2 katına çıkması için geçecek (yaklaşık) süreyi hesaplamak için değişkenin (yüzde büyüme oranının) 70 (ya da 72)’e bölünmesini öngörür.

Örneğin yüzde 5’lik bir yıllık büyüme hızı ile yaşam standartları yaklaşık 14-15 yılda, 2 katına çıkar. Diğer bir ifade ile 60 yıllık bir ömürde ortalama yaşam standardı 4 katına çıkar.

Yıllık yüzde 7’lik bir büyüme oranı ile bu süre 10 yıl olarak gerçekleşir.

7 yıl sonra yani 2023 yılında, 10 bin dolar olan milli gelirin 2 katına çıkabilmesi için, yıllık ortalama yüzde 10’luk bir büyüme gerekir ki, bunun gerçekleşme olasılığı matematiksel olarak olmasa bile mümkün görülmemektedir.

Türkiye’de yıllık yüzde 5’lik bir büyüme ile bile yaşam standartlarının ancak 14-15 yıl sonra 2 katına çıkmasını öngörmek dahi oldukça iyimser bir tahmin olur.

ORTA GELİRİN TUZAĞININ TAM İÇİNDEYİZ

Öte yandan, Türkiye 2005 yılına kadar Dünya Bankasının tanımlama ve sınıflamasına göre “Düşük orta gelir düzeyinde” olan bir ekonomiydi. 1955 yılından 2005 yılına kadar tam 50 yıl boyunca bu kategoride kaldı.

Sıcak para girişleri ve aşırı değerli TL sayesinde Türkiye, ancak 2005 yılında “yüksek orta gelir düzeyindeki” ülkeler kategorisine çıkabildi. Ama “deniz bitince” bugün yine “aynı tuzağa düştü” maalesef!

50 yıl sonra gelinen bu aşama esasında bir başarı sayılamazdı elbette ki. Çünkü mesela, Çin 17 yılda, Güney Kore 19 yılda, Tayvan 19 yılda, Malezya 27 yılda ve Tayland 28 yılda bu aşamaya ulaşabildiler. Türkiye düşük orta gelir seviyesinde Bulgaristan gibi ülkelerle beraber 50 yıl geçirmek durumunda kaldı.

Orta gelir düzeyinde takılıp, patinaj yapan ve üretkenliğini arttıramayan Türkiye gibi ekonomilerin “orta gelir tuzağına” düştükleri kabul ediliyor.

Bu tuzaktan çıkabilmek için geleneksel emek- yoğun klasik, yer altı kaynaklarının kullanımına yönelik, köyden kente göçen işgücüne dayalı olan ekonomik yapılardan, bir başka aşamaya geçilmesi gerekiyor.

BİLİME UYMAYAN LAFLAR

İnsana değer ve önem veren, eğitimi önceleyen, ileri teknoloji ve katma değeri yüksek ihracata yönelebilen, Ar-Ge ve eğitim kalitesini yükseltebilen ekonomiler, bu orta gelir tuzağından çıkabilmek için daha şanslılar.

Türkiye gibi sıcak paraya (kısa vadeli spekülatif sermaye hareketleri) bağımlı bir biçimde ithalata dayalı büyüyebilen, inişli-çıkışlı istikrarsız büyümeye sahip bir ekonominin -bugün olduğu gibi- “orta gelir tuzağına” sürüklenmesi kaçınılmazdır.

Öte yandan, Ortaçağ kalıntısı mezhep fanatizmi ve siyasal İslamcılık zihniyetiyle Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkabilecek iradeyi, bilgiyi, teknolojik ve kurumsal yenilenmeyi başarmasının son derecede güç olacağı da izahtan varestedir.

T. Erdoğan’ın “orta gelir tuzağına düşmeyeceğiz” söylemi de, 7 yıl sonrası yani 2023 yılı için 25 bin dolarlık kişi başına düşen milli gelir hedef ve vaatleri de, gerçekçi olmayan, iktisat bilimine ve ekonominin içinde bulunduğu koşullara uymayan laflardır.

Acaba birileri T. Erdoğan’a bunları söyler mi?

ulusalkanal.com.tr

tayyip erdoğan aydınlık ufuk söylemez