Sinan Sungur yazdı: Kıbrıs'ta sona doğru
Kıbrıs'ta son günlerde gergin bir siyasi iklim var. Müzakereler tıkandı, çözüm masası dağılıyor.
Kıbrıs'ta son günlerde gergin bir siyasi iklim var. Müzakereler tıkandı, çözüm masası dağılıyor.
Masayı dağıtacak hamle Rumlardan geldi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Meclisi, pamuk ipliğine bağlı ortamı bozmaya yetecek bir adım attı. Rum Meclisi, 10 Şubat günü olağanüstü bir oturumla toplandı, ''Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını öngören ENOSİS Referandumu'nu Rum okullarında, tarih kitaplarında ders olarak okutma'' kararı aldı. Rumların bu hareketi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve onun gibi Kıbrıs'ta ortak devlet hayali ile yanıp tutuşan bir çevrenin tüylerini diken diken etti.
Kıbrıs'ta, ara bölgede gerçekeleşen son liderler buluşması, bu kriz üzerine gergin bir biçimde son buldu. Kapılar çarpıldı, diyalog sürecine ara verildi. Kolay kolay toparlanamaz gibi gözüküyor.
İlk bakışta, Akıncı'nın sert tavrı, Kıbrıslı Türklerin geleceği açısından umut verebilir. Ancak, Türkiye'nin çıkarları açısından durum bu kadar basit değil
Mustafa Akıncı'nın Rumlara ENOSİS konusunda sert çıkmasının sebebi, adada kurulması istenen ortak devletin, ortak değerlerine uygun olmayan bir karar olması. Yani siz ENOSİS derseniz ortaklaşamayız diyor. Rum basınından öğrendiğimize göre, Rum tarafı bu hareketine gerekçe olarak, KKTC'de ders kitaplarında Kıbrıs Barış Harekatı'nın yer almasını gösteriyor. Yani Rum tarafı, bir pazarlık konusu olarak adadaki Türklerin varlığını garanti altına alan Kıbrıs Barış Harekatı'ndan söz edilmemesini istiyor.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, cumhurbaşkanlığına aday olduğu günden itibaren, Kıbrıs'ta ortak devlet hayaliyle hareket etti. Müzakere masasını yeniden kurdu. Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler gerildi. Etkilediği çevreler ve kurumları Türkiye'ye karşı harekete geçirdi. Türkiye'nin Kıbrıs'taki garantörlüğünü tartışmalı hale getirmeye çalıştı.
Akıncı, bunlarla da sınırlı kalmadı. Müzakereler sırasında, Rum lider Anastasiadis ile birlikte kapalı kapılar ardında toprak pazarlığı yaptı. Kıbrıs'ta kanla kazanılan toprakları, adadaki Türk askerinin varlığını, Türklerin siyasi ve egemenlik haklarını tartışmaya açtı.
KIBRIS'TA TEHLİKELİ KONULAR
Birleşmiş Milletler kontrolünde yürütülen Kıbrıs Müzakerelerinde bir tez etrafında taraflar yıllardır toplanıp toplanıp dağılıyor. Kıbrıs'ta Rumların ve Türklerin ortak bir devleti olabilir mi ?
Kıbrıs'a refah, barış ve huzur getireceğine inanılan bu öneri, neredeyse yetmiş yıldır dünyanın ve Kıbrıs'ın gündeminde. Türkiye tartışmaya 1974 Barış Harekatı ile cevabını verdi. Ancak o tavırdaki milli duruş bugünlerde sürdürülemiyor. Özellikle Rauf Denktaş'tan sonra gelen tavizkâr liderler(Türkiye’den de zaman zaman tavizler veriliyor), bu öneriyi Kıbrıs'ın gündeminde tutmaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler kontrolünde müzakereler gerçekleşirken, ‘’Batı’’ adada boş durmuyor. Avrupa Birliği Türk tarafındaki bazı sendika ve dernekleri belirli ödüller karşılığında, teslim almaya çalışıyor.
AB tarafından finanse edilen “2016 Vatandaşlık Ödülü” KKTC vatandaşı bir sendikacıya hem de Kıbrıs Rum Kesimi’nde törenle veriliyor. AB’nin tüm büyükelçileri, açıkça istihbarat elemanı gibi çalışıyor. Adada çok sayıda kötü niyetli ajan cirit atıyor.
İsrail, adanın güneyinde ve KKTC’nin egemenlik alanında doğalgaz arama çalışmalarına devam ediyor. Rum basını sürekli yeni Kıbrıs haritaları yayınlıyor. Peki bunlara ses çıkıyor mu ? Hayır...
Tartışılan konular, Kırbıs’ta federe devletin nasıl kurulacağı, kimlerin bu devlette başkan olacağı, Türklerin ne kadar toprak vereceği, Türkiye'nin garantörlüğünün nasıl bulacağı, Türk askerinin adayı ne zaman terk edeceği...
MASANIN DAĞILMASI ÇÖZÜMÜN PARÇASIDIR
Her siyasi kriz aynı zamanda yeni fırsatları da içerisinde bulundurur. Oluşan bu yeni ortamda, Kıbrıs davasına tekrardan sarılmak, Batı'nın kuşatmasını yarmak zorundayız.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, ortak devlet projesinden vazgeçmeli, Avrupa Birliği'ne girme şartı olarak sunulan tavizleri elinin tersiyle itmelidir. Her alanda vatan emperyalizme karşı vatan mücadelesi yürüten Türkiye, Kıbrıs’ı da üst sıralara yazmalı. Türkiye'nin güçlü duruşu, adadaki Türkleri etkileyecek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenliğini ve bağımsız durma iradesini güçlendirecektir. Üstelik bu duruş, sırtını Türkiye'ye dönen Kıbrıs Türklerini de kazandıracaktır.
Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler masalarında kazanacağı bir barış ve huzur ortamı yok. Müzakere masasının dağılması, Türklerin ve Rumların geleceğine yönelik en sağlıklı çözümdür.
Kıbrıs Girit olursa, Türkiye vatan savunmasında başarılı olamaz.
Kıbrıs'ta güçlü milli duruş sergilenmeli, ortak devlet ve federasyon siyasetinden vazgeçilmelidir.
Kıbrıs'ta Türklerin egemenliğini savunmak, Türkiye'yi savunmaktır...
Sinan Sungur
ulusalkanal.com.tr