Türkiye’yi bölenler kaybetmiştir
Çok önemli bir gelişmedir, yalnız 8 Şubat 2014 günlü Aydınlık’ta gördük:
Bölücülük bölgede bozguna uğradı
ABD’nin bölge ülkelerini bölme girişimi Suriye’den başlayarak bozguna uğramıştır.
Kahraman Beşar Esad, ülkesinin toprak bütünlüğünü savaşarak sağladı. Rojava ve El Kaide derebeyliklerinin sonu yakındır.
Barzani yönetiminin ABD’ye direnen Bağdat hükümetiyle anlaşmaya yönelmesi Irak’ı bölme planının da çökmekte olduğunu gösteriyor. "ABD, artık Barzani'nin ipini çekiyor" söylentilerinin nedeni burada.
İran’a zaten diş geçiremediler. Artık hiç kimse İran’ı bölmekten söz edemiyor. Düşmanları İran ile anlaşmanın yollarını arıyor.
Bölücülüğün Türkiye’deki bozgunu yakındır
Plan, Türkiye’de bozuldu.
Suriye, Irak ve İran, hükümetleri önderliğinde direndi. Türkiye’de ise bölünmeye karşı direniş halktan geldi. 19 Mayıs 2012’de İstiklal Caddesi’nde 200 bin gencin yürüyüşü ile başlayan büyük mücadele, 2013 Haziran ayaklanmasıyla bütün yurda yayıldı ve Arslanlı Yol’a girdi. On milyonlarca insanın Türk bayrağı altında birleşmesi ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” gürleyişlerinin stadyumlarda yankılanması, bölünmeye izin vermeyecek gücü dosta düşmana göstermiştir.
Birleşme sürecine giriyoruz
Bölgemize toplam olarak bakarsak:
ABD’nin Irak’ın kuzeyinden Doğu Akdeniz’e “Kürt koridoru” açma girişimi yenilgiye uğradı. “Büyük Kürdistan”, ya da “İkinci İsrail” tasarımı, artık boş bir hâyâldir.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi iflas etmiştir. Bölge ülkelerinin bölünmesi süreci arkada kalmıştır. Birleşme sürecinin içine girmiş bulunuyoruz.
ABD bölge ülkelerinin bütünlüğüne razı olmak durumunda
Şimdi Ortadoğu’da yeni bir durum oluşuyor. Yenilgiye uğrayan ABD, yeni dengelere göre siyaset belirlemektedir. ABD ve İsrail, bölme iddialarını en azından askıya alarak daha geri bir mevzide tutunmak zorundalar.
Bölgenin direnişi, bu geri çekilişi ABD’ye dayatmıştır.
Geri kalan seçenek, ABD’nin doğrudan kendi silahlı gücüyle veya AKP hükümetini ateşe sürerek savaşa yönelmesidir. Bu yönde işaret gözükmüyor. ABD’nin böyle bir maceraya kendi askeriyle kalkışacak mecali bulunmuyor. Hele yıkılmakta olan bir AKP iktidarıyla Suriye’ye silahlı müdahale olanağı, ancak kâğıt üzerindedir.
Türkiyemizi bütünleştirecek hükümet olanağı önümüzde
Bu tablo, Arslanlı Yol’a giren halk hareketinin iktidara yürüme koşulları olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin önünde, ülkemizi yeniden bütünleştirecek bir hükümet olanağı bulunuyor.
Artık ne Tayyip Erdoğan hükümeti devam edebilir, ne de Gül+Gülen+Kılıçdaroğlu ittifakı iktidar olabilir! Bu seçeneğin hükümet kurma şansı bulunmadığını bu köşede en başından beri vurguluyoruz. Bu seçeneğin gerçekçi olmadığını sanıyorum artık sistemin efenodileri de görmektedir. Veya en başından biliyorlardı.
İki hükümet seçeneği
Bu durumda Türkiye’nin önünde iki hükümet seçeneği tartışılabilir.
Birincisi, Arslanlı Yol’da ilerleyen milletin hükümet kurmasıdır. O zaman Türkiye Kemalist Devrimi tamamlar, Asya’dan yükselen yeni uygarlığın öncü ülkelerinden biri olur.
İkincisi, varolan Mafya-Tarikat rejiminin “ulusalcı” makyajla sürdürülmesidir. Bu seçenek de dahi, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Fethullah Gülen, Abdullah Öcalan, Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli gibi isimler olmayacaktır. Sistemin Türkiye’deki efendileri küresel efendilerle anlaşarak, yeni isimlerle devam etmeyi deneyeceklerdir.
ABD, geri çekildiği mevzide, Arslanlı Yol’un karşısına Atlantik bayraklı sahte bir Atatürkçü seçenekle çıkmaktan başka bir olanağa sahip değildir. Dikkatinizi rica ediyorum. Ertuğrul Özkök dostumuz da artık Atatürkçü oldu. Hem Özalcı, hem Atatürkçü! İşte sistemin yeni seçeneği tam da böyle tanımlanabilir.
Önümüzdeki siyasal mücadele, Kemalist Devrimi tamamlamak ile sistem içindeki sözde “çağdaşlık” arasındadır. Mısır’da devrilen ve yasa dışı ilan edilen İhvan’ı, hiç kimse Atatürk Türkiyesinin tepesinde tutamaz. Saltanatları yıkılmakta, tahtları devrilmekte ve tacları yerlerde yuvarlanmaktadır.
Yurt ve bölge düzleminde
bölücülüğü tasfiye koşulları oluştu
Bölücülüğe gelince, sonu geliyor. Çünkü kendisine hayat veren proje, artık piyasadan çekiliyor.
- Suriye’nin bütünleştiği,
- Irak’ın bütünleştiği,
- İran’ın bütünlüğünü koruduğu bir iklimde,
- Türkiye’yi bölme şansı da bitmiştir.
Bu açıdan bölücülüğü tasfiye koşulları, yalnız yurt düzleminde değil, aynı zamanda bölge ve dünya düzleminde de oluşmuştur.
O nedenle bugün İşçi Partisi’nin önderlik ettiği bölücü örgütten kurtulma ve bölücü iktidar alanlarını tasfiye mücadelesinin başarısı kesindir.
Yalnız olan onlardır
İşçi Partisi şu anda bölücülüğü tasfiye mücadelesinde tek başına gibi gözüküyor.
Evet, AKP-PKK ve F Cemaati bize karşı cepheden savaşıyor. Çünkü “Açılım” kapanınca, onlar da yıkılacaklar!
CHP ve MHP yönetimleri de karşımızda duruyor ve PKK’ya kanat geriyorlar.
Ama karşımızdaki cepheyi büyütmeyin. Aslında yalnız olan onlardır. Çünkü İşçi Partisi şu anda büyük bir milletin talebini hayata geçiriyor. O nedenle zafer elimizdedir.
Öcalan’ın korkusu
Abdullah Öcalan’ın 1999 yılındaki sorgu görüntülerine ilişkin olarak Cumartesi günü yaptığı açıklamayı Pazar günü gazetelerinde bulacaksınız, lütfen dikkate okuyunuz. Orada büyük bir korku var. Emrine girdiği Tayyip Erdoğan’ın da kendisini ortada bırakacağı endişesi içinde adetâ titremektedir. Titrediği için, Tayip Erdoğan’ı savaş kışkırtmakla tehdit ediyor. Oysa artık Öcalan’ın o savaşa alet olma olanağı da yoktur. Savaşın düğmesine basacak güç, yenilmiştir. PKK, ABD desteği olmadan kalkışmalara kalkışamaz. Bölge ülkelerini ise arkasında bulamayacaktır. O günler arkada kalmıştır. Çünkü değişen bölge dengeleri içinde, artık ancak akıllarını peynir ekmekle yemiş olanlar bölücülüğe oynamaya devam ederler.
Devam ederlerse, hep birlikte sonuçlarına katlanırlar.
Türkiye’yi birleştirenler iktidar olacak
Türkiye’yi bölenler kaybetmiştir.
Türkiye’yi bütünleştiren İşçi Partisi, milletiyle birleşmektedir ve Türk milletini birleştirmektedir.
Türkiye’yi bütünleştirmek, artık biricik iktidar yoludur.
CHP ve MHP yönetimleri, Türkiye’yi birleştirme mücadelesine yan bakarak aslında iktidar mücadelesinin kenarına düşmüşlerdir.
Bölenlerin saltanatını yıkıyoruz!
Namus borcu
Türkiye’nin öncü birikimine sesleniyoruz:
Bu büyük mücadeleyi seyredemezsiniz!
Bu büyük mücadeleden varlığınızı esirgeyemezsiniz!
Türkiye’nin birliği için emek vermek, bugün namus borcudur.
Bütün öncüleri, bütün milletimizi, Çoban Yıldızını izleyerek Arslanlı Yol’da birleşmeye çağırıyoruz.
Bu tarihsel göreve gelenlerle bu büyük mücadeleyi zafere ulaştıracağız. Gelmeyenleri ise utançları ile baş başa bırakıyoruz.
Doğu Perinçek
Aydınlık/Rota