Başbakan Yıldırım'dan AB'ye: Bizimle dalga mı geçiyorsunuz?

Başbakan Yıldırım, Büyükelçiler ile yemekte buluştu. Yıldırım, "Terör örgütleri arasında ayrım yapmak insanlığa ihanettir. Biz DEAŞ, PKK ve FETÖ ile aynı anda mücadele ediyoruz" dedi.

Başbakan Yıldırım'dan AB'ye: Bizimle dalga mı geçiyorsunuz?

Başbakan Yıldırım, "Etrafımız ateş çemberi durumunda. Suriye'de 5-6 yıldır koalisyon güçleri olmasına rağmen gittikçe kötüye gitti. Avrupa ülkeleri bol bol konuşuyor. siz de gelin el atın. Biraz yük alın. Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den başlar. Terör, konusunda güvenli ülke yok" ifadelerini kullandı

Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satır başları:

Terör örgütleri algı operasyonları Avrupa ağırlıklı olmak üzere devam ediyor. Bugün DEAŞ da PKK da Avrupa'da terör örgütü olarak tanınıyor. PKK'nın bayrağını da reklamını da Avrupa'nın her yerinde görüyoruz. Avrupa, dostumuz müttefikimiz, terör örgütleri arasında ayrım yapıyor. PKK'ya gelince müsamakar, DEAŞ'a gelince değil. Terör örgütlerini birini diğerine tercih etmek insanlığa dünya barışına yapılabilecek en büyük ihanettir. Dostlarımıza sürekli bunu söylüyoruz. Terör örgütlerinin hepsi aynı merkezden yönetilir. Bir terör örgütünü ile bir başkasını yok edemezsiniz. Terörle mücadeledeki başarının sırrı işbirliğidir, bilgi paylaşımıdır, terör örgütlerinin arasında ayrım yapmamaktır. Yaşadığımız acı tecrübeler, söylediklerimizin daha iyi anlaşılmasına vesile olmaktadır.

200 civarında ülkede Türkiye'nin bayrağını dalgalandırıyorsunuz, ülkemizin oralardaki gururusunuz. İşlerinizin kolay olmadığını biliyoruz. Türkiye bugün tek boyutlu değil, birçok boyuta sahip bir mücadeleyi tek başına sürdürmek mecburiyetindedir. Türkiye, asimetrik saldırı altındadır. Bir yandan PKK, bir yandan DEAŞ, bir yandan da FETÖ terör örgütüyle aynı anda kapsamlı bir mücadele yapıyor. Birçok ülke özellikle DEAŞ'la mücadelenin sadece lafını yapıyor. Fırat Kalkanı'yla Suriye'de Başika'da Irak'ta bu terör örgütüyle mücadeleyi Türkiye yapıyor. Bunu artık dünya görmelidir. Türkiye bölgenin istikrarı için çok büyük mücadele veriyor. Bizim hedefimiz ve amacımız dış politikada dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak. Bunu yaptığımız zaman hem bölgenin huzurunu, güvenliğini sağlayacağız, aynı zamanda da bölgesel barışa küresel barışa anlamlı bir katkı vermiş olacağız. Bunun da ötesinde milyonlarca günahsız insanın geleceğini kurtaracağız.

SURİYE'DE UMUTLAR YEŞERDİ

Etrafımız ateş çemberi. Suriye'de durum gittikçe kötüye gitti. Ülkenin acılarını sona erdirmek için hükümetimiz çok daha aktif bir rol aldı ve ateşkesi Rusya ve İran'ın da katkılarıyla başlattık. Bu, geç de olsa önemli bir adım. Mağdur insanların geleceğe yönelik umutları yeşerdi. Bununla da kalmadık, bu ateşkesi BM'ye taşıyarak bütün dünyaya mal ettik. Eğer burada iş kazası yaşamazsak, bundan sonrası artık siyasal çözüme giden yolun başlangıcı olarak. Türkiye yine aktif rol oynuyor.

Eminim ki yakın bir gelecekte artık bu acılar sona erecek. Bugün Suriye'nin nüfusunun yarısından fazlası ülkeyi terk etmiş. 10 milyondan fazla insan. 3 milyonunu biz bağrımıza bastık. 300 binden fazla öğrenciyi okullarımızda okutuyoruz. Bu ülke topraklarında 200 bine yakın bebek gözlerini dünyaya açtı. Bütün bunları biz severek isteyerek yapıyoruz. Korumasız insanların savaşta bir günahı yok. Anlamsız savaşın bedelini ödüyorlar. İnsanlık ölmedi diyoruz ve bağrımıza basıyoruz. Ekmeğimizi, evimizi paylaşıyoruz. Dünyaya bakıyoruz: Türkler çok güzel iş yapıyor, örnek bir ev sahipliği yapıyor. Sırtımızı sıvazlamaktan başka hiçbir şey yaptıkları yok. Avrupa ülkeleri bol bol konuşuyor. Bırakın konuşmayı kardeşim, siz de gelin el atın, biraz yük alın. Bu yük sadece Türkiye'nin sırtında kalmamalı. Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den başlar. Türkiye güvenli olmazsa Avrupa da hiç güvenli olmaz. Terörün olmadığı yer mi var?

Terör karşısında güvenli ülke yok. Bana değmeyen yılan bin yaşasın anlayışı artık terk edilmelidir.

Özellikle Avrupa'da görev yapan büyükelçilerimize büyük görev düşüyor. İç siyasetteki belirsizlik, seçim dönemi de buna ilave olunca burada bu işin boyutlarını anlatmak çok kolay olmuyor. Sizlerin sadece resmi temaslarınızla değil, bulunduğunuz ülkelerdeki medyayı, diğer paydaşları da araştırarak ziyaret ederek, çeşitli etkinlikler organize ederek bu algı operasyonunu kırmamız lazım. Buraya gelinceye kadar başka düşünüyorlar, Türkiye'yi görüp bizimle konuşurken 'ya biz böyle bilmiyorduk'. Bu algı operasyonunu kırmamız lazım. Türkiye bunu hak etmiyor.

Bu FETÖ'cüler fakir fukaradan Allah rızası diye topladıkları o paraları algı operasyonu yapmak, Türkiye'nin turizmine, ekonomisine, güvenliğine zarar verecek her türlü faaliyetleri için oluk oluk para atıyorlar. Bu vatandaşın parasını harcıyorlar. Ama hazırın ardı tez gelir. Bunların varlığını yok etmek Türkiye'ye düşmanlık edenlerin hak ettikleri cezayı verecek güce kudrete bu ülke sahiptir.

Irak'a bir ziyaretimiz oldu. Aramızdaki yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmaya çalıştık. İsrail'le uzun zamandan beri devam eden sıkıntıları bir noktaya getirdik. Rusya'yla uçak kriziyle başlayan ilişkilerdeki bozulma tamamen ortadan kalktı.

Kıbrıs'la ilgili görüşmelerimiz var. KKTC ile Rum tarafının arasında görüşmeler Cenevre'de devam ediyor. Alınan mesafeler var. Türkiye'yi ilgilendiren tarafı da var bu işin. Adada adil, eşit bir yönetişim sistemi garanti altına alınmalıdır. Sadece toplumların birbirine güvenleri yetmez. Acı tecrübelerin ışığında her şeyin teminat altına alınması lazım. Teminat da Türk tarafı için Türkiye, Rum tarafı için de Yunanistan'dır.

"BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ"

"Tekrar AB Bakanı'mız, Dışişleri Bakanı'mız temaslarını sürdürüyorlar. Terörle mücadele yasasının değiştirilmesi asla konuşamayacağımız bir şey. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Avrupa ülkelerine alınganlığımız şudur: FETÖ darbe girişiminden sonra yüksek bir sesle kınamak yerine, darbecileri fazla hırpalamayın demeleri bizim kanımıza dokundu. Önce darbeyi hiç tereddüte mahal bırakmadan kınayacaksınız, sonra da Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna sonuna kadar inanacaksınız. Hukuk dersine Türkiye'nin ihtiyacı yok."

"Avrupa Birliği Türkiye'yi üyelik meselesinde bir lütuf olarak görmesi. AB'nin Türkiye'ye, bizim AB'ye olduğumuzdan daha fazla ihtiyacı var. AB, Türkiye'yle daha güçlü hale gelecek. Krizleri daha kolay aşacak. Ama Avrupa gelecek vizyonunu yeniden gözden geçirmeli. İngiltere niye çıkmaya çalışıyor? Niye yüzde 59 birliğin işleyişinden memnun değil. AB'de süreçler yavaşladı. Bürokrasi çok fazla hantallaştı. Bu da birliğin geleceğini sorguluyor."

"FETÖ mücadelesi birinci konumuz. Her ülkede bu mücadeleyi yapacaksınız. Bu iş bitmiş değil. Bu sadece bizim için değil, bulunduğunuz ülkeler için de büyük bir tehdittir. Bu farkındalığı oluşturmak en önemli görevimizdir."

ulusalkanal.com.tr

türkiye pkk deaş Başbakan Yıldırım terör örgütü avrupa birliği ab