Erdoğan'dan açıklama: Çapa taşınıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde konuştu. Erdoğan, "Yeni dönemde Çapa artık merkezde sadece poliklinik hizmeti verecek. Hasdal’da şehir hastaneleri projesinin benzerini uygulamaya koyacağız. Eğitim öğretimde öğrencilerimiz Hasdal’da olacak. 4 sene civarında oralar bitecektir" dedi. İngiltere'deki saldırıya ilişkin açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İngiltere'deki saldırıyı ben de şiddetle kınıyorum. İngiliz halkının acısını paylaşıyoruz. Terörle mücadelede diğer ülkeler gibi İngiltere’nin de yanında olduğumuzu söylemek isterim" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, bu öğretim döneminde mezun olan tüm öğrencileri tebrik ederek, mezuniyetleri ile ailelerini ve sevdiklerini gururlandıran tüm öğrencilere çalışma hayatlarında başarılar diledi.
Fakültenin ve öğrencilerin böyle mutlu bir gününde burada olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, öğrencileri bugünlere getiren anne babalarıyla, eğitim-öğretim hayatları boyunca kendilerine emek vermiş olan tüm öğretmen ve hocalara teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, sahip olduğu en büyük gücünün, genç ve yetişmiş bir insan kaynağı olduğunu, bunun için her alanda gençlerin enerjisine, azmine, birikimine, gayretine ihtiyaçları olduğunu vurgulayarak, "Başarının yolu düzenli ve bilinçli çalışmaktan geçiyor. Özellikle sağlık bilimleri, bu konuda çok daha fazla çaba ve disiplin isteyen bir eğitim alanıdır. Bugün mezun olarak okullarına 'elveda' ama mesleğe 'merhaba' diyen öğrencilerimiz, okullarında 6 yıl boyunca verdikleri emeğin karşılığını hayatlarının bundan sonraki her aşamasında göreceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin ilk tıp fakültesi olan bu çatıdan mezun olmanın, buradaki öğrencilerin ömür boyu iftiharla göğüslerinde taşıyacakları bir ayrıcalık olacağını dile getiren Erdoğan, "Az önce de ifade edildi; Fatih Darüşşifası'ndan Tıphane-i Amire'ye, Asitane-i Aliyye'den Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye'ye, Darülfünun-i Osmani'den bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine kadar uzun bir geçmişi bulunan okulumuz, ülkemizin kendi alanında medar-ı iftiharı olarak bizim de her gittiğimiz ülkede iftihar ettiğimiz bir üniversitedir ve fakültedir." diye konuştu.
"Hasdal'da bin 100 dönüm araziyi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne tahsis ettik"
Erdoğan, fakültenin başarılarının bundan sonra da artarak devam edeceğine inandığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özellikle de az önce sevgili öğrencimizin ifade ettiği fiziki imkanlar ve şartlar noktasında, bunu da ben çok yerinde buluyorum ve tabii şu anda attığımız bir adım var. Beklentilerinin artık cevabı inşallah karşılanıyor. Malum Çapa, 110 dönüm bir arazi üzerinde. Şimdiyse biz Hasdal'da bin 100 dönüm bir araziyi tamamıyla İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne tahsis etmiş bulunuyoruz. Çapa orada artık şu bölüm, bu bölüm olmayacak, bütün bölümleriyle tıp fakültesi içerisinde gereken ne varsa, hepsi orada olacak. Adeta bizim bu şehir hastaneleri projelendirmesinin bir farklı uygulamasını, hem üniversite hem hastane olarak orada uygulamaya koyacağız. Yeni dönemde Çapa merkezde sadece poliklinik hizmeti verir hale gelecek. Dolayısıyla artık eğitim-öğretimde öğrencilerimiz Hasdal'daki yerde, inşallah iki tane sağlık bilimlerinde üniversite olacak. Yolun bir tarafında çaprazda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi olurken, diğer tarafta da Bezmialem Sağlık Bilimleri Üniversitesi yapılacak. O da yaklaşık 700 dönüm kadar bir arazi olacak."
Erdoğan, artık gerçekten ciddi sayıda ve oranda doktora ihtiyaç bulunduğunu belirterek, "Sağlık elamanlarına, hemşirelere ihtiyacımız var. Şimdi gerçi hemşirelerde büyük bir açık kapandı ama biz bunu yine de yeterli bulmuyoruz. Elimizde ne kadar kaliteli, yetişmiş hemşirelerimiz olursa, başhemşirelerimiz olursa o kadar hizmetler de başarılı olacaktır diye düşünüyoruz. Öyle zannediyorum ki yani şöyle bir 4 sene sonra filan, oralar bitecektir. Şu anda proje çalışmalarına artık hocalarımızın riyasetinde, sağlık bilimlerinde uzman mimarlarla devam ediliyor. Kısa zamanda bitip, ondan sonra da uygulamaya geçmiş olacağız." diye konuştu.
- Manchester'daki terör saldırısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere'nin Manchester kentindeki konser salonunda gerçekleşen terör saldırısına ilişkin de şunları kaydetti:
"Sözlerimin aslında başında bir de şunu ifade etmem lazım. Malum dün gece İngiltere'nin Manchester şehrinde meydana gelen terör saldırısını ben de şiddetle kınadığımı ifade etmek isterim. Türkiye olarak, saldırıda ilk belirlemelere göre 22 vatandaşını kaybeden, 59 vatandaşı yaralanan İngiltere devletinin ve İngiliz halkının acısını paylaşıyoruz. Terör örgütleriyle mücadelesinde tüm ülkeler gibi, İngiltere'nin de yanında olduğumuzu burada ifade etmek isterim."
- "Milli bütçede, eğitim-öğretimden sonra ikinci sırayı sağlığa verdik"
Sağlık alanının, son 14 yılda en büyük reformların, en ciddi dönüşümün hayata geçirildiği alanların başında geldiğini, eski Türkiye'deki sağlık hizmetlerinin vatandaşa şifa dağıtmaktan ziyade omuzlarına yeni dertler bindiren bir halde olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hastaneler farklı kurumlar arasında dağıtılmıştı. Kiminde doktor yoktu ama teşhis araç-gereci vardı. Kimindeyse bunlar yoktu, sadece doktor vardı. İlaç ise hiçbirinde yoktu. Doktor reçeteyi yazar, inersiniz hastanenin alt katına ilaçların 5 taneyse ikisi var, diğerleri yok. Ne yapacağım? 'Git eczaneden al.' Bu söylenirdi. Biz bu çileleri yaşadık. Dedik ki 'Artık bu çileler bu ülkede yaşanmasın.' Öyleyse istediğin eczaneden git, ilaçlarını al. Ödemeyi kim yapacak? Devlet. Çünkü biz şuna inanmıştık; 'Halk içinde muteber nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Biz insanımıza yük olan bu saçma sistemi kaldırdık. Kamuya ait tüm kurumlardaki hastaneleri aynı çatı, yönetim sistemi ve personel politikası altında topladık. Milli bütçede, eğitim-öğretimden sonra ikinci sırayı sağlığa verdik. Bu önemli bir adımdı çünkü yatırımlar olmazsa olmazdı.
Az önce ifade edildi ama ben burada bir şey daha söyleyeceğim o da şudur; rektörlerimizle bir toplantıda kendilerine şunu söyledim. Dedim ki devlet hastanelerinde doktorlarımız var ama bu doktorlarımızın kariyer yapma şansı yok, Başbakanlığım döneminde oluyor bu. Dedim ki 'Doktoradan sonra kariyer yapmanın önünü açmaya mani bir hal var mı?' Rektörlerimiz 'Yok' dedi. 'O zaman niçin bunun önünü açmıyoruz?' dedim. YÖK Başkanımız da yanımızda, dedim ki 'Bunun çalışmasını yapalım ve önünü açalım.' Devlet hastanelerindeki doktorların da kariyer yapma şansı olsun. O da doçent, profesör olabilsin. Çünkü bütün bunlar hastanın özellikle bir öz güven kazanmasını, psikolojik tedavi yolunda önünü açıyor. 'Olabilir mi?' dedik, 'Olur' dediler ve hamdolsun bu süreç başlatıldı."