AK Parti KARA madenci
Özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma: 238 kurban.
Bakın bu gerçeği sadece biz kurbanlar değil, bizi kurban edenler de söylüyor. Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan, iki yıl önce Hürriyet gazetesine verdiği röportajda “maliyetleri düşürdük, kâr yaptık” diyor!
Nasıl düşer maliyetler? İşçi sayısını düşürerek, az işçiyi çok çalıştırarak...
Hadi daha da somut söyleyelim: TV’lerin dün sabah anons ettiği “Başbakan Erdoğan’ın Soma ziyareti için yoğun güvenlik önlemleri alındı” cümlesindeki güvenliği, çalışan işçiler için almayarak!
İşin güvenliğini, işçinin sağlığını Allah’a havale ederek!
AK-işadamları milletin A’sına koyuyor!
Nitekim bu tür kazalarda AKP Hükümeti’nin hep söylediği gibi, Soma felaketi de “Allah’ın takdiridir”, zaten bu ölümler “madenciliğin kaderinde vardır!”
O nedenle hükümet ilk dakikalardan itibaren en iyi bildiği işi yaptı; Soma’ya 80 imam seferber etti!
Belirledikleri havuz işadamları “milletin a’sına koymayı” çok iyi biliyordu, kendileri de gömmeyi!
Hızlı trenle, sel felaketiyle, kaçakçı diyerek...
Ve en çok da madenlerde...
201 ölüm AKP’de endişe yaratmıyor!
Bakın bunları biz kızgınlıkla söylemiyoruz, bize zorla söyletiyorlar.
Örneğin AKP’nin anayasa uzmanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Soma’daki madenden bahsederken “köstebek yuvası” diyor! Adamın bilinçaltında maden işçisi zaten köstebekten ibaret!
Örneğin hükümetin Soma’da görevlendirdiği Enerji Bakanı Taner Yıldız, 201 kişinin öldüğünü açıkladığı konuşmasında “sayı endişe etiğimiz bir noktaya gidiyor” diyor!
Demek ki 201, henüz endişe edilecek bir sayı değil hükümet için! Zira borsa çalışıyor, hisse senetleri alınıp satılıyor...
İnsan haliyle merak ediyor: Bu hükümetin endişe eşiği ne acaba?
Yasımızı isyan ederek tutalım
İnsanı taneyle sayan, 201 ölümü henüz endişe olarak görmeyen “AK” hükümet, ancak üzerinden 19 saat geçtikten sonra “ulusal yas” ilan edebildi!
Yani 3 günlük yasın bile 1 gününü baştan çalmışlardı!
Bakın mesele basittir ve ortadadır: Ekmeğinin peşinde ölenler ile paraları sıfırlayamayanların mücadelesidir bu...
O nedenle 19 saat bekleyen bu hükümete inat, yasımızı isyan ederek tutalım: İşlerimizi durdurarak, okullarımızı boykot ederek, alanlara çıkarak...
Emeklerimizi sömürenlere, “oy için bedava kömür” sistemi kuranlara karşı ayağa kalkalım!
Soma’da bu acılar yaşanırken “bunlar olağan şeyler, işin doğasında var” diyebilen Erdoğan’ın yüzüne karşı haykıralım!
Ve biber gazıyla ya da karbon monoksitle ölmemek için, hayatı emekçilerle birlikte yeniden yaratalım.
15 yaşındaki Berkin Elvan ekmek almaya giderken ölmesin diye, 15 yaşındaki Kemal Yıldız ekmek parası kazanabilmek için madende can vermesin diye hayatlarımızı kalkan yapalım...
Buna gücümüz de var, insanlığımız da...
Zira işçimiz, AKP’nin Burhan Hoca’sının köstebek demesine inat, Soma’dan yaralı çıkarılıp ambulansa bindirilirken söylediği şu cümle kadar temiz ve büyüktür: “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin.”
AK Partiymiş, KARA madenciymiş...
Vicdansızlar!
Mehmet Ali Güller
ulusalkanal.com.tr