Gazeteci Muhammed Gadiri: ''Fahrizade cinayetinin azmettiricisi ABD''
2020 yılının son günlerinde dünya İranlı bilim insanı Muhsin Fahrizade suikastı ile sarsıldı. Yaşanan terör saldırısı birçok soruyu da beraberinde getirdi. Fahrizade suikastının perde arkasında kim var? Cinayetin daha önce İranlı bilim adamlarını hedef alan suikastlardan farkı ne? Suikastla sadece Fahrizade mi hedef alındı? Ulusal Kanal sordu İranlı deneyimli gazeteci Muhammed Gadiri yanıtladı.
Haber-Kamera: Yakup Aslan
“İran'daki Fahrizade suikastını ABD başkanı Donald Trump yaptırdı. Hedefi de Joe Biden'a İran ile Nükleer anlaşma için telafisi zor bir süreç bırakmaktı.”
Bu hâkim yorum İran'da nasıl değerlendiriliyor. İranlı deneyimli gazeteci Muhammed Gadiri bu görüşün gerçeklikle bağdaşmadığına dikkat çekti.
Muhammed Gadiri konuyla ilgili şunları söyledi:
- Bu yorumu yaparken yakın tarihteki gelişmeler ele alınmalıdır, Obama iktidarında, üç yıllık bir zaman dilimi içerisinde, İran İslam Cumhuriyetinde on terör eylemi gerçekleşti. Bu terör eylemleri sonucunda dört bilim insanımızı kaybettik, bu gerçeği göz önüne bulundurduğumuzda ABD'nin İran'a yönelik siyasetlerinde herhangi bir temel değişiklik bulunmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz ve aynı eylemlerin, hem Trump döneminde, hem Obama döneminde şahit olduk. Bu anlamda ABD'nin İran siyasetinin Amerikan başkanları tarafından belirlendiğini söylemek zor.
Peki suikastın ardında kim ya da kimler var?
Gadiri suikastın birden fazla hedef barındırdığı görüşünde:
- Aslında bu suikast ile birçok noktada İran'ı hedef aldıklarını söylemek mümkün. İlkin, İran'ın Bilim insanlarının hepsini tanıdıklarını göstererek bilim insanlarımıza gözdağı vermeği amaçlamaktadırlar. Yani İran'ın bütün bilim adamlarını tanıyoruz ve istediğimiz zaman onları yok edebiliriz diyorlar. İkinci hedef İran'ın istihbarat ve güvenlik kurumları. Onlar İran İslam Cumhuriyeti'nin güvenlik kurumlarında yapısal büyük bir zafiyetin olduğunu göstermeyi hedefliyorlar. Bu operasyon oldukça uzman ama gerçekten uzman bir planla bu suikastı gerçekleştirmişlerdir. Bu suikast bir iki kişinin üstlendiği bir operasyondan öte çok sayıda kişinin farkı görevler üstlenerek gerçekleştirildiğini üst düzey profesyonellikle yapıldığını ortaya koyuyor. Bu şekli ile de İran güvenlik ve istihbarat kurumlarını da itibarsızlaştırmayı hedeflemiştir.
Deneyimli gazeteci, suikastın en önemli hedeflerinden biri olan İran'da ciddi bir istihbarat ve güvenlik zafiyeti var algısı ile psikolojik bir harekatın da başladığının altını çizdi:
- Diğer terör saldırılarında farkı, onlar bu kez sadece bir kişiyi öldürmekle yetinmeyip İran istihbarat ve güvenlik yetkililerinin yetersiz olduğu, İran İslam Cumhuriyeti'nin güvenlik alanında büyük bir zafiyet yaşadığını ve zayıf bir durumda olduğuna yönelik bir psikolojik savaşı da başlatmış oldular.
Gadiri’ye göre terör saldırısının hangi eller tarafından planlanıp eyleme dönüştüğü gayet açık:
- Bu tür eylemler sadece bir terör örgütünün yapabileceği bir eylemin çok ötesindedir. Bu tip suikastların arkasında kesinlikle birden fazla istihbarat servisi bulunmaktadır. Bu eylemin emir vereninin ABD olduğunu düşünüyorum. İsrail ve belki bölgedeki bazı Arap ülkelerinin istihbarat örgütlerinin de bu emre itaat ederek faillik yapmışlardır. Özellikle olay sonrası İsrail ve bazı Arap ülkelerin medyasına baktığımızda onların attıkları manşetten de bu teorinin haklılığını görmekteyiz.