Kılıçdaroğlu: Gönlümden geçen aday Orhan Pamuk’tu
Uğur Dündar’ın Halk TV’de sunduğu Halk Arenası programına konuk olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili soruları cevapladı.
Uğur Dündar’ın Halk TV’de sunduğu Halk Arenası programına konuk olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili soruları cevapladı.
CHP’LİLER HARİÇ HERKESE DANIŞMIŞ
Kimlerle, hangi isimler üzerinde konuşulduğunu belirtmekten kaçınan Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçiminde adayın belirlenmesini şu şekilde açıkladı.
“Sorduk soruşturduk bu ismin çok uygun olacağı ifade edildi. Biz de bu öneriyle sayın Bahçeli’ye gittik. Bakın şimdi telkin gelmedi derken şunu da ifade edeyim. Biz sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle, meslek kuruluşlarıyla, pek çok toplantı yaptık. Siyasi partilerle. Gittiğimiz yerlerde zaman zaman bazı isimler telaffuz edildi. Şimdi hiç isim telaffuz edilmedi dersek doğru olmamış olur. Bazı isimler telaffuz edildi. Bazı yerlerde sizin az önce ifade ettiğiniz isimlerden de telaffuz edilenler vardı, sanatçılardan telaffuz edilenler de oldu. Ama ben hiçbir yerde hiçbir isim telaffuz etmedim. Yani bazen soruyor hiç onun ismi geçmedi diye toplantılarda, biz zaten bir ismi deklare etmeye veya bir ismi kabul ettirmeye değil genel kanaati -önlemeye- öğrenmeye çalıştık. Şöyle söyleyeyim, yaptığımız bütün toplantılarda, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ortak kanaat ağırlıklı olarak cumhurbaşkanı adayının tarafsızlığı üzerinde oluşuyordu. Tarafsız birisi olması lazımdı. Bir siyasetçi olmasın diyorlardı. Ve bu çok önemli bir tespitti ve bu tespitten yola çıkarak böyle bir düşüncemiz oldu.”
EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NU ÜÇ BUÇUK SAATTE TANIDIM
Uğur Dündar: Ekmel Bey ile ilgili CHP seçmeninin en önemli kaygıları kırmızı çizgi olarak niteleyebileceğimiz Atatürk’e bakış açısı, Atatürk ve devrimleriyle ilgili düşünceleri ve laiklik konusundaki hassasiyetinin hangi boyutta olduğu. Kendisine şeriatçı diyenler bile var. Siz iki buçuk saat yanılmıyorsam baş başa görüştünüz.
Kemal Kılıçdaroğlu: Daha fazla. Yanlış hatırlamıyorsam üç buçuk saat.
UD: Ekmeleddin İhsanoğlu Soner Yalçın ve Hulki Cevizoğlu gibi kendisine muhalif yazarların sorularını canlı yayında cevaplayacak mı?
Aslında kendisinin bir an önce televizyona çıkıp, şuanda en muhalif gözüken kendisini eleştiren ve kamuoyunda da zihinlerde soru işaretlerinin oluşmasına sebep olan gazetecilerle açıkça televizyon ekranlarında bunları konuşması gerekir. Çünkü televizyon ekranı bir insanın samimi olup olmadığını kolayca dışa vuran. Ses tonu bakışları mimikleriyle, dürüst mü kaypak mı cesur mu korkak mı gibi bir kimliği seyirciye sunan bir ekran, alet. Dolayısı ile örneğin, Soner Yalçının katılacağı Hulki Cevizoğlu’nun katılacağı başka gazeteci arkadaşlarımızın katılacağı belki benim moderatörlüğünü yapacağım bir programı bir an önce katılıp bu konularda ne düşünüyorsa çok net bir şekilde anlatması gerekir.
KK: Tabi kendisinin takdiridir. Sayın Cumhurbaşkanı adayının ama mutlaka. Televizyonlara çıkacaktır. Mutlaka soruları yanıtlayacaktır. Zaten cumhurbaşkanlığı adaylığı süreci içinde çok büyük mitingler yapmanın hiçbir mantığı da yok. Şunun için yok. Ne diyecek miting meydanlarında. Yol yaparım diyemeyecek, köprü yaparım diyemeyecek. Havaalanı yaparım diyemeyecek. Çünkü böyle bir yetkisi yok. O yetki hükümete ait. yürütme organı. İcra bakanlar kuruluna ait. Kendisinin yetkileri anayasada zaten tanımlanmış. Anayasa mahkemesi Yargıtay’a, Danıştay’a hakim atamak. Belli sayıda yargıç atamak. Üniversitelere YÖK’ten gelen üç öneri içerisinden gelen rektör atamak. Onun dışında başka bir yetkisi yok zaten. Ayrıca şu tercihi yapmak lazım. Parlamenter sistemi savunuyorsak. Ekmel Bey parlamenter sistemi savunuyor. Başkanlık sisteminin doğru olmadığına inanıyor. O nedenle cumhurbaşkanı olmak istiyor. O nedenle sabah akşam hükümetin işine müdahale etmek gibi bir düşüncesinin olmadığını kendisi de ifade ediyor. Bu sistem içerisinde parlamenter sistemin güçlenmesini, devlet kurumlarının kendi içinde uyumlu çalışmasını sağlayabilecek birikime sahip. Ayrıca tabi cumhurbaşkanının yabancı devlet başkanlarıyla yan yana geldiğinde, oturması , konuşması kalkması, espri yapması, yeri geldiğinde onların diliyle onlara hitap etmesi, bunlar çok önemli şeyler. Dolayısıyla bu toprakların insanı. Bakın babası Mısıra gitti. Mehmet Akif Ersoy’un en yakın arkadaşıydı. Mehmet Akif Ersoy, sonra Mustafa Kemal’e yazdığı mektupta Atatürk’e “ Ömrüm olsaydı ömrümün bir kısmını sana verirdim, Allah benden alsın senin ömrüne ilave etsin” diyen birisi. O da başlangıçta küserek gitti. Dediğim gibi böyle yargılamamak lazım. Artı, Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşımızın yazarıdır. Ekmeleddin Bey gerçekten. Konuştuğunuzda şunu görüyorsunuz. Bir, samimiyet görüyorsunuz. İki, asla ve asla kibir görmüyorsunuz. Üç, tevazu görüyorsunuz. Dört, bilgili bir insan görüyorsunuz. Bilgiliyi hazmetmiş bir insan görüyorsunuz. Beş, insanlara saygıyı görüyorsunuz. Bütün bunlara baktığımız zaman. Zaten bizim aradığımız cumhurbaşkanı adayımız bu. Zaman zaman şunu da söyledim ben. Biz bir siyasi partiye genel başkan seçmiyoruz. Herkesin cumhurbaşkanı olacak birisini seçiyoruz. Yani cumhurun başkanı olacak. Artı Ekmel Beyle, geçmişi ile ilgili hiçbir şaibeli şey yok.
EKMEL BEY’İ FOTOĞRAFLARINA KADAR ARAŞTIRDIK
“Emin olun fotoğraflarına kadar araştırdık. Hangi liderlerle nerede fotoğraf çektirdi bütün fotoğraflar... Yani her şeyiyle araştırdık. Sonra şunu gördük gerçekten her düzeyde bakın bilgi düzeyi eğitim düzeyi ne olursa olsun her düzeyde insanın rahatlıkla kucaklayabileceği bir insan. Böylesine sevecen bir insan, baktığınız zaman görüyorsunuz zaten bunu. Şimdi biz dediğim gibi şu soruyu asla ona sormadım. Siyasi görüşünüz nedir? Hangi partiyi desteklediniz diye! Bu doğru değildi. O da mutlaka gidip oy kullanmıştır.”
ORHAN PAMUK VE YAŞAR KEMAL DE AKLIMIZDAN GEÇTİ
KK: Eşine çocuklarına ailesine bir şekliyle bakıldı. Yani bu sonuçta cumhurbaşkanı adayı olacak ve biz yaralanmasını asla istemedik. Aleyhine bir şey söylenmesini hiçbir zaman istemedik. Dolayısıyla kimse kalkıp bunun aleyhine bir şey söyleyememeli. Çünkü her şey mükemmel bir insan olmalı bu. Ve şunu gördük. Önümüzde bir bilgin var. Bir bilge insanı var önümüzde. Bilim tarihini çok iyi bilen bir insan var. Artı İslamiyet’i de çok iyi bilen bir insan var. Dolayısı ile kendi halkının değerleriyle paralel bir insan var. her düzeyde bir insanla rahatlıkla konuşabilecek bir insan var. O yoksul Afrika çocuklarıyla beraber çekilmiş fotoğraflarına baktığınız zaman, o sevecenliği orda da görüyorsunuz. Tamam Entelektüel birisi doğru, bilgi birikimi çok yoğun doğru, bilim tarihini bilen bu kadar yoğun bilen dünyada ender bilim insanlarından biri. Obama'dan tutun Japonya'daki krala kadar, Putin'den tutun, Azerbaycan devlet başkanına kadar hemen hemen bütün liderlerle ilişkileri olan, saygı duyulan, BM'den ödül alan. Rahmetli Ecevit ki o da bu konularda çok titizdi. Onun başbakanlığı döneminde üstün hizmet madalyasını cumhurbaşkanın elinden alan. Şimdi buna baktığınız zaman aslında bir değerin görüşü ne olursa olsun takdir ediyorsunuz. Neden? Gerçek anlamda bir bilim insanı. Tabi gönlümden şu geçer onu da söyleyeyim. Bu kadar sınırlı yetkileri olan bir cumhurbaşkanın gerçekten çok iyi yetişmiş bizi temsil eden bir bilim insanı, bir sanatçı da olabilir. Örneğin bir Yaşar Kemal, Orhan Pamuk bunlar da aklımızdan geçmedi değil. Yani sonuçta cumhurbaşkanı bizi dünyada temsl edecek. Herkes baktığı zaman bu cumhurbaşkanın geçmişi nedir diye... Biz zaman zaman devlet adamlarıyla yurt dışından gelen bakanlarla, başbakanlarla cumhurbaşkanlarıyla da görüşürüz. Ama gitmeden önce kısa bir özgeçmişi getirilir bize kimdir bu insan ona bakarız. Ama şimdi Ekmel Bey'in özgeçmişine baktığınız zaman. Öyle kısa bir özgeçmiş yok. En az 4 sayfalık bir özgeçmiş.
UD: Ekmeleddin Bey'le 3,5 saatlik bir görüşmeniz oldu sakıncası yoksa nerde yaptığınızı anlatır mısınız?
KK: İzin verirseniz o konuya girmeyim. Ama son derece sıcak ve samimi bir görüşmemiz oldu. Endişelerimi de söyledim “kendisinin kamuoyu tarafından daha iyi tanınması gerektiğini” ifade ettim.
RİSK ALDIM
UD: Size yönetilen eleştirilerden biri de parti içi demokrasiyi bu konuda işletmediğiniz, hatta partinin en önemli karar mekanizmalarına da bilgi vermeden tek başınıza adayı belirlediğiniz ve böylece büyük bir siyasi riskte üstlendiğiniz doğrultusunda. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz? İkincisi CHP içinde 20 milletvekili başka bir aday gösterecekleri deklarasyon yayınlayacakları şeklinde haberler yansıdı kamuoyuna bunlar ne derece doğru?
KK: Şöyle söyleyeyim bir risk üstlendiğim doğru. Ben bir liderim. Ben bir parti yönetiyorum. Eğer bir lider risk yüklenmezse sorunu var demektir. Ama riski nasıl üstlendim? Ülkenin geleceği için üstlendim. Cumhurbaşkanı adayını belirlerken bir partinin çıkarlarını ya da kendi partimin çıkarlarını öne alıp aday belirlersem bu doğru olmaz. Ülkenin çıkarları her şeyin üstündedir. Ben ülkemi seviyorum ülkemin bir maceraya sürüklenmesini istemiyorum. Bir rejim değişikliğini istemiyorum. Parlamenter sisteme demokratik, laik sosyal hukuk ilkesine inanmış hükümetin sabah akam işine müdahale etmeyen az konuşan mütevazi, geçmişi temiz ailesi ile iyi bir profil veren bir aday istedik biz.
İKİNCİ BİR ADAY GÖSTERMEYECEĞİZ
UD: Adayınıza güveniyorsunuz ve sonuna kadar arkasında duracaksınız.
KK: Elbette elbette. Artı bir şey daha var. Aday profili ortaya çıktıktan sonra tepki gelecekti. Ben bunu biliyordum. Bilmemek mümkün değil CHP'den hiç tepki gelmeyecek demek bu eşyanın tabiatına aykırı. Biz demokrasiyi savunan, farklı düşüncelerinde özgürce ifade edileceğini düşünen bir patiyiz. Ama eğer bir aday belirlenmişse ve bu adayın kimliği üzerinden bir kuşkumuz yoksa ikinci bir adayın belirlenmesi CHP'de olmaz.
UD: Buna izin vermem diyorsunuz?
KK: Vermem. Olmaz. Ben CHP'de çok şey değiştirdim. Bir; özgürce düşüncelerini ifade edebilir herkes...
UD: İhsanoğlu kafanızda aday olarak netleştirmeye başladığınızda parti içindeki dar bir karar mekanizmasında paylaşamaz mıydınız bu ismi?
KK: İsim olarak paylaşmadım.
UD: Neden paylaşmadınız?
KK: Şu veya bu şekilde yansıması halinde belki aleyhine bir kampanya başlatılabilirdi. En büyük endişem oydu. Oysa risk almak gerekiyordu. O riski aldım ve doğru yaptığıma inanıyorum. Göreceksiniz süreç içinde Ekmel Bey'in son derece saygın bir kişi olduğunu ve bütün Türkiye Bütün dünya görecek. Eleştirenler bile görecek.
KÜRESEL GÜÇLERİN CUMHURBAŞKANLIĞINDA GÖZÜ YOK
UD: Gelen sorulardan biri de “Ekmaleddin İhsanoğlu ismi acaba küresel bir güç tarafından mı önerildi?”
KK: Eğer Ekmeleddin Bey devlet başkanı olarak seçilseydi bu teori düşünülebilirdi. Ama bu cumhurbaşkanı yetkileri belli, gücü de belli. Rektör atayacak rektörü de kendisi atamıyor. YÖK'ün belirlediği üç aday arasından atıyor. Dolayısıyla hani küresel güç, rektör atayıp atamama konusunda cumhurbaşkanı seçme gibi bir komplo teorisi çok uçuk geliyor. Yargıya atayacak orda da belli zaten kurallar, yasalarla çizilmiş. Şu olabilse devlet başkanı dolayısıyla bütün icradan sorumlu programıyla halkın önüne çıkmış birisi olsaydı onu düşünebilirdik ama cumhurbaşkanında böyle bir şey yok gerçekten bu yetkilerin bile fazla olduğu söyleniyor. Biz de cumhurbaşkanlığı makamı sembolik bir makam. Bugüne kadar gelen cumhurbaşkanlarında bunu gördük zaten.
UD: Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kitaplarına bakınca ağırlığın Osmanlı'yla ilgili olduğunu görüyoruz. Şimdi Osmanlı hedefine yönelen bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı cumhurbaşkanı da Osmanlıyı çok iyi bilen ve eserleriyle Osmanlı’yı anlatan bir kişi olursa acaba burada bir paralel gitme söz konusu olabilir mi?
KK: Sanmıyorum, nedeni de şu; Ekmel Bey Arap dünyasını çok iyi bilen bir isim. Araplar bir birleriyle kavga edebilirler ama dışarıdan birisinin o dünyaya girmesine izin vermezler ve doğruda bulmazlar. Biz Arap dünyasında demokrasi olmasını isteriz. Ama biz o dünyanın gelişmesini büyümesini isteriz. Ama onların işin içine müdahale edip taraflardan biri konumuna hiçbir zaman gelmedik, gelmeyi de doğru bulmadık. Ekmel Bey bu gerçeği çok iyi görüyor. Ve bunun altını özenle çiziyor zaten.
Aydınlık