Milyonlarca kedi ve köpek sokaklarda ilgiye muhtaç yaşam savaşı veriyor

Bazı ülkelerde kediler ve köpekler, açlığa, insan şiddetine ve akıl almaz işkencelere maruz kalıyor.

Milyonlarca kedi ve köpek sokaklarda ilgiye muhtaç yaşam savaşı veriyor

Dünyanın dört bir yanında milyonlarca sahipsiz hayvan, sokaklarda açıklık ve sefalet içinde, insanların ilgisine muhtaç olarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Sokakların bu yalnız varlıklarının kaderinin ne olacağı, uygar dünyanın önündeki en önemli vicdani sınavlardan biri kabul ediliyor.

Her yıl 4 Nisan, sayıları 600 milyona ulaştığı tahmin edilen sokak hayvanlarının durumuna dikkat çekmek için "Dünya Sokak Hayvanları Günü" olarak kutlanıyor.

İnsanlara bağımlı yaşama alışkanlıklarından ötürü kentlerde ve başka yerleşim merkezlerinde başıboş olarak hayatlarını sürdürmeye çalışan köpekler ve kediler, "sokak hayvanları" olarak adlandırılıyor.

Tanım, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, "Herhangi bir yerleşim bölgesinde, sorumlu bir yetişkin insan gözetiminde olmayan her türden evcil kedi ve köpek", "sokak hayvanı" olarak değerlendiriliyor. Doğada kendi başlarına hayatta kalma yetisine sahip vahşi kedi ve köpekler ise bu tanımın dışında tutuluyor. Dolayısıyla ister sokakta doğmuş olsun ister bir evde veya bir çiftlikte doğup sonradan sokağa terk edilmiş olsun insanların bakımına muhtaç olmak, "sokak hayvanını" tanımlayan en önemli özellik olarak öne çıkıyor.

Her yıl sokak hayvanı nüfusuna, sahipleri tarafından terk edilen evcil kedi ve köpekler ekleniyor.

Hızlı kentleşme sonucu yaşam alanları daralan sokak hayvanlarının gözetimi, bakımı ve nüfuslarının kontrol altına alınması konusunda farklı ülkelerde farklı uygulamalar bulunuyor.

Özellikle "hayvan sahipliğine" vurgu yapan bir yaklaşım benimseyen Batılı ülkeler, hayvan sahiplerinin eğitilmesinin yanı sıra hayvan sahiplenmenin yasal bir sorumluluk olarak tanımlanması, zorunlu kayıt ve takip prosedürlerinin oluşturulması ve evcil hayvanların üremesinin, ırk ıslahının ve satışının kontrol altına alınmasına öncelik tanıyor. Doğulu ülkelerin büyük bir kısmı ise sokak hayvanlarından toplu itlafla kurtulmaya çalışıyor.

Köpek eti festivali

Her ne kadar sahipsiz hayvanların sağlığını ve refahını sağlamak uygar insanlara düşen bir sorumluluk.olarak kabul edilse de bazı ülkelerde kediler ve köpekler, açlığa, insan şiddetine ve akıl almaz işkencelere maruz kalıyor.

Uzakdoğu'da köpekler, eti ve derisi için katlediliyor.

Özellikle Çin'de her yıl 10-20 milyon köpek, eti için öldürülüyor. Her yıl haziran ayında Guangşi Cuang Özerk Bölgesine bağlı Yulin kentinde düzenlenen ve binlerce köpeğin vahşice katledildiği "Köpek Eti Festivali", tüm dünyada hayvan hakları eylemcilerinin tepkisini çekiyor.

Festival sırasında sokaklardan toplanan ya da sahiplerinden çalınarak daracık metal kafeslere hapsedilen köpekler, yiyecek ve su verilmeden yüzlerce kilometre seyahat etmek zorunda bırakılıyor. Adrenalinin etlerine lezzet kattığı gerekçesiyle köpekler, dövülerek, yakılarak ya da haşlanarak öldürülüyor.

Restoran sahiplerinin köpek etinin Çin gelenekleri arasında yer aldığını ileri sürmesine karşın hayvan hakları eylemcileri, 2010'da başlayan festivalin geleneklerle ilgisi olmadığını savunuyor. Hayvan severler, her yıl Çin hükümetine "insanlık dışı" olarak niteledikleri festivali durdurmak için çağrıda bulunup imza kampanyası düzenliyor.

Çin'de köpekler ve kediler, derileri ve kürkleri için de öldürülüyor.

İtlaf

Afganistan, Pakistan ve Hindistan gibi Asya ülkeleri, kontrol edilmedikleri için sayıları hızla artan ve barınaklar olmadığı için sokaklarda yaşayan sahipsiz hayvanlardan itlaf yoluyla kurtulmaya çalışıyor.

Belediyelerin sokaklardan topladığı kedi ve köpekler, zehirlenerek, avlanarak ya da zehirli gazla itlaf ediliyor.

Hindistan'da yaklaşık 30 milyon sahipsiz köpek yaşadığı tahmin ediliyor.

2001'de köpeklerin öldürülmesinin yasaklanmasına karşın özellikle Mumbai'de kuduz vakalarındaki artış nedeniyle sokak hayvanları belediye yetkilileri tarafından öldürüyor. Her yıl 20 bin kişinin kuduzdan öldüğü Hindistan, yüzde 35 ile kuduzdan en fazla insanın öldüğü ülkeler listesinde ilk sırada yer alıyor.

Hayvanları koruma dernekleri ise belediyelere sokak hayvanları sorununu itlafla değil, kısırlaştırma ve aşılama yoluyla çözmesi için çağrıda bulunuyor.

Rusya'nın Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'nde şubat ayında bir kız çocuğunun köpek saldırısı sonucu yaşamını yitirmesi, binlerce köpeğin itlafına yol açtı. Change.org sitesinde bölgede hayvanların vurularak öldürülmesini önlemek için 20 binden fazla imza toplandı.

Avrupa'daki uygulamalar

Dünya Hayvan Koruma Derneği (WSPA) ve İngiltere Kraliyet Hayvanlara Yönelik Eziyeti Önleme Derneğinin (ASPCA) 31 Avrupa ve Avrasya ülkesini kapsayan araştırması, sokak hayvanlarının korunması ve denetimi için ülkelerin ne gibi önlemler aldığını mukayeseli olarak ortaya koyuyor.

WSPA'ya üye derneklerden ve ASPCA'nın farklı ülkelerde işbirliği yaptığı kurumlardan derlenen araştırmaya göre, söz konusu 31 ülkenin 27'sinde hayvan sağlığı ve sokak hayvanlarının korunmasını ele alan bir yasal düzenleme bulunuyor ancak sadece 13 ülkede evcil hayvan sahipliğini yasal olarak tanımlayan bir mevzuat var.

Söz konusu düzenlemeler, hayvan sahiplerine yasal yaş sınırı (genellikle 16 yaş) getirmesinin yanı sıra hayvanların kayıt altına alınması, sağlık bakımı ve takibi gibi konularında yükümlülükler getiriyor ve hatta hayvan sahibi olabilmek için bazı yeterlilik eğitimlerini almayı şart koşuyor.

Bu ülkelerden 22'sinde evcil hayvanları terk etmek suç kabul edilirken, ülkelerin çoğunda bu konuda gerekli yasal yaptırımlara başvurulmadığı ifade edildi.

Ötanazi tartışması

Başıboş hayvanlarının belediyeler veya ilgili yetkililer tarafından sokaklardan alınarak barınaklara yerleştirilmesi, dünya genelinde alışıldık bir uygulama. Ancak barınağa teslim edilen bir hayvanın akıbetinin ne olacağına belirsiz.

Her ne kadar barınaklar sahipsiz hayvanlara ev bulmayı amaçlasa da bir süre sonra ev bulanamayan hayvanların nüfusunun artmasıyla ötanazi uygulaması gündeme geliyor.

WSPA ve ASPCA çalışmasa göre, Avrupa'da yalnızca üç ülkenin (Almanya, Yunanistan ve İtalya) ve İspanya'nın bazı eyaletlerinin sağlıklı sokak hayvanlarının öldürülmesini yasal olarak yasak.

Buna karşın 10 ülkede, sahipsiz hayvanlarının barınaklara teslim edildikten sonra belirli süre içinde yeniden evlat edinilmemesi halinde ötanazi uygulanıyor.

Bir diğer uygulama ise hayvanları kısırlaştırdıktan sonra yeniden sokağa bırakmak. Bu durumda hayvanların bakımı sağlanamasa da, üremesi önlenerek başıboş hayvan nüfusu kontrol altına alınmaya çalışıyor.

ABD'deki uygulamalar

Evcil hayvan sahipliğinin kültürel olarak en yaygın olduğu, dolayısıyla barınaklardaki terk edilen hayvan nüfusunun sürekli arttığı ABD, ötanazi uygulamasına büyük ölçekte ve yaygın olarak başvuran ülkelerden biri.

Amerikan Hayvanlara Yönelik Eziyeti Önleme Birliği'nin (ASPCA), internetten yayınladığı güncel verilere göre ABD'de her yıl yaklaşık 6,5 milyon sahipsiz evcil hayvan barınaklara gidiyor ancak bunlardan yalnızca 3 milyonu yeniden evlat ediniliyor. Barınaklarda yeni hayvan nüfusuna yer açabilmek için her yıl yaklaşık 3,5 milyon hayvan ötanaziyle uyutuluyor.

Dünya genelinde sokak hayvanlarıyla ilgili resmi veriler çoğunlukla devlet kurumları tarafından tutulmuyor. Hayvan koruma derneklerinin takibi ve bildirimleriyle oluşan veriler daha çok tahmini nitelikte. Bu yüzden orta ve uzun vaadeli eğilimleri de saptamak güç. Mevcut rakamlar ancak önceki beş yıla ait tahmini verilerle kıyaslanabiliyor.

Slovenya örnek ülke

WSPA ve ASPCA araştırmasına göre sokak hayvanlarının başarılı kontrolü ve insancıl bakımıyla ilgili en başarılı örnekler İsveç, İsviçre ve Slovenya.

Slovenya, kısa zamanda attığı olumlu adımlarla bu alanda komşularından çok daha iyi bir seviye yakalamasıyla tanınıyor.

Bağımsızlığını kazandıktan sonra hayvan hakları konusunda dört kritik yasal düzenlemeye imza atan Slovenya'da 1995'te Ceza Kanununa eklenen bir maddeyle, hayvanlara yönelik eziyet suç haline getirildi.

1999'da Hayvanların Korunması Yasasını çıkararak konuyu müstakil bir düzenlemeye bağlayan Slovenya buna 2002'de çıkarılan "Hayvan Barınakları Yönetmeliğini" ekledi. Düzenlemeyle her belediyeye ve 800'den fazla kayıtlı hayvanın olduğu her yerleşime sokak hayvanları için barınak kurma zorunluluğu getirildi.

Son olarak Slovenya parlamentosu, 2005'te Evcil Hayvanları Refahı için Yasal Düzenleme"yi kabul etti. Düzenlemeyle havyan sahiplerinin sorumlulukları tarif edilirken, evcil hayvanların sahipleri tarafından terk edilmesini yasakladı. Ayrıca evcil hayvan ıslahına, arzına ve piyasada satışına kısıtlamalar getirildi.

Öte yandan yerel düzeyde de "tasma yasaları" denilen, sahipli köpeklerin kamusal alanlarda gözetimsiz dolaşmasını engelleyen düzenlemeler kabul edildi.

sokak hayvanları