Seri cinayet zanlısı Atalay Filiz, İstanbul'dan İzmir'e nasıl gittiğini anlattı
İstanbul ve Ankara'daki 3 cinayetin zanlısı olarak aranırken İzmir'de yakalanan Atalay Filiz'in Fransa'daki okuduğu üniversiteyi bitiremediği ortaya çıktı.
Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince, Tuzla Yalıboyu Caddesi Postane Mahallesinde oturan tarih öğretmeni 2 çocuk annesi Fatma Kayıkçı'yı ve Ankara'da 16 Eylül 2013'te o dönem tümgeneral olan Hasan Hüseyin Demirarslan'ın TÜBİTAK'ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ve onu ziyarete gelen kız arkadaşı Elena Radchikova'yı öldürdüğü iddiasıyla sorgulanan Filiz'in Fransa'daki okuduğu üniversiteyi bitiremediği, bu nedenle 2011 yılında İstanbul'a geldiği öğrenildi.
Ailesine okulu bitirdiğini söyleyen Filiz'in, doktora bahanesiyle Ankara'ya yerleştiği ve 2013 yılında Demirarslan ve Radchikova'yı öldürdüğü belirtildi. İfadesinde, Göktuğ Demirarslan ve kız arkadaşı Radchikova'yı öldürdüğünü kabul ettiği iddia edilen Filiz'in, " Göktuğ ve Elena, Olga'nın kaybolmasından sürekli beni sorumlu tuttular. 'Kızı öldürdün mü yoksa' diyerek üstüme çok yüklendiler. Ben de daha fazla dayanamayarak bu cinayetleri işledim." dediği kaydedildi.
Filiz'in cinayetten önce aynı model 2 telefon aldığı, Demirarslan'ın arabasına bu telefonlardan birini yerleştirdiği, "telefonumu bul" özelliği sayesinde yerini belirlediği çifti öldürdüğü ifade edildi.
Cinayetten sonra "43" plaka kodlu arabaya sahip olduğu için rahat etmek amacıyla Kütahya'ya kaçtığını ve arabanın içinde yattığını belirten Filiz'in, daha sonra Tuzla'ya gelerek Kayıkçı'nın eşine ait kafede çalışmaya başladığını söylediği öğrenildi.
Sahte kimlikleri ve kredi kartlarını kafeye gelen müşterilerden aldı iddiası
Filiz'in yakalandığı sırada üzerinden çıkan sahte kimlikleri ve kredi kartlarını çalıştığı kafeye gelen müşterilerin dalgınlığından yararlanarak aldığı öne sürüldü. Polis ekipleri yaptığı incelemede kimliklerin ve kredi kartlarının 5 farklı kişiye ait olduğunu tespit etti.
Asayiş Şube Müdürlüğü'nde ifadeye çağrılan 5 kişinin kimlikler ve kredi kartlarıyla ilgili kayıp başvurusu yaptığı öğrenildi.
"Beni yakacak diye korktum"
Kafenin kapanmasının ardından kaldığı eve Fatma Kayıkçı'nın girip çıkmasından şüphelendiğini ifadesinde söyleyen Filiz'in, "Ankara'daki cinayetlerden sonra kendimi Furkan Altın olarak tanıtıyordum. Bir gün Kayıkçı bana 'Atalay' diyerek seslendi. Ben de Ankara'daki işlediğim cinayetleri anladığını düşünerek çok panikledim ve beni yakacak diye korktum. Eve eşyalarla oynayıp oynamadığını tespit etmek için tuzaklar kuruyordum. Baktığımda tüm eşyaların yer değiştirdiğini görüyordum. Cinayet günü bana 'Atalay' diye seslenince bir anda darp etmeye başladım ve evin içine çektim. Daha sonra evin içinde 7-8 bıçak darbesiyle Kayıkçı'yı öldürdüm." dediği öğrenildi.
Şüphelinin Kayıkçı'nın cesedini evden valizle çıkardığı ve ormanlık alana bıraktığı belirtildi.
Cinayetten sonraki kaçış rotası belli oldu
Filiz'in cinayetten sonra Kaynarca'ya, daha sonra Gebze otogardan Adapazarı'na gittiği burada bir gün sahte kimlikle otelde kaldığı, ertesi gün otobüsle Buca'ya geçtiği belirtildi.
Filiz'in emniyetteki ifadesinde, "Buca'daki internet kafeden ev araştırıp 50 liraya öğrenci evi buldum. Salı günü öğrenciler diğer odadayken, tüm televizyonlarda kendimi gördüm. Bunun üzerine oradan çıkıp Gümüldere'ye geçtim. Oradaki göletin orada yaklaşık 1 hafta kaldım, böceklerin ısırmasından sonra rahatsız oldum ve Menderes'e gitmeye karar verdim. Bindiğim minibüste bir kişi bana bakarak telefonla konuşunca başka bir minibüse bindim ve polisler beni yakaladı." dediği belirtildi.
Şüphelinin üzerinden çıkan paraları çalışarak kazandığını söylediği, Kayıkçı'yı öldürdüğü bıçağın kendisinde olmadığını sadece kılıfının kendisinde kaldığını belirttiği öğrenildi.
Ayrıca şüphelinin televizyonlarda kendisini 3 valizle gördüğü için, valiz sayısını bire indirdiği, diğer valizleri ve kullanmadığı eşyaları Buca'da attığı belirtildi.
Filiz'in emniyetteki sorgusunun ardından ailesiyle görüşmek istemediğini söylediği bildirildi.
Kaynak: Anadolu Ajansı