Bilimsaray
Saray deyince akla sultanlar ve krallar gelir elbette. O nedenle bilim ve saray sözcüklerini yan yana düşünmekte zorlanırız. Oysa bilimin ve sarayın tarihi birlikte başlar. Bilim, sarayların eteklerinde doğdu ve hayata tutundu. Çünkü bilim, boş zamanı gerektirir. Herkesin birlikte ürettiği ve paylaştığı ilkel kabile toplumunda o boş zaman yoktu.
SARAYLARIN KAPISINDAKİ BİLİM
Üretim teknolojisinin gelişmesi ve bir üretim fazlasının oluşmasıyla birlikte saraylarla birlikte bilimin de koşulları oluştu. O üretim fazlası kabile toplumunu böldü. Üretim fazlasına el koyanlar saraylarını yaptılar ve bilimle uğraşacak âlimleri de beslediler.
EN İYİ SULTANLAR VE EN FENA ÂLİMLER
Ortaçağ’da sultanlar ile âlimler arasındaki ilişkiyi en iyi anlatan sözü bir Arap Âlimi söylemiştir. Nizamülmülk’ün ünlü eseri Siyasetname’de okumuştum, Süfyan Sevrî şöyle buyurmuş: “En iyi sultanlar âlimlerle düşüp kalkanlardır, en fena âlimler padişahlarla birlikte olanlardır.”
Âlim, sarayın kapısında boş zaman için gerekli ihsanı bulur ama ilmini geliştirebilmek için Sultanlara “gölge etme” demek durumundadır. Açıkça söyleyebilenlere dair hikayeler vardır, ama kolay değil, içinden söylese bile yeter. Bu nedenledir ki, bilimin asıl büyük atağı sarayların yıkılmasıyla oldu. Demokratik devrimler ve arkasından sanayi devrimi, bilimi sınırlayan saray duvarlarını da kaldırdı. Saray ile âlim arasındaki ilişki işte böyle çelişkilidir.
SADEDE GELİNCE
Konuya gelebilmek için biraz uzattık galiba. 10 Kasım akşamı Ankara’da Belediye İş sendikamızın salonunda Ulusal Kanal’ın Atatürk tartışması vardı. Hulki Cevizoğlu’nun yönetiminde Prof. Dr. Sina Akşin ve Prof. Dr. Yakup Kepenek dostlarımızla Atatürk’ün devrimciliğini konuştuk.
Orada bir izleyicimiz, “Millî Hükümet kurulunca Aksaray’ı ne yapacaksınız” diye sordu. Yanıtım hazırdı. Bir gün önce Şule Perinçek ile birlikte kıdemli bir Büyükelçimiz ve değerli eşiyle yemek yemiştik. “Aksaray’da Bilimler Akademisi’ni kurmalıyız” diye çok yerinde bir çözüme işaret etmişlerdi.
BİLİMİN 21. YÜZYILDA YENİDEN SARAYLA BULUŞMASI
Bilim adamları pek hoşlanmasalar bile, saray ile bilim, Tayyip Erdoğanlar sayesinde bir kez daha buluşmuş oldu.
Ulusal Kanal tartışmasını izleyen salonda Aksaray’ı Bilimsaray yapma fikrini beğenmeyenler de oldu. Yeşilcilerimiz “yıkalım” dediler. Anladığıma göre yerine ağaç dikecekler.
“Yıkıcı değil, yapıcıyız” diyerek duruşumuzu belirttik. 1 milyar 370 milyon liraya mal olan sarayı yıkmak, milletin alın terini çöpe atmak gibi bir şey. Yıkma işi ayrıca bir külfet, yeni bir masraf.
Ağır tecavüze uğradığı koşullarda bilimi yeniden saraya kavuşturmak yeniden çare oldu.
BİLİMİ SARAY DUVARINDAN KURTARMAK
Türkiye’de Bilimler Akademisi’ni kurmak, tarihsel bir görevdir.
Millî Hükümetin en önemli görevlerinden biri Türkiye’de bilimsel çalışmayı ve üniversiteleri sarayların duvarlarından kurtarmaktır ve bilimsel araştırmaya geniş kaynak ve olanak ayırmaktır.
Saraylara verilebilecek en güzel yanıt, bilimi özgürleştirmektir.
Aksaray’ı Bilimsayar yaparak, hem saraydan kurtulmuş olacağız, hem de bilimi saraya kavuşturacağız.
Doğu Perinçek
ulusalkanal.com.tr