17 Eylül yürüyüşüne katılanlar Türk bayrağını yere mi attı? Yalandan kim ölmüş!

17 Eylül yürüyüşüne katılanlar Türk bayrağını yere mi attı? Yalandan kim ölmüş!

17 Eylül 2015 günü yapılan “Teröre Hayır Kardeşliğe Evet” buluşmasının yankıları sürüyor. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk İş), Türkiye Barolar Birliği (TBB), Türkiye Kamu Sen, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) gibi meslek kuruluşlarının öncülüğünde Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) ve Türkiye Sanatçılar Birliği’nin (TSB) de aralarında bulunduğu 250 demokratik kitle örgütünün çağrısıyla gerçekleşen buluşma son zamanların en geniş katılımlı eylemi oldu. Sıhhiye Meydanı’ndan Ulus Meydanı’ndaki 1. Meclis Binası’nın önüne yapılan yürüyüşe on binler katıldı. Yürüyüşte Türk bayrağı dışında herhangi bir simge kullanılmadı. Eyleme işçilerin, gençlerin ve kadınların yoğun katılımı dikkat çekti. Türkiye’nin farklı siyasal görüşlerinden temsilcilerin bir araya geldiği günde, eylem esnasında tek bir çıkıntılığın ve ayrıştırıcı söylemin olmaması ise anlamlı ve önemliydi. İşçisi, memuru, işvereni, kadını, genci “Türk Kürt Kardeştir PKK Kalleştir”, “Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez” ve “Hepimiz Mehmediz” sloganlarıyla yürüdü. Teröre karşı yapılan kardeşlik yürüyüşü, hem Türkiye hem de dünya basınında geniş yer buldu.

Türk Bayrakları Yerlere Atıldı mı?

Selahattin Demirtaş ve Özgür Gündem Gazetesi buluşma öncesinde Türk bayrağıyla eyleme çağrı yapılmasını “ırkçılık” olarak nitelendirmişti.* Eylemin Türk bayraklarıyla yapılacak olması daha başından rahatsızlık yaratmıştı. Dün ve bugün ise bazı basın kuruluşlarında gerçekleşen büyük yürüyüşle ilgili sosyal medyada dolaşan gerçek dışı bilgiler haberleştirildi ve köşe yazılarına taşındı. “sendika1.org” adlı internet sitesi eylemi ‘fiyaskoyla sonuçlandı, çok zayıf geçti’** diye haberleştirdi. Birgün Gazetesi yazarı Erk Acarer bugünkü köşesinde, sosyal medyadaki bayat bir fotoğrafı kaynak alarak “bayrakla gelenlerin, bayrakla gitmediğini, çöplüğe dönen meydanda bayrakların yerde kaldığını ve ayaklar altında ezildiğini” yazdı.*** Peki gerçekte ne olmuştu? Türk bayrakları yerlere mi atılmıştı?

Ülkemiz, bir akılsızlaştırma ve yüzeyselleştirme sürecinden geçiyor. Biraz açacak olursak; akılsızlaştırma “barış”, “özgürlük” ve “demokrasi” gibi kavramların ters yüz edilmesiyle, emperyalizm destekli emek düşmanı bölücü bir terör örgütünden “ilericilik” çıkarılmasıyla kendisini gösteriyor. Yüzeyselleştirme ise günü birlik ve anlık duyumsamalarla edinilen bilgilerin araştırılmadan ve doğrulanmadan servis edilmesiyle, ya da bir kanıtmış gibi sunulmasıyla karşımıza çıkıyor. Bir de niyet meselesi var. Niyet, Türkiye halkının PKK terör örgütüne ve onun uzantısı HDP’ye olan haklı öfkesini itibarsızlaştırmak ve PKK ve HDP’nin suçlarını aklayarak paçalarını kurtarmaya çalışmak olunca, her türlü bilgiye mal bulmuş mağribi gibi koşmak olağanlaşıyor. Velhasıl kelam, 17 Eylül yürüyüşünde ne Türk bayrakları yerlere atıldı; ne de eylem fiyaskoyla sonuçlandı. Eyleme on binlerin katıldığı, son zamanlarda Ankara’nın gördüğü en kalabalık yürüyüş olduğu**** ve Türk milletinin işçisiyle, memuruyla, kadınıyla, genciyle tavrının ne olduğu çok açıktı. Yürüyüş kortejinin bir ucu daha Sıhhiye Meydanı’ından yeni hareket etmişken, diğer ucu çoktan 1. Meclis binası önündeydi. Erk Acarer’in köşesinde kaynak olarak gösterdiği ve yazısının ilham kaynağı olan fotoğraf ise 5 Haziran 2015 günü internette yayınlanmıştı.***** Yani 17 Eylül 2015 gününe ait değildi. Sosyal medyada da bolca döndürülerek eylemi karalamanın ve çarpıtmanın aracı haline getirilen o fotoğraf, miting fetişisti “Cumhurbaşkanı” Erdoğan’ın 5 Haziran 2015 tarihli Bingöl mitingine aitti. Biraz zahmet edip Google’da fotoğrafı aratmaya kalkıldığında bile bu bilgi açıkça görülebiliyor. Fotoğrafa dikkatli bakıldığında ise bayrakların arasındaki beyaz cisimlerin Erdoğan logolu şapkalar olduğu anlaşılıyor…

Hayatı yalnızca sosyal paylaşım sitelerinden takip edenler için yüzeysellik bir gazetecilik ve yazarlık ahlakı, Uğur Mumcu geleneği ise bol “entellektüelli” masaların gevezeliği oluyor. Asıl samimiyet tam olarak burada ortaya çıkıyor.

Yalandan kim ölmüş! (tgb.gen.tr)

* ://tgb.gen.tr/haber/1219/-Buyuk-FilozofDemirtas-tan-Irkcilik-Tanimi

** ://sendika1.org/2015/09/akp-bekledigini-bulamadi-sermaye-ve-yandaslardan-fiyasko-miting/

*** ://www.birgun.net/haber-detay/guvercinleri-anlamadan-89918.html,

**** ://www.dha.com.tr/dhavideogaleri.asp?vid=1028047

***** ://linetv.com.tr/turk-bayragi-yerlerde/#prettyphoto[post_gallery]/3/