23 yıl saklandı: Gizlenen 'Derin Devlet' Raporu

Av. Nusret Senem, bazı bölümleri ofisindeki bir dava dosyasında bulundu diye, “devletin gizli belgesini hile ile elde ettiği” iddiasıyla, Ergenekon soruşturmasının ilk tutuklularından biri oldu. Üç yılı aşkın Silivri sakini oldu. 21 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

23 yıl saklandı: Gizlenen 'Derin Devlet' Raporu

AVUKAT- NUSRET SENEM / VATAN PARTİSİ MKK ÜYESİ

Avukat Nusret Senem 'Gizlenen Derin Devlet Raporu'nu Aydınlık Gazetesi'ne yazdı. Nusret Senem'in suçlandığı raporu uzun çabalar sonucu dosyaya celbettirmeyi başarsa da görmesi yasaktı. Çünkü; FETÖ hakimleri Gladyo'nun bütün suçlarına, cinayetlerine “devlet sırrı” damgası vurmuş ve kasaya kilitlemişti.

Rapor; 23 yıl aradan sonra ekleriyle birlikte ilk kez Kaynak Yayınları'ndan “Gizlenen ‘Derin Devlet’ Raporu” ismiyle kitap olarak çıktı. Önümüzdeki günlerde kitapçı raflarında göreceğiz.

Rapor ve ekleri, bütün sanıklar beraat edip Ergenekon tertibi boşa çıkarılınca gün yüzü görebildi!

Kitapseverler, araştırmacılar, Türkiye’nin Gladyo tarihini öğrenmek ve mücadele etmek isteyenler için önemli bir kaynak..

Açıklamam gerekirse dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Susurluk Raporu’nu Kanal D'de benim yaptığım bir programda açıklamıştır. (20 Şubat 1998). Büyük ihtimalle program sonrasında benim elimdeki fotokopiyi masanın üzerinden alıp gitmiş, kırmızı mühürlü olan bende kalmıştır. Bunu şimdi tutanaklardan fark ettim.”

Ergenekon davasında, 22.12.2009 tarihli ifadesinde sanık Tuncay Özkan böyle diyordu.

Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Raporun fotokopisini sanık Nusret Senem’in ısrarlı talepleri üzerine Ergenekon Mahkemesine teslim etmiş, fakat aslı Tuncay Özkan’dan çıkmıştı.

Ergenekon Mahkemesi, Raporu ve eklerini kasaya kilitledi. Sanıklara vermeyi ısrarla reddetti. Savunma hakkını ortadan kaldıran bu tutumunu 2019’a kadar sürdürdü.

“Gizli” damgalı, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı imzalı Raporda, “İlgilerin veya kamunun bilgisine sunulması amacına matuf böylesine bir öneriyi ihtiva etmeksizin doğrudan ve sadece sayın Başbakan’a arz edilecektir” denilen tek nüshanın Tüncay Özkan’dan çıkması ve yayınlanmamış olması ilginç bir tesadüftü!

1998 ve sonraki yıllarda Rapor’un bazı bölümleri basına yansımış, ekleri ise hiçbir zaman gün yüzü görmemişti. İlk kez ekleriyle birlikte, bütün olarak yayınlanıyor.

İLK KEZ YAYINLANAN EKLERDE NELER VAR

- “Azerbaycan’da darbe girişimi” Azerbaycan’ın merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, TBMM’de yaptığı konuşmada, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’a kendisini öldürmeyi amaçlayan, darbeye teşebbüs edenlerin isimlerini de vererek, “400 cevanıma maloldu” dedi. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, TBMM oturumunda konuşurken suçlulardan bazıları Bakanlar Kurulu sıralarında onu dinliyordu! Yüzlerine tokat gibi inen sözler karşısında renk vermemeye çabalıyorlardı!

Ek:8’de. MİT’in konuya ilişkin 11 sayfa tutan ve kendisini savunduğu resmi yazısı var. Belgenin saptamaları ve içeriğinde yer alan isimler bugün için çok şey ifade ediyor.

Raporun 119 sayfalık esas metni devlet arşivlerinde bile eksikti. Azerbaycan’da darbe girişimine dair 68-69-70'inci sayfaları kayıptı. Bu sayfaların nasıl bulunduğunun öyküsü de Kitabın “sunuş” bölümünde yer alıyor.

ABD hesabına yapılan darbe girişimini Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, Haydar Aliyev’e haber verdi. Bu ek, MİT’in kendi sorumluluğunu gizlemekle birlikte olayın bütün ayrıntısını, MİT, Emniyet, Jandarma ve Çiller Hükümeti’nin sorumlularıyla birlikte itirafıdır.

Darbenin fiili planlanmasında ismi geçenler dönemin devlet Bakanlarından Ayvaz Gökdemir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Ağar’ın kimlik ve pasaport vererek her türlü yasadışı işte kullandığı Abdullah Çatlı, MİT’in kadrolu elemanı Ferman Demirkol, Kenan Gürel, Ertuğrul Güven, Din İşleri Müşaviri Abdulkadir Sezgin, dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in Başmüşavirlerinden Acar Okan, kayınpederi CIA elemanı olan ve Başbakanlık Başmüşavirlerinden Kamil Yüceoral ile Yüceoral’ın darbenin örgütlenmesinde birlikte olduğu Avrasya Vakfı Kurucularından Enver Altaylı ile kardeşi Taha Altaylı. vs. yeterince fikir veriyor.

Gazeteci İrfan Ülkü “Büyük Oyundaki Türk Enver Altaylı” kitabında; “90’lı yılların başında Orta Asya’da, Azerbaycan’da, Kuzey Afganistan’da yaşadıklarımın tamamını anlatmam mümkün değildir” diye böbürlenen Enver Altaylı’nın CIA’nın önemli adamlarıyla içli dışlı ilişkilerini ve CIA şefi Ruzi Nazar’ın öğrencisi oluşunu kendi ağzından anlatır; onun bugün FETÖ bağlantısı nedeniyle yargılanması ve tutuklu oluşunu anlamamıza da ışık tutar.

Olayda Tansu Çiller’in rolü ise Yüce Divan’lıktır.

'YEŞİL'İN TELEFON REHBERİ

-Yeşil, Terminatör, Ahmet Demir, Sakallı, Mehmet Kırmızı, Tire vb. kod isimlerle bilinen Mahmut Yıldırım'ın, MİT/Kontrterör Dairesi’nin (Başbakanlık İstihbarat Dairesi) başındaki Mehmet Eymür’ün emrindeyken kullandığı telefon rehberi, ek 2’de. İlginç isimler var. HDP’li Sırrı Sakık, güvenlik kurumları v.s.

- Mehmet Eymür’ün, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’e mektubu, Ek-16’da. Eymür mektubunda; Emniyet İstihbarat Daire Eski Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı’nın PKK’lı itirafçıları örgütlediğini ve faili meçhul cinayetlerde kullandığını iddia ediyor. Yeşil’in kaburgalarını kırıp kendisine teslim eden eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar’ı eleştiriyor ve şikayet ediyor. Bazı faili meçhul cinayetlerin bilinen faillerini anlatıyor.

“PKK’lı itirafçıların başında olan kişi, faili meçhul cinayetlerde onları kullanan kişi Rapor'a göre Mehmet Eymür’ün kendisi. 2003’ten beri Mahmut Yıldırım’ın (Yeşil) amiri Mehmet Eymür’dür. Rapor, faili meçhullerde, “birkaç yüz kişiden ibaret olmalarına rağmen itirafçılar, yaptıkları itibarıyla bir numaradırlar” diyor. Yazar Musa Anter, Bnb. Cem Ersever, MİT’e çalışan iki İranlı Aksar Simitko ve Lazım Esmali vb. onlarca cinayet.

MİT, 'Yeşil yaptı' diyor. Mehmet Eymür’den habersiz mi?

Eymür’ün, Emniyet ve Jandarmayı hedef göstermesi ve bazı cinayetlerden dolayı korkunç saptırması nedeniyle yargılanan ceza alan olmuş mu? Hayır.

Alınmış bir önlem var mı? Hayır.

Yeşil nerede? Bilinmiyor?

Akşener, şikayetin gereğini yapmış mı? Hayır.

Mehmet Eymür yargıya gönderilmiş mi? Hayır.

Peki neden?

Rapor ve Ekler; tamamı 18 adet belge. Karanlık bir döneme ve başta FETÖ olmak üzere, Gladyo faaliyetlerine ve meşhur Gladyo şeflerine çok güçlü bir ışık tutuyor.

Günümüzde M. Akşener güzellemesi yapanlara hatırlatırız!

Avukat Nusret Senem ''Gizlenen Derin Devlet Raporu'nu'' Aydınlık Gazetesi için kaleme aldı. FETÖ kumpaslarında hedef olan Av. Nusret Senem’in 23 yıl saklı tutulduktan sonra ulaştığı rapor, bir devlet yetkilisinin, öncesi ve sonrasıyla Susurluk olayına ilişkin devlete sunduğu bir röntgen filmi niteliğindedir. Nusret Senem’in kaleminden hazırladığımız yazı dizimizin ikincisinde Emniyet, Jandarma ve MİT’te o dönem yer alan ABD ve NATO’ya bağlı yapıları gözler önüne seriyor.

EMNİYET

''Emniyet Genel Müdürlüğü yurtdışına açılırken, MİT’in eski elemanı olup, Türkiye’ye dönen Abdullah Çatlı’yı ele almış ve dış operasyonlar için istihdam etmiştir.” Rapor böyle diyor.

Genel Müdür kim: Mehmet Ağar. Yıl: 1993.

Rapor ayrıca; “Abdullah Çatlı” başlıklı bölümde, “MİT’in Çatlı hakkındaki bir buçuk sayfalık yazısı aynen takdim edilmektedir” diyerek onun 1982’den itibaren ölünceye kadar yurtdışında ve Türkiye’de yaptığı eylemlerini, uyuşturucu işinde, Asala eylemlerinde, faili meçhullerde MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından acımasızca kullanılmasını tarih ve eylem isimleri vererek ayrıntılandırıyor.

Emniyetin, İngiltere’de kurulu “Haspro” isimli, 100 “paunt”luk tabela şirket aracılığıyla, İsrail/MOSSAD ile kurduğu ilişkiyi; “hibe” adı altında milyonlarca dolarlık silah ithali ve o dolarların buharlaşmasını, silahların ortadan kaybolmasında, soruşturmaları kapatmada rolü olanları Rapor çarpıcı şekilde kaleme alıyor.

Rapor, faili meçhul birçok cinayette Emniyet “Özel Harekat” polislerini isim isim saptıyor. Bu birimin başındaki kişinin ve İçişleri Bakanlığı’nın bilgisi ve emirleriyle bunların Çatlı vb. kişilerle birliktelikleri, kullanılmaları, korunmaları Rapor’un saptadığı çok önemli gerçeklerdir.

JANDARMA

JİTEM; 1993 kadar, Cem Ersever’in o yıl istifası ve ortadan kaldırılmasına kadar süren bir gerçekliktir.

Rapor bu gerçeğin yanında Cem Ersever’in ortadan kaldırılmasını, Yeşil’in 1993’te MİT’te Mehmet Eymür’ün emrinde çalışmaya başlamasına kadar bulaştığı diğer yasadışı işleri ve sonraki yıllarda işlediği onlarca, sözde “faili meçhul” cinayetlerini, resmi damgalı MİT yazılarına dayanarak ortaya seriyor.

Org. Eşref Bitlis, GLADYO eylemlerini sonlandıran ve Jandarma’daki ekibi dağıtan komutan olmuştu. ABD’nin kara gücüm dediği bölücü PKK’ya karşı savaşıyla, GLADYO’yu Jandarmadan kovan kararlarıyla ABD’nin açık hedefi haline gelmiş ve bedelini uğradığı suikastla ödemiştir.

MİT

Rapor “Milli İstihbarat Teşkilatı” başlıklı bölümde, Kurumu koruma çabası içine girse de bu mümkün olamıyor. Ortaya konan kişiler ve ilişkiler, suçlar, TCK konusu olmakla birlikte MİT’in bunları suskunlukla ve soğukkanlılıkla karşılamasını “Teşkilat mensupları da haklı bir alınganlık ve üzüntü izhar etmektedirler” diye geçiştiremezsiniz.

Mehmet Eymür’ün, Yeşil aracılığı ile Kocaeli çetesi reisi Hadi Özcan’la defalarca görüşmesi, cinayetlerini konuşması, pazarlıklar yapması,

Ömer Lütfi Topalın polislerce öldürüldüğü bilindiği halde MİT’in susması,

Mehmet Ali Yaprak’ın kaçırılmasında faillerden birini Mehmet Eymür’ün görüşmeler, pazarlıklar yaparak kurtarması,

“Yeşil’in etrafına topladığı (PKK’lı) itirafçılarla haraç, gasp, haneye tecavüz, ırza tecavüz, soygun, öldürme, işkence, adam kaçırma, vb. çeşitli olayların faili olduğu bilinirken kamu otoritelerinin kendisiyle işbirliği yapmasını izah etmek güçleşmektedir” denmesi, yeterli midir?

1995’te Mehmet Eymür’ün Yeşil’le yaptığı mülakat Ergenekon davasına MİT tarafından gönderildi. 1995’ten itibaren 2010’a kadar MİT’in kasasında saklanan bu belgeye göre Yeşil, Mehmet Eymür’ün emrinde; “0062 numaralı kimlik” sahibi, “Psikolojik Savaş Uzmanı”dır. Ona “baba, babacığım” diyecek yakınlıktadır. Topladığı haraçları, işlediği cinayetleri ve diğer iğrençlikleri Eymür’ün bilmemesi mümkün değil!

MİT; Mehmet Eymür üzerinden Yeşil’in, Emniyete yerleştirilen GLADYO üzerinden Enver Altaylıların, Çatlıların, Haluk Kırcıların, “Özel Harekat” polislerinin suçlarını, işlenen cinayetleri bilmektedir. O kurumun başındaki kişilere “kamu otoriteleri” payesi vermek Rapor’un önemli zaaflarından biridir.

Sonuç olarak; Rapor’un ifadesiyle,

“Devletin Güvenlik Teşkilatları olayları, irtibatları bilmekte, TCK’ya göre suç teşkil eden fiilleri tespit etmekte ve susmaktadır.”

“Her şeyden haberdar olan MİT’e, 150 bin kişilik ve asayişten sorumlu polise rağmen, etrafına 15-20 kişi toplamış kabadayılara yaptıklarının hesabını sormak mümkün olmamıştır. Kurumlar kendilerini inkar ederek, sonunda bir kamyona çarpmışlardır.”

Yarın: Örgütü ve işlenen suçlarını kimler hasıraltı etti.

fetö açıklama ergenekon haber gündem Silivri dava nusret senem Gladyo dosya hile derin devlet