'Gezi Türkiye'yi Değiştirdiği Gibi Sinemada da Değişikliğe Yol Açacak'

SİYAD Yönetim Kurulu Genel Başkanı Tunca Arslan, Uluslararası Altın Portakal Film Festivali'nin 50. yılı, sinemanın ülke ve dünya açısından gelişimi gibi konularda Ulusal Kanal’a değerlendirmelerde bulundu.

'Gezi Türkiye'yi Değiştirdiği Gibi Sinemada da Değişikliğe Yol Açacak'

Bu Yıl Film Başvurularında Rekor Kırıldı

50. Altın Portakal Film Festivali'nin Ön Jüri Üyesi de olan SİYAD Başkanı Tunca Arslan, bu yıl ön jüriye yapılan film başvurularının sayısal olarak rekor kırdığını söyledi. Geçen yıl bu rakamın 40 olduğunu bu yıl 69 filmin ön jüriye başvuru yaptığını kaydeden Arslan, Film üretiminde ciddi bir artış olduğuna dikkat çekti. Arslan; "Nerdeyse iki katına çıkan bir başvuru oldu. Fakat bunun filmlerin içeriğine yada niteliğine aynı oranda yansıdığını söylemek elbette zor. Açıkçası festival boyunca da çeşitli eleştiriler yöneltiliyor. Türkiye’de ki film üretiminin içerik kalite açısından bazı sıkıntılarının olduğu açık" ifadelerini kullandı.

Altın Portakal'da Gençlik Rüzgarı Esiyor

Çoğunlukla Genç Yönetmenlerin ilk filmlerinin yarıştığı Altın Portakal Film Festivali'nin Genç Yönetmenlere ve sinemaya katkıları ile ilgili olarak 'usta sinemaların dışında sinemaya taze kan gelmesi açısından önemli' olduğunu söyleyen Arslan, Adana Altın Koza Film Festivali'nde de benzer durumun meydana geldiğini kaydederek, Altın Portakal'ın özellikle son 4-5 yıldır genç sinemacıların keşfedildiği bir yer haline gelmesi açısından olumlu bulduğunu belirtti. Altın Portakal Film Festivali'nde son dönemde bir gençlik rüzgarının estiğini söyleyen Arslan, Festivalde öne çıkan yönetmenlerin yurtdışındaki festivallerde önemli başarılara imza attığını ve diğer sinema çalışmalarında da başarılar kazandığına dikkat çekti. Arslan, "Başyapıtlar çıkmıyor belki ama sinema üretiminde ki hızlanma özellikle genç kuşak sinemacılara bence olumlu yansıyor Altın Portakal’da" yorumunda bulundu.

Festival Bu Şartla Geleceğini Kurtarıyor

Altın Portakal Film Festivali'nin, filmlerde aradığı 'başka festivallere katılmama şartı' ile ilgili tartışmalara da değinen Arslan, bu şarttan vazgeçilmesi halinde Altın Portakal Film Festivali'nin birkaç yıl içinde bitebileceği görüşünü dile getirdi. Pek çok sinemacı ve sektör temsilcisinin yönetmelikte ki bu maddenin kaldırılmasını istediklerini söyleyen Arslan, "Ben bu maddenin korunmasından yanayım" diye konuştu. Bu şartta ısrarcı olunması gerektiğini belirten Arslan, 'festival böylece geleceğini kurtarıyor' yorumunda bulundu. Arslan; "İyi ki AKSAV yönetimi, Altın Portakal yönetimi bu maddede diretiyor. Bir festivalin saygınlığını korumak, ciddiyetini korumak çok kolay değil Türkiye gibi ülkelerde. Başka kentlerde bulunan festivallere baktığımızda derleme toplama filmlerle oluşan programlarla karşımıza çıkılıyor ki bu hiç iyi bir şey değil. Uluslararası festivallerde, bütün ciddi, kendisini önemseyen ve geleneğini korumaya çalışan festivaller, işte Cannes, Berlin, Venedik gibi festivallerde bu şartı ileri sürer. 'Yarışmak istiyorsan önce ve ilk bana başvuracaksın' der. Antalya bu konuda ısrar ediyor. Evet belki de son birkaç yılda bunun olumsuz yansımaları oldu ancak geleceğini kurtarıyor böylece Altın Portakal. Bunda ısrar etmek lazım" diye konuştu.

Gezi Türkiye'yi Değiştirdiği Gibi Sinemada da Değişikliğe Yol Açacak

Ülkede cereyan eden olayların sinema sektörüne yansıması konusunda görüş bildiren Arslan, Gezi Parkı'yla başlayarak yurdun dört bir yanına yayılan Haziran direnişinin sinemayı etkileyeceği görüşünü dile getirdi. "Gezi Türkiye'yi değiştirdi sinemada da değişikliğe yol açacak" diyen Arslan sinemanın tam da bu dinamiklerden beslenen bir sanat olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti; "Yani neredeyse doğumundan itibaren dünyadaki bütün toplumsal olaylardan, değişimlerden devrimlerden etkilenmiş bir sanat. Müzik de, resim de de görebiliyoruz. Edebiyatta bunu daha geç görebiliyoruz. Sinema dünyada ki değişimlere çok bağlı. Çok etkileniyor. Sovyet Devrimi oluyor, Sovyet Sineması yeni bir tarz yaratıyor. Kurgusuyla, ışık kullanımıyla, diliyle ve sinema tarihi bir adım atmış oluyor. Yeni bir döneme girmiş oluyor. Avrupa 1968'i yaşıyor, Fransız yeni dalgası çıkıyor, hala izlenir ve etkilenirini görüyoruz. İkinci Dünya Savaşında faşizmin yenilmesi İtalya’dan başlayarak yeni gerçekçi bir akım ortaya çıkarıyor ki, bu bizde de Yılmaz Güney'e kadar uzanıyor. Bütün dünyayı etkiliyor. Türkiye’ye de yansıyor bunlar. Dünyadan ve ülkeden olanlardan etkilenmek sinemanın özünde olan bir şey. Bu anlamda çok büyük denilebilecek gezi olaylarının çok kısa bir süre içinde sinemasal sonuçlarının ve ürünlerinin alınacağını düşünüyorum. Somut olarak şu filmlerle bu filmlerle yansıması değil ama Gezi Türkiye’yi değiştirdiği gibi sinemada da bir değişikliğe yol açacak."

Ön Jüri Filmlerde Herhangi Bir Kayırma da Bulunmadı

Ön jüriye yönelen 'açılım sürecine yönelik, açılım politikalarına uygun' filmler seçildiği, slogan ve propaganda özellikli filmlerin kayrıldığı iddialarına da yanıt veren Arslan, ön jürinin tercihte yada kayırmada bulunmadığını belirtti. Arslan konu ile ilgili olarak şunları kaydetti; "Ön jüri hep eleştirilir seçilen filmlerin kalitesi açısından ama işte 7 kişilik jüriydik biz. Katılan 69 film içinden 10 tanesini bulabildik, film kalitesi olarak, sinematografik açıdan yetkinlik bakımından. Kendi adıma (böyle bir eleştiriyi) kabul etmiyorum. Jüride de böyle bir hava esmedi. Ben, bir filmin tabi ki politik yönünü de göz önüne alıyorum. Jüri tartışmaları sırasında da böyle bir konu ön plana çıkmadı. Bu tür filmler son 10 yıl içinde çeşitli festivallerde, çeşitli örneklerle gündeme geldi. Bu festivalde de birkaç filmin olduğu söyleniyor ama ben öncelikle o filmlerin festivalde yarışma sebebinin o olmadığını düşünüyorum. Ön jüri öyle bir tercihte yada kayırmada bulunmadı."

Politik Yöntemle Yapılmış Filmlerimiz Az Sayıda

Siyasi filmlerde çok sık rastlanan slogan dili ile ilgili olarak da Arslan, Jean-Luc Godard'ın manifestosundan yola çıkarak politik filmler ve politik yöntemlerle yapılan filmler ayrımını anlattı. Arslan, Türk Sinemasında Yılmaz Güney'in bir kaç filminin dışında politik yöntemle yapılan film olmadığını belirterek, politik filmlerin sinema estetiğiyle buluşamadığını söyledi. Arslan; "Ünlü Fransız Yönetmen Godard, 68'in radikallerindendir. Çin Kültür Devriminden etkilenmiştir. Onun bir manifestosu var,'Nasıl yapmalı?' Solcu yönetmenlerin iki tür film yapabileceğini söylüyor. Bir politik filmler ikincisinin de politik yöntemlerle yapılanlar. Politik filmler biraz slogancı, kaba demesek bile sloganlar üzerinden yürüyen filmler. Godard, 'bunlar elinde sonunda burjuvaziye yarar' diyor. Politik yöntemle yapılan filmler ise, 'diyalektik yöntemin uygulanmasıyla o bakış açısıyla yapılan filmlerdir ve kalıcı olan sosyalist gerçekçi filmler bunlardır' diyor. Türkiye Sinemasında Yılmaz Güney’in bazı filmleri hariç ben politik yöntemle yapılmış filmlerin çok az olduğunu düşünüyorum. Genellikle ‘politik’ filmler tabi ki ama bu filmlerin sinema estetiği ile buluşması zor oluyor" diye konuştu.

Altın Portakal Film Festivali Tüm Engellere Rağmen 50. Yılını Kutluyor

Altın Portakal Film Festivali'nin 50. yılını değerlendiren Arslan, Türkiye’nin en uzun süreli festivali olması açısından ve özellikle AKP döneminde ciddi engellemelerle karşılaşmasına rağmen 50. yıla ulaşmış olmasının önemine dikkat çekti. Arslan; "Derin tarihe sahip olan festivalin 50. yılı kutluyor olması bence büyük bir başarı ki, özellikle AKP döneminde çok ciddi sıkıntılarla ve engellemelerle karşılaşmış bir festival. Buna rağmen 50. yılı başarıyla kutlaması Türk Sinemasının ciddi bir başarısıdır" ifadelerini kullandı.

Bakanlığın Destek Kıstası Gezi mi?

Son olarak gündemde olan Kültür Bakanlığı destekleriyle ilgili sinema sektöründe konuşulanları da aktaran Arslan, Bakanlığın bazı sinemacılara verdiği destekleri durdurmasındaki nedenin sektörde 'gezi olaylarına destek verenlere, sağa sola imza atanlara ve sosyal paylaşım sitelerinde yazılar yazanlara destek kesildi' diye ve Başbakan Erdoğan'ın Kültür ve Turizm Bakan'ı Çelik'e 'senin desteklediğin sinemacılar bunlar mı?' diye tepki gösterdiği söylentilerin sektörde konuşulduğunu söyledi.

Haber- Fotoğraf: Devrim Dönmez

ulusalkanal.com.tr