Vatan Partisi'nden CHP'li Dursun Çiçek'in iddialarına belgeli yanıt
CHP Milletvekili Dursun Çiçek'in 2015 seçimlerine ilişkin iddialarına, dönemin Vatan Partisi Genel Sekreteri şimdiki Genel Başkan Yardımcısı Serhan Bolluk, basın toplantısıyla yanıt verdi
CHP Milletvekili Dursun Çiçek’in 2015 seçimlerine ilişkin iddialarına, dönemin Vatan Partisi Genel Sekreteri şimdiki Genel Başkan Yardımcısı Serhan Bolluk, yaptığı basın toplantısıyla yanıt verdi.
Konuyla ilgili yazışmaların da basınla paylaşıldığı toplantıda Serhan Bolluk şunları söyledi:
"Değerli Basın Mensupları,
CHP’ye 16 Eylül 2015’te yolladığımız mektupla başlayalım. Şöyle diyoruz:
1. Seçenek: Tek başına Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in seçmeni etkileyecek bir sırada CHP listelerinden aday gösterilmesi. Örneğin İstanbul 2. Bölge 1. sıradaki Ermeni soykırımını savunan adaydan vazgeçilerek, Türkiye’nin Ermeni soykırımı dayatmasına karşı mücadelesini uluslararası bir hukuk başarısına dönüştüren Doğu Perinçek’in değerlendirilmesi.
2. Seçenek: Küresel güçlerin Doğu Perinçek konusundaki baskılarını aşmak için Vatan Partisi Genel Başkanı’nın bulunmadığı bir listenin Türk milletine sunulması. Bu bağlamda sizin 16 Eylül 2015 tarihli mektubunuzda belirttiğiniz 10 arkadaşımızın 7 Haziran’da milletvekili seçilmiş olanlardan sonraki 1. ve 2. sıralardan aday gösterilmesi.
O tarihte Genel Sekreterlik görevini yürütüyorum. Mektubun altında benim imzam var.
Tekrarlayalım: “2. Seçenek: Vatan Partisi Genel Başkanı’nın bulunmadığı bir listenin Türk milletine sunulması.”
Peki, ne demişti Sayın Dursun Çiçek?
“Doğu Perinçek’i aday göstermediğimiz için ittifak yapmadılar”.
Sayın Çiçek ya yanlış bilgilendirilmiş ya da doğruyu söylemiyor. Doğu Perinçek kendi adaylığından vazgeçiyor.
Sayın Çiçek,
Nereden bulacaksınız böyle bir genel başkanı. Sizin partinizde böyle bir genel başkan ya da genel başkan adayı bulabilir misiniz?
Biz ne diyoruz? Tamam, Doğu Perinçek’i aday göstermiyorsunuz, sizi anlıyoruz, küresel güçlerin baskısına karşı koyamadığınızı görüyoruz. Göstermeyin ama 10 arkadaşımızı ki bu 10 kişiyi yine bizim verdiğimiz 60 kişilik bir listeden kendileri seçtiler, mevcut milletvekillerinin bulunduğu sıralardan sonraki artı bir artı iki gibi yerlere koyun.
Peki, buna ne yanıt verdiler? O da yazılı, Sayın Bülent Tezcan imzasıyla gelen yanıtı okuyalım:
“7 Haziran seçimleri öncesinde oluşan listemiz önseçim yöntemiyle belirlenmiştir. Seçilmiş sıraları izleyen 1. Ve 2. Sıralar da böyle oluşmuştur. Bu nedenle daha önce bildirdiğimiz 10 arkadaşımızı belirttiğiniz sıra şartları olmaksızın uygun yerlere yerleştirmemiz mümkün olacaktır.”
Neymiş o uygun yerler? 3 arkadaşımızı yerleştirdiler. Birini Şanlıurfa 12. Sıraya. Toplam 12 vekil çıkıyor, CHP 2 çıkarmış.
Birini Denizli 7. Sıraya, toplam 7 vekil çıkıyor, CHP 3 çıkarmış. Birini de Kırıkkale 3. sıraya, toplam 3 vekil çıkıyor, CHP’nin hiç yok.
Tercümesi: Uzattığınız eli geri çeviriyoruz. Biz sizle değil, PKK’yla birlikte yürüyeceğiz.
Nitekim Sayın Kılıçdaroğlu, Genel Başkanımızın ilk çağrısına manidar bir yanıt vermişti. 3 Eylül buluşmasında hem sözlü hem de yazılı iletilen çağrımız şöyleydi:
“Sayın Kılıçdaroğlu,
Seçmen kitlesinin bugün iki büyük beklentisi var:
Birincisi, Bölücü Terörün etkisiz hale getirilmesi ve yurdun her köşesinde güvenliğin sağlanmasıdır.”
Gelelim Sayın Kılıçdaroğlu’nun 16 Eylül’de verdiği yanıta. Şöyle deniyor:
“Fay hatlarını derinleştirmeyi göze alan ve bunun üzerine bir iktidar projesi oturtmayı hedefleyen siyaset tarzına karşı tarihsel sorumluluğumuzun farkındayız.”
Biz bölücü terörü etkisiz hale getirmek diyoruz. Onlar fay hatlarını derinleştirmeyin diyorlar.
Biz bırakın HDP’yi PKK’yı diyoruz. Onlar HDP’yi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sokuyorlar. Bahane de hazır, güya Tayyip Erdoğan bu sayede iktidardan indirilecekti. Ne oldu, o çizgi bırakın indirmeyi Tayyip Erdoğan’ı yüzde 40’tan yüzde 49’a çıkardı ve hükümet kuramayan AKP’yi tek başına iktidar yaptı.
Bugün de böyle. CHP, PKK’dan elini bir türlü çekemiyor. Türkiye’nin vatan savaşına karşı mevzileniyor. En son Sayın Kılıçdaroğlu “Afrin merkezine girmeyelim” demekteydi. Şimdi ne diyorlar bilmiyorum. Türk Ordusu başarısız olsun istemektedirler.
Şimdi sözü Genel Başkanımıza bırakıyorum. 3 Eylül 2015’teki görüşmede Sayın Kılıçdaroğlu’na sözlü olarak sunulan ve o gün yazılı olarak da iletilen görüşlere bakalım.
Çünkü 3 yıl önce 24 Temmuz’da vatan savaşımızın başladığı koşullarda oluşturulan bu görüşler bugün de aynen geçerlidir."
ulusal.com.tr