68 kuşağının sahadaki temsilcisini yitireli 2 yıl oldu

68 kuşağının sahadaki temsilcisini yitireli 2 yıl oldu

"BEN, DEVRİMCİ FUTBOLCU METİN KURT!"

Bugün, Metin Kurt'u yitireli 2 yıl oldu. İstedim ki, onu ben değil, arkadaşları, dostları anlatsın. Anlattılar... Tümü; iyi futbolcu, iyi insan, iyi arkadaş olduğunu söylediler. Birbirlerinden habersiz, ağızbirliği etmişcesine...

Oysa biz, Metin'i başka türlü de bilirdik. Metin demek; siyaset demekti, sosyalizm demekti, emekten, ezilenden yana olmak demekti, toplumun belleğinde... O, yaşarken de, öldükten sonra da, sadece "en iyi sağaçık", "en iyi solaçık" olarak anımsanabilecek birisi değildi.

"Çizgi Metin"in sahalarda olduğu, 60'lar-70'lerin naif dünyasıyla vedalaşalı çok oldu. O günlerin, romantik futbolu da artık yok. Bugünkü futbol, tamamen kapitalizmin kontrolündeki bir ticari alandan ibaret... Tam da bu nedenle, onun ömrünü verdiği değerlere daha çok ihtiyacı var spor emekçilerinin... Metin'i anlayarak anmak da, ona en yakışanı galiba...

ARKADAŞLARI DEDİ Kİ...

PTT'LİLER...

Ertan Adatepe (PTT): "Mükemmeldi, temizdi, saygılıydı. Bir Altınordu maçında hakem Muzaffer Sarvan, Metin'in ceza sahası içinde düşürülmesini, dışarı taşıyıp frikik vermişti. Hepimiz bu haksızlık karşısında şaşkındık, en çok da Metin üzülmüştü. Ben frikiği gol yapınca, boynuma sarılıp ağlamıştı. Bu olayı, onun, hakkaniyet yanlısı kişiliğinin örneği olarak hatırlarım."

Esenali Sezen (PTT): "Genç Milli takımda da beraberdik. Lojmanda ve otellerde, oda arkadaşıydık. Gitara merak salmıştı o yıllarda. Ben sağbek, o sağaçıktı PTT'de, hemen önümde oynardı. Topu, savunmacının sağından atıp solundan koşarken, atletizm pistinden dolaşacak kadar süratli bir futbolcuydu. Kendisine iyi bakan, işine sadık, düzgün, namuslu, mütevazı, iyi ilişkiler kuran bir arkadaşımdı.

Feridun Köse (PTT): "Yürekten ve dürüst oynardı, mükemmel futbolcuydu. Onu seyretmeye gelen ve top ona geldiğinde ilginç seslerle tempo tutan özel bir seyirci grubu vardı. Çok kitap okurdu. Gerçekçiydi, gerçek olmayan şeylere tahammül edemezdi. Düşüncelerini gerçek anlamda futbola yansıtamadı. Yalnız kaldı, destek bulamadı. Çok büyük zorluklar çekti. Futbolumuz için kayıptır.

Köksal Mesci (PTT): "Sahada çok başarılıydı. İnsancıl yönü yüksekti. Halk adamıydı. Devrimciydi. İyi bir yoldaştı. Bir batı ülkesinde yaşasa, bambaşka yerlere gelebilirdi. Platini orada, Metin burada olmanın sonuçlarını yaşadılar.

Tahsin Ünal (PTT): "Çok iyi insan, çok iyi futbolcuydu. Benim, onun yedeğinde kaldığım dönemler çok oldu ama iyi dosttuk. Futbola aşıktı. Tek başına çalışır, ayna karşısında 1 saat idman yaptığı olurdu. Bir de sportmen yönü vardı ki; çok faule maruz kalmasına rağmen, dönüp kimin faul yaptığına bile bakmazdı.

Tamer Güney (PTT): "PTT'de hocalığını yaptım. Orada fikri gelişimini yaşadı. Çağının ötesinde düşünce ve eylemler içindeydi, sporcu örgütlenmesi gibi... Sonraki yıllarda, bana 'pansumancı' diyerek takılır, sporun ufak tefek düzenlemelerle bir yere varamayacağını söylerdi. Saygıyla anılacak bir geçmiş bıraktı. Bendeyse hüzün yaratır Metin Kurt; tüm dinamizmine rağmen amacına ulaşamadığı için..."

Yusuf Katırcıoğlu (PTT): "Ben PTT'de kaptanlarıydım. Çok iyi bir çocuktu. Abisi(İsmail Kurt) Metin'i, bana emanet etmişti. Futbolculuğu gibi, insanlığı da çok iyiydi.

GALATASARAYLILAR...

Bülent Ünder (GS): "Çok iyi futbolcu, iyi profesyonel, ilkeli, dürüst bir arkadaşımızdı. İnandığı doğruların peşinden gitti. Galatasaray'dan ayrılmasına sebep olan olaylar yaşandığında, ben yurtdışında tedavi görüyordum. O nedenle, fazla bir şey söyleyemeyeceğim."

Engin Verel (GS): "Metin Abi, biz gençlerin destekçisiydi. Hem saha içinde, hem saha dışında yol gösterir, kültürel gelişimimiz için kitap okumamızı önerirdi. Bende emeği, katkısı vardır. O gün futbolu yönetenlerin benimsemediği düşüncelere sahip olduğu için uzaklaştırıldı. Daha geç yaşamış olsa, durum farklı olabilirdi. Olması gerektiği gibi geçmedi hayatı, sıkıntılarla boğuştu. Unutulmaması gereken bir insandı.

Gökmen Özdenak (GS): "Şimdi ahlaksızlık diz boyu olduğu için daha çok dikkati çekiyor düzgün insanlar. Eskiden iyi insan çoktu, Metin de bunlardan birisiydi. Takımda uyumu sağlayan, birlik, beraberlik için gayret sarf edendi. Bize kitaplar önerir ve verirdi. Hayata olumlu bakardı. Çok iyi futbolcuydu, çok da centilmendi saha içinde özellikle rakibe karşı. Kızdığını hatırlamıyorum.

METİN KURT KİMDİR?

15 Mart 1948'de Kırklareli'de doğdu. Futbola, İstanbul'da, Beyoğlu Yeniçarşı'da başladı. Sırasıyla; Alibeyköy Adalet, Altay(1966-67), PTT(1967-70), Galatasaray(1970-76) ve Kayserispor(1976-78) formalarını giydi. 26 kez A, 9 kez Ümit, 2 kez Genç Milli oldu.

Lig'de 150 kez, sağaçık ve solaçık olarak maça çıktığı ve 34 gol attığı Galatasaray'da; hak arama mücadelesinin "elebaşı", "anarşistlerin başı" olarak nitelenip kadro dışı bırakıldı. O dönemde, büyük ses getiren olay sonrası, 28 yaşında futbolu bırakma kararı aldı. Sonrasında Kayserispor'un ısrarlarıyla, 2.Lig'de devam etti. "Modern dilencilik" olarak gördüğünden, jübile yapmadan futbolu bıraktı.

Politika ve Evrensel gazeteleriyle Gerçek dergisinde spor yazarlığı ve editörlük yaptı. 80'lerin başında yayımladığı Sportmence dergisi, babasından kalan 7 dönüm arsayı elden çıkartmasına mal oldu. Yıllar sonra, Sportmence'yi tekrar yayımladı.

Beyoğlu Yeniçarşı, Yedikule, Kayserispor, Sivasspor ve Eyüpspor'da yönetici ve teknik adam olarak görev yaptı. Amatör Sporcular Derneği başta olmak üzere, kuruluşunda bulunduğu Spor-Sen ve Spor-Emek-Sen gibi örgütlenmelerde yer aldı. 2011'de TKP'den milletvekili adayı oldu. 24 Ağustos 2012'de, tedavi gördüğü İstanbul'da yaşamını noktaladı.

Hakkında; "Gladyatör"(Vecdi Çıracıoğlu, Everest Yayınları, 2009) ve "Çizgideki Gladyatör"(Jale Altunel, Yazılama Yayınevi, 2012) kitapları yazıldı.

METİN KURT'UN SPOR ANLAYIŞI

Gladyatör kitabının yazarı Vecdi Çıracıoğlu'nun kaleminden...

1. Spor, sosyal alan içinde bir eylem biçimi olarak ele alınmalıdır. Sporcular da bu sosyal alanın içinde değerlendirilmelidir.

2. Oyun amacı kendinde olan, dış bir amaca hizmet etmeyen bir eylem biçimidir. Spor, oyun gibi kendi kendinin amacı değil, aksine modern üretim tarzının bir sonucudur.

3. Çalışma(iş), yaşamımızı devam ettirmek için sürdürülmesi gereken sürekli bir çabadır. Spor bir iş kolu, sporcu da emekçidir.

4. Sporcu kesinlikle oyuncu değildir. Sporcu mesleği spor olan kişidir.

5. Günümüzde ister amatör olsun, ister profesyonel sıfatlı olsun tüm sporcular aynı işi yapmaktadır. Bu nedenle tüm sporcuların sosyal güvenlik hakları vardır, tüm sporcular acilen sosyal güvenlik sistemi içine alınmalıdır.

"GİDİCİYİM BEN GİDİCİ..."

"Çizgideki Gladyatör" kitabının yazarı Jale Altunel'in kaleminden...

"Metin Hoca sporcu ruhtan kopmamış biriydi. Hayat onun gözünde dev bir çim saha, insanlar da savunmacılar, hücum oyuncuları, oyun kurucular, kanatlar ve kalecilerdi. O, sol çizgisinde halka açık oyununu sergilerken hep pasın birkaç metre önünde ve gayet de centilmence koştu. Konuşulacaklardan çok yapılacaklar olduğunu düşündürüyordu insana. Öyle coşkuluydu ki. Onun coşkusu ve benim kararlılığım bize Çizgideki Gladyatör'ü yazdırdı. Ama 'Az vaktim var, gideceğim' deyip duruyordu. Önemsemedim, ciddiye almadım, her seferinde bir şakayla geçiştirdim. Çünkü o hep,'Aşırı ciddiyet, ciddiyetsizliktir!' derdi.

-Zoru görünce gitmeye kalkışıyorsun seni hiç bir yere göndermiyorum çünkü bu kitabı bitireceğiz!

-Beni on iki saat çalıştırdın bugün, ayıp ayıp utan!

-Tamam Hocam çok utandım eve gidiyoruz şimdi, yarın sekizinci bölümün belgeleri için geleceğiz sendikaya. Nasıl plân?

-Yarın olmaz!

-Hocam yarın saat 09.00 iyi mi? Sendikada?

-Kötülük içine işlemiş senin ya hâlâ yarın diyor! Tutturma çocuk gibi!

-Yarın 09.30 Hocam.

-Tamam ulan tamam, yarın! Kurtulamadık çenenden! Gidiciyim ben gidici.

-Hep gidiciyiz Hocam, biz de kazık kakmayacağız.

-Beni Hayırsız Ada'ya gömün!

-Haydaa! Nasıl olacak o iş? Mezarlık olmayan bir yere nasıl gömeriz?

-Anlamam vasiyetim bu.

-Anlaşıldı sen bizim başımızı giderayak belâya sokacaksın!

-Şimdi eve gitmesek de Piraye'de birer bira içsek be Jale?

-Nasıl güzel olur Hocam var yaa! İlâç ilâç!..

Güzel insandı velhâsıl... İnsandı. Gideceğim dedi dedi, gitti işte. Hep gideceğiz günün birinde! Görüşmek üzere Metin Hoca!"

Çetin Susan

Aydınlık