Uzmanlar diyabet hastalarının beslenmelerine dikkat çekti

Diyetisyen Gülay Kızıl, göz, böbrek ve sinir sisteminde hasar oluşumuna neden olan, ileri seviyede ise organ kaybı gibi riskleri de içinde barındıran diyabetle ilgili olarak hastaların nasıl beslenmeleri gerektiği konusunda önerilerde bulundu.

Uzmanlar diyabet hastalarının beslenmelerine dikkat çekti

Özel Bağlar Hastanesi’nden Diyetisyen Gülay Kızıl, aşırı susama, acıkma, sık idrara çıkma, yaraların geç iyileşmesi, bulanık görme, el ve ayaklarda karıncalanma ve sık sık enfeksiyonlarla karşılaşma gibi belirtilerle kendisini gösteren ve ileri seviyede el ve ayak kesilmesi gibi çok ciddi riskleri içinde barındıran diyabet hastalığına yakalanan hastaların beslenmeleri ve yapacakları diyetlerle ilgili olarak bazı önerilerde bulundu. Tüm diyabet hastalarında beslenme ve diyetin aynı olmadığına vurgu yapan Kızıl, diyabetin iki kategoride ele alınabileceğini belirterek, “Diyabet hastalığını tip 1 diyabet dediğimiz insüline bağımlı ve tip 2 dediğimiz insüline bağımsız diyabet olarak iki kategoride ele alabiliriz. Tip 1 diyabette temel kriterimiz karbonhidrat sayımıdır. Tip 1 diyabeti olan bir danışan, kesinlikle bir diyetisyen eşliğinde karbonhidrat sayımını öğrenmeli. Total karbonhidratının yüzde 15’ini kahvaltıda, yüzde 25’ini öğlen yemeğinde, yüzde 30’unu da akşam yemeğinde tüketmelidir. Diğer geri kalan karbonhidratları ise ara öğünlere paylaştırarak tüketmesi gerekir. Ara öğünlerimizde tüketilmesi gereken karbonhidrat miktarı tip 1 diyabetliler için 105 gramı geçmemelidir. Bu da bir dilim ekmek veya 4-5 adet kepekli, şekersiz bisküviye tekabül eder. Tip 2 diyabetlerde ise asıl kriterimiz hastanın kan şekerini regüle etmek, ani dalgalanmaları önlemek ve bu hastaları ideal kilolarına çekebilmektir. Çünkü tip 2 hastalarımız genellikle ideal kilolarının çok daha üstündedir” dedi.

Nasıl beslenmeli?

Diyabet diyetlerinde karbonhidratın öncelikle yüzde 50-55 aralığında olması gerektiğinin altını çizen Kızıl, “Karbonhidrat tercihimizi lif içeriği yüksek olup, aniden kan şekerinin yükselmesine engel olan kompleks dediğimiz karbonhidatlardan yana kullanmalıyız. Kompleks karbonhidratlar, yulaf ezmesi, tam tahıllı ekmek, kuru baklagiller, insülin içeren dirençli nişasta içeren kuru baklagiller bizim için vazgeçilmez kompleks karbonhidrat örnekleridir. Yağ miktarına değinecek olursak diyetimizin yağ miktarı yüzde 30’u geçmemeli. Tamamen yağsız bir diyet A, D, E ve K vitaminlerinin yetersizliğine sebebiyet vereceği için önermiyoruz. Burada dikkat etmemiz gereken nokta et yemeklerine kesinlikle ve kesinlikle ekstra yağ ilave edilmemeli. Sebze yemeklerimizde de zeytinyağı, kanola ve ayçiçeği yağı gibi bitkisel yağları kullanmalıyız. Dört yemek kaşığı kadar bir sebze yemeği içerisine bir tatlı kaşığı yağ kullanmak bizim için çok ideal bir ölçü olacaktır. Diyetin protein içeriği ise yüzde 15 olmalıdır. Vücudumuzun yapı taşı olan proteinler aynı zamanda doku onarımına da yardımcı olur. Diyetimizde vazgeçilmez protein kaynaklarımız beyaz et, süt ve süt türevleridir. Dikkat edilmesi gereken bir nokta aşırı proteinli beslenme karaciğer ve böbreklerde kalıcı hasara yol açabilmektedir. Dolayısıyla diyetimizin proteininin bir diyetisyen tarafından hazırlanması gerekir. C, E vitamini ve krom gibi mineraller diyabet diyetinde çok önemli parametrelerdir. C vitamini özellikle bağışıklık sistemimizi güçlendirir ve insülinin etkinliğini arttırmaktadır. E vitamini ise insülinin hücre içerisine girişini kolaylaştırır. Tarçın ve mantar gibi besinlerde bulunan krom ise kan şekerindeki ani dalgalanmaları önler. Diyetisyen tarafından hazırlanan diyetiniz C, E vitaminleri ve krom bakımından yeterli ise ekstra bir takviye almaya gerek yoktur. Bunun doktor veya diyetisyen kontrolünde olması en doğrusudur. Glisemik indeksi düşük besinler kan şekerimizin aniden yükselmesini engeller. Glisemik indeks, tükettiğimiz besinlerin kan şekerini yükseltme hızıdır. Kuru baklagiller, tam tahıllı ürünler bizim glisemik indeksi düşük besinlerdir. Muz, kivi, kavun, incir, pirinç ve patates gibi ürünler ise kan şekerimizin aniden yükselmesine sebep olan glisemik indeksi yüksek besinler grubundadır” diye konuştu.

“Enerji içeriği olmayan bazı tatlandırıcılar kanseri tetikleyebilir”

Enerji içeriği olmayan bazı tatlandırıcıların uzun vadede kullanımıyla beraber kanseri tetikleyebileceğine dikkat çeken Kızıl, “Bunu gösteren birçok çalışma var. Dolayısıyla ben danışanlarıma bitkisel özlü olan stevia gibi tatlandırıcıları haftada bir defa sütlü tatlılarında kullanabilmeleri için öneriyorum” ifadelerini kullandı.

İHA