Türkiye orman yangınlarında nerede yanlış yapıyor

Türkiye orman yangınlarında nerede yanlış yapıyor

Yusuf Yavuz

Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi ise Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadele konusundaki eksikliklerine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. Orman yangınlarıyla mücadele için ayrılan bütçenin yüzde 90’ının uçak ve helikopter için ayrıldığına işaret eden Neyişçi, “Oysa bu bütçenin yüzde 90'ı eğitime harcanmalıydı. Çünkü orman yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı. Helikopter ve uçak filonuz arttıkça, büyük orman yangınlarına da zemin hazırlamış oluyorsunuz. Burada asıl önemli olan, orman içindeki ince yanıcıları kış aylarında kontrollü olarak temizlemek. Türkiye bunu yapmıyor” dedi.

BAKAN EROĞLU: 'DÜNYADA BENZERİ OLMAYAN YÖNTEMLE...'

Antalya’nın Kumluca ilçesinde önce Erentepe ve Topbaş, ardından ise önceki gün Adrasan’da çıkan orman yangınlarında yüzlerce hektarlık ormanlık alanın yanı sıra, seralar, evler ve canlılar yok oldu. Önceki akşam Antalya’daki yangınlarla ilgili kamuoyuna bilgi veren Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, dünyada örneği olmayan bir yöntemle Olimpos’u tahliye ettiklerini açıkladı. Ancak Bakan Eroğlu’nun sözünü ettiği yöntemin ne olduğu tam olarak anlaşılamadı.

ORMAN GENEL MÜDÜRÜ O YÖNTEMİ AÇIKLADI

Bugün sabah saatlerinde DHA’ya konuşan Orman Genel Müdürü İsmail Üzmez ise Bakan Eroğlu’nun “dünyada örneği yok” dediği yöntemin ayrıntılarını anlattı. Adrasan ve Topbaş'da seralar, Olimpos'ta oteller zarar görmesin diye karşı ateşler vererek hava ve yer güçleriyle müdahale ederek yangınları bertaraf ettiklerini anlatan Üzmez, şunları söyledi:

'TABİİ ORMANLAR YANDI AMA O GÜZELİM OTELLERİ KURTARDIK'

"Tabi orman yanıyor netice itibariyle. En sevindirici yanı da herhangi bir cana zarar gelmedi ama seralar naylon olduğu için yanan var. Birkaç eski ev var yanan. Oteller bölgesinde herhangi bir zarar yok. Karbonmonoksit kaynaklı küçük zehirlenmeler oldu. Karşı ateş tekniği çok tehlikeli bir şey. Büyük ameliyat geçirmek gibi riski çok yüksek olan şey. Ama daha da risk varsa, mesela oteller canlar yanacak, mal zarar görecekse biz gelen ateşin önündeki yanıcı materyali yani ormanı biz yakıyoruz ve gelen ateş önünde yanan materyal bulamayınca orada çöküyor ve geri plandaki ev, otel bağ bahçeler yanmadan söndürülüyor. Bu bizim için bir riskti, bunu herkes yapamaz. İlla uzman, sertifikalı olmanız gerekiyor. Bu bakımdan dünyada çok yapılan bir şey değil. Teknik olarak bilinen ama yapılması zor iştir. Biz dün onu yaptık ve yapmamızla da yangının istikameti değişti. Değilse o güzelim oteller, daha kötü olabilirdi. Yangını biz oradan çevirdik şuan taşlık kayalık sarp arazide sıkışmış durumda ve orada inşallah kapatmaya çalışacağız.

"

PROF. NEYİŞÇİ: 'DÜNYADA BİLİNEN VE UYGULANAN BİR YÖNTEM'

Orman ve Su İşleri Bakanlığı yetkililerinin açıklamalarının ardından görüşüne başvurduğumuz Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, Türkiye’nin yangın karnesini değerlendirdi. ‘Karşı ateş’ tekniğinin dünyada uzun yıllardır bilinen ve uygulanan bir yöntem olduğuna da değinen Neyişçi, bunun dünyada benzeri olmayan bir yöntem olarak sunulmasının doğru olmadığını söyledi.

'YANGINLA MÜCADELE SAVAŞ GİBİ'

Orman yangınlarının önlenebilmesi için geliştirdiği çeşitli projeleri bulunan Neyişçi, "Uzaya gidebilirsiniz, bir çok teknoloji üretebilirsiniz ama orman yangınlarına müdahale etmek ayrı bir uzmanlık ister. Orman yangınına karşı mücadele bir savaş gibidir. Bunu bir kurmay gibi yönetmelisiniz. Çünkü orman yangınlarında kontrol edemediğiniz bir çok unsur var. Dolayısıyla personeliniz bölgeyi bilen insanlar olmalı, uzun süredir orada yaşayan insanlardan seçilmeli" diye konuştu.

'YEREL HALK YANGINDA MÜKELLEFTİR'

Adrasan yangınında yerel halkın Olimpos bölgesinde yangına müdahale etme girişiminin engellendiği iddialarıyla ilgili sorumuzu da yanıtlayan Neyişçi, "Yerel halk orman yangınlarında mükelleftir. Geri hizmetlerde mutlaka kullanılmalıdır. Kimi yerlerde yerel halk orman teşkilatı personelinden çok daha bilgili olabiliyor, yöreyi çok daha iyi biliyor. Büyük yangınlarda hala müdahale ettirilmesi tehlikeli olabilir, bu uzmanlık isteyen bir müdahaledir ancak geri hizmette ve soğutma çalışmalarında halktan yararlanmak gerekir" dedi.

'BÜTÇENİN YÜZDE 90'I UÇAĞA DEĞİL, EĞİTİME HARCANMALI'

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın, orman yangınları konusunda dünyanın ve Avrupa’nın en iyisiyiz şeklinde açıklamalar yaptığını anımsatan Neyişçi, şöyle konuştu: "Türkiye’de orman yangınlarına ayrılan bütçenin yüzde 90’ı uçak ve helikopter alımına harcanıyor. Oysa bu bütçenin yüzde 90’ı eğitime harcanmalı. Çünkü orman yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı. Yüksek teknolojiye yatırım yaptıkça büyük orman yangınlarına da zemin hazırlamış olursunuz. Uçak ve helikopter filonuz büyüdükçe, orman yangınlarınız da büyür. Burada asıl önemli olan, orman içindeki ince yanıcıları kış aylarında kontrollü olarak temizlemek. Türkiye maalesef bunu yapmıyor.

'DEKAR BAŞINA HARCANAN PARA AÇIKLANMALI'

Bakanlık dünyada ve Avrupa’da en iyi biziz diye açıklama yapıyor. Ancak orman yangınlarıyla mücadelede dekar başına ne kadar harcama yapıldığını açıklamıyorlar. Dünyada dekar başına ne kadar harcama yapılmış, Türkiye ne kadar harcama yapmış, bunu açıklasınlar."

ORMAN FAKÜLTELERİNDE YANGIN EĞİTİMİ YOK

Türkiye’deki orman fakültelerinde, orman yangınları konusunda eğitim veren bir bölüm bulunmadığına işaret eden Neyişçi, biri Antalya’da bulunan iki yangın eğitim merkezinin simülasyon eğitimi vermesinin yeterli olmadığını dile getirdi.

YANGINLAR BAŞLAMADAN ÖNCE YETKİLİLERİ VE KAMUOYUNU UYARMIŞTI

Öte yandan Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi’nin geçtiğimiz hafta orman yangınlarıyla ilgili yaptığı açıklamadaki uyarıların ne kadar önemli olduğu Antalya’da cayır cayır yanan ormanların ardından bir kez daha anlaşıldı.

'ORMAN YANGINLARI NİTELİK DEĞİŞTİRDİ'

Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi’nin uyarılarla dolu açıklaması şöyleydi: Orman yangınları nitelik değiştirdi. Artık ağaçlar kadar, orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş yapılar da tehdit altında. Orman Yangınlarıyla mücadele giderek daha karmaşık hale gelirken, söndürme masrafları da hızla artıyor! Artık sadece ciğerlerimiz değil, malımız ve canımız da yanıyor!

'ORMANDA İNŞA EDİLEN YAPILAR HIZLA ARTIYOR'

Eskiden sadece yanan ormanlardan söz ederken şimdilerde yanan ya da yanma tehdidi altında kalan konutlar, köyler, tesisler ön plana çıkmaya başladı. Bunun nedenlerinden biri orman içi ya da bitişiğine, yanı orman/yerleşim yeri ara kesitlerinde inşa edilen yapıların sayısının hızla artıyor olmasıdır. Ancak asıl neden orman içi ya da bitişiğine inşa edilen yapılara yanma riskini düşürücü standartların getirilmemiş olmasıdır. Bu önlemler yapıların tasarımı ve yapılarda kullanılan malzemelerin belirli yanmazlık standardında olmalarından, yakın çevrelerinin, bitkiler de dahil, her tür yanıcı maddelerden temizlenmiş olmalarına dek uzanır.

'ORMANDA İNŞA EDİLEN TESİSLER KOLAYCA YANAN NİTELİKTE'

Turistik tesisler de dahil, orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş yapılarda kolaylıkla yanan bilen malzemeler kullanılmaktadır. Orman içindeki bu tür önlemlerden yoksun binlerce orman köyü kolaylıkla yanabilecek durumdadır. Muhtemel bir orman yangınında bu tür yapı ya da yerleşim yerleri öncelikli alanlardır ve yangın söndürme çalışmalarını çok daha karmaşık ve masraflı hale getirirler. Yapı yangını ile orman yangını birbirinden çok farklı iki olgudur ve farklı bilgi, deneyim ve ekipmanı gerektirir. Bu tür durumlarda orman yangınlarının kontrolden çıkması ve büyümesi büyük bir olasılıktır. Yaşanmış pek çok büyük orman yangınının arkasında böyle bir neden vardır.

'HES VE TAŞ OCAKLARI YANGIN RİSKİNİ ARTIRIYOR'

Orman içi ve bitişiğinde açılmasına izin verilen taş ve maden ocakları, hidro-eletrik santralleri (HES) gibi tesisler yangın riskini artırmalarının yanında, yangın çıkması durumunda yangın söndürme çalışmalarında öncelik alarak orman yangınlarının büyümesine neden olabilirler. Bu tür tesislere izin verilirken orman yangını risk ve tehlikesini en aza indirecek önlemlerin alınması, ilgili kişilerin eğitilmesi ve sürekli denetlenmesi sağlanmalıdır.

'BAKANLIK GECİKMEDEN BU KONULARI GÜNDEMİNE ALMALI'

Orman ve Su İşleri Bakanlığı gecikmeden bu konuları gündemine almalı ve gereğini gecikmeden yerine getirmelidir. Uzun ve ayrıntılı önlemler listesinden yaygın olarak gözlenen bir-iki örnek; Köy evlerinde yangın için çok önemli olan çatılarda genellikle yanıcı ahşap kullanılmaktadır. Kapılar ve pencereler de öyle, ot, saman gibi hayvan yemleri ile yakacak odun evin hemen bitişiğinde ve açıkta depolanmaktadır. Binaların etrafında en az 40-50m genişliğinde yanıcı maddelerden temizlenmiş bir alan bırakılmamaktadır. Çatılarda birikmiş kolaylıkla yanabilen kuru yapraklar yangın mevsiminden önce temizlenmemektedir.

'YANGIN İLE TURİZM MEVSİMİ ÇAKIŞIYOR'

Orman içi ve bitişiğine inşa edilmiş turistik tesisler için durum çok daha vahimdir. Yangın mevsimi ile turizm mevsimi çakışmaktadır ve turistik tesislere sıçrayabilecek bir yangın bir felakete dönüşebilir. Bu tesislerde havuz, tenis kortu, park alanın nereye konuşlandırılacağı, çatı, yağmur olukları, baca biçimleri, kullanılacak dış yüzey boya standardı gibi pek çok ayrıntı orman yangını dikkate alınarak tasarlanmak zorundadır. Ülkemizde bu konuda büyük eksiklikler bulunmaktadır.”

türkiye