Deniz Kuvvetleri Komutanlığı darbe davası

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 72 sanığın yargılandığı davaya, esasa ilişkin savunmaların dinlemesiyle devam edildi

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı darbe davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 sanığın yargılandığı davaya, sanıkların esasa ilişkin savunmalarının dinlemesiyle devam edildi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davaya, sanıklar ve taraf avukatları katıldı.

Sanıklardan eski astsubay başçavuş Kadir Bükülmez, 16 Temmuz 2016'da Kocaeli'de gözaltına alındığını, 20 Temmuz'da sevk edildiği Kocaeli'deki mahkemece tutuklandığını söyledi. Dosyasının yetkisizlikle Ankara'ya gönderilerek DKK darbe davası dosyasıyla birleştirildiğini belirten Bükülmez, bu nedenle yeterince hazırlanamadan savunma yaptığını bildirdi.

Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun yakalanarak rehin alınmasında görevli olduğu iddiasını reddeden Bükülmez, komutanın özel sekreteri firari eski istihbarat kurmay albay Mahmut Arduç'un, Bostanoğlu'nun göreviyle ilgili bir konuda kendisiyle görüşmek istediğini bildirmesi üzerine Ankara'dan İstanbul'a gittiğini ifade etti.

"Çelik yelek ve kelepçe vermedim"

Bostanoğlu'nun koruma astsubaylarının da İstanbul'a gideceğini öğrenince koruma astsubayı Mustafa Polat'ı arayıp araçta yer varsa birlikte gitmeyi teklif ettiğini ileri süren Bükülmez, Polat ile Keçiören'deki bir AVM'de buluştuklarını, Faruk Kamalak'ın kullandığı araçla İstanbul'a hareket ettiklerini, araçta Mehmet Metin'in de bulunduğunu bildirdi.

Bükülmez, DKK komutanı Bostanoğlu'nun koruma astsubayı Mustafa Polat ile yaptığı telefon görüşmesinde "Komutanla ilgili bir durum var. Koruma teçhizatıyla gidin." dediği iddiasını yalanladı.

Yanında getirdiği çelik yelek ve kelepçeyi koruma subaylarından Faruk Kamalak'a verdiği iddiasını da kabul etmeyen Bükülmez, varsa söz konusu malzemelerin ortaya çıkarılıp üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını istedi.

"Benim için utanç verici"

Fenerbahçe'deki subay orduevine geldiklerinde astsubay olması nedeniyle içeri giremeyeceği için Arduç'u aradığını belirten Bükülmez, bir süre sonra Arduç'un Kurmay Yarbay Tuncer Karakaya'nın kullandığı bir araçla orduevinin önüne geldiğini ifade etti.

Arduç'un, komutanın bir programı olduğunu ve botla oraya gideceklerini söylemesi üzerine Kalamış'taki limana hareket ettiklerini belirten Bükülmez, buradan yine Arduç'un yönlendirmesiyle botla Gölcük Limanı'na geçtiklerini söyledi.

Bükülmez, bottayken suç unsuru oluşturacak bir emir duymadığını, Gölcük'e vardıklarında üs komutanının emriyle, bir askerin silah doğrultmasının ardından elleri başlarında indiklerini ve bir süre bir salonda beklediklerini aktardı.

Daha sonra tekrar bota bindiklerini belirten Bükülmez, kendisinin İzmit'te bottan indiğini ve burada gözaltına alındığını söyledi.

Bükülmez, Mahmut Arduç ile ellerindeki dijital materyali kırıp denize attıkları iddiasını kabul etmedi.

"Babam gibi sevdiğim komutanıma karşı böyle akıl almaz bir iddiayla suçlanmam benim için utanç verici bir durum." diyen Bükülmez, beraat talep etti.

Kadir Bükülmez, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığı iddiasının da gerçek olmadığını kaydetti.

Sanıklardan Tuna Aygündüz de FETÖ mensubu olmadığını, darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını savundu.

Terörist saldırı ihbarı üzerine teyakkuza geçtiklerini savunan Aygündüz, darbe girişimini gece yarısından sonra basın kuruluşlarından öğrendiğini ileri sürdü.

Mahkeme heyeti, Aygündüz'ün savunması sırasında, yarın devam etmek üzere duruşmayı bitirdi.

Ankara 13. ACM