Türk lirası neden olumsuz yönde ayrışıyor?
Eknomist Uğur Civelek yazdı
Son haftalarda Türk lirasının değerinde yaşanan kayıplar, pek çok şeyin göründüğü veya gösterildiği gibi olmadığı yönündeki endişeleri seri bir şekilde artırdı. Sistemi oluşturan kurumsal yapıyı temsil eden tek sesli koronun ahengi de bozulmaya başladı! Çok sesli tutarsızlıklar etrafa saçılınca, kısa vadeli beklentilerde yaşandığı iddia edilen düzelmenin temelsiz olduğu ve kırılganlıkların azalmadığı yönündeki endişeler yeniden hortladı!
Geride bırakmaya hazırlandığımız yılın ikinci yarısında, ekonomi yönetiminin ilginç uygulamalara yöneldiğine tanık olduk. Sistemi oluşturan kurumsal yapının liyakat ve deneyim sahibi yetkilileri susmak zorunda bırakıldı ve doğru olmadığını bildikleri uygulamaları alkışlamaya zorlandı. Görümüm ile gerçekler hızla birbirinden uzaklaşır oldu. Deneyim ve uzmanlık seviyeleri meçhul danışmanlar, siyasi sorumlular adına talimatlar yağdırdı!
Herkes susturuldu, meydan boşaltıldı; sorunların ağırlaşması pahasına beklentilerin yönlendirilmesi yolu ile zaman kazanmaya çalışıldı! Çatlak sesler ya sindirildi, ya da yeni görevlendirmeler yapıldı veya yapılması için farklı mekanizmalar devreye sokuldu! Dur bakalım ne olacak oyunu için tüm olanaklar seferber edildi!
Para otoritesi, önden yüklemeli faiz düşürmekle görevlendirildi. Mali sektörü kredi genişlemesine ikna görevi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na ihale edildi. Bu süreçte kimsenin almak istemediği riskleri almak görevi, kamu bankaları ile kamu fonlarının üzerine kaldı. Bölgesel ve küresel koşullar ile kırılganlık sebebi bağımlılıklar ile iyice ağırlaşmış sorunlar görmezden gelindi.
Her şeyin düşünüldüğü gibi gittiğinin varsayıldığı, ya da genel beklentilerin umulan yönde değişmek üzere olduğu izleniminin pazarlandığı koşullarda motor su kaynatmaya başladı! Yoğun döviz satışlarına rağmen döviz kurlarının yükseldiği son haftalar, kapalı kapılar arkasında hesap yapanları kısmen panikletmiş olabilir! Deneyin umulduğu gibi sonlanmayacağı endişesinin güçlenmesi, hem danışmanlar arasındaki eşgüdümü bozmuş ve hem de siyasi desteği azaltmış olabilir!
Bu hafta yaşanan bazı gelişmeler, arka planın göründüğü gibi olmadığı kanaatini güçlendirdi. Kurumlar arası yetki karmaşası belirginleşirken bazı kesimlerin görüntüyü kurtarmak adına işgüzarlık arayışında olduğu gözlendi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun SWAP işlem limitlerini sınırlayan kararı ve bunu anlamlı göstermeye çabalayan tek sesli yorumlar, para otoritesinin üç ay vadeli SWAP ihalesi, bu süreçte beklentileri bozan piyasa eğilimlerinin güçlenmesi tuhaftı. Görünen duman, bir yerlerin yandığı ve aksini iddia edenlerin samimi olmadığı anlamındaydı!
Döviz kurunun yaklaşık bir aydır yükseliyor olmaması hesaplanmış, fakat başarılamamış! Bu olumsuzluk para otoritesinin önden son faiz hamlesini tartışmalı hale getirmiş ve 2020 hedeflerine yönelik güvensizlik yeniden artmaya başlamış. Tüm bu sürece eşlik eden iç ve dış diğer gelişmeler de, 2020 hedeflerine yönelik beklentilerin olumsuzlaşmasına katkı yaparak güvensizliği beslemiş. Kanal İstanbul, yeni vergiler, asgari ücret, ülkemiz yönelik olası yaptırımlar türünden farklı uzlaşmazlıklar böyle devam edilemeyeceği yönündeki endişeleri güçlendirmiş.
Döviz kurlarındaki hesapta olmayan yükseliş, geleceğe ilişkin tüm iyimser senaryo ve beklentileri etkisiz hale getirir! Enflasyon ve faizler konusundaki beklentiler seri bir şekilde değişir, kırılması güç bir kısır döngünün devreye girmesine sebep olabilir. Durgunluktan çıkış hayalleri kurulurken tam aksi yönde bir savrulma, tüm kesimleri çok yıpratır! Eğer durum böyle veya bu olasılığı güçlendiren rotada ise, çok daha radikal yaklaşımlar ve çok daha gerçekçi orta vadeli hedeflemeler gerekebilir! Bazı yapay gündem maddeleri, dikkatlerin bu eksene yoğunlaşmasını engellemek için devreye sokulmuş olabilir!
Son bir ayda basına yansıyan bir haber, ödemeler sistemi ile ilgili yetkilerin Merkez Bankası’na devredildiği yönünde idi. Hal böyle iken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun SWAP işlemlerine ilişkin karar üretmesi ve para otoritesinin yetki alanına müdahalesi normal midir? Kurlar yükseliyor ve tüm hesapları bozuyor olmasa, bu türden bir yaklaşım gündeme gelir miydi? Aydınlık